سَأَصْرِفُ عَنْ آيَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَإِن يَرَوْاْ كُلَّ آيَةٍ لاَّ يُؤْمِنُواْ بِهَا وَإِن يَرَوْاْ سَبِيلَ الرُّشْدِ لاَ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلاً وَإِن يَرَوْاْ سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلاً ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَكَانُواْ عَنْهَا غَافِلِينَ
Se asrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîlâ(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne).
se asrifu | : çevireceğim, uzaklaştıracağım |
an âyâtî | : âyetlerimden |
ellezîne | : o kimseler |
yetekebberûne | : kibirlenirler |
fî el ardı | : yeryüzünde |
bi gayri el hakkı | : haksız yere |
ve in | : ve eğer, ... olsa bile |
yerev | : görseler |
kulle | : bütün, hepsini |
âyetin | : âyet |
lâ yu’minu | : inanmazlar |
bi-hâ | : ona |
ve in | : ve eğer |
yerev | : görseler |
sebîle er ruşdi | : irşad yolu |
lâ yettehızû-hu | : onu edinmezler |
sebîlen | : yol |
ve in | : ve eğer |
yerev | : görseler |
sebile el gayyi | : gayy yolu |
yettehızû-hu sebîlen | : onu yol edinirler |
zâlike | : işte bu |
bi enne-hum | : onların, ..... olması sebebiyle |
kezzebû | : yalanladılar |
bi âyâti-nâ | : âyetlerimizi |
ve kânû | : ve oldular |
an-hâ | : ondan |
gâfilîne | : gâfiller |
Diyanet İşleri = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen) yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Yeryüzünde haksız yere ululuk satanlara âyetlerimizi idrâk ettirmeyeceğiz, zâten onlar, hangi delili görseler inanmazlar, doğru yolu görseler o yola gitmezler, fakat azgınlık yolunu gördüler mi hemen o yola gitmeye koyulurlar; bu da âyetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gaflet etmelerinden ileri gelir.
Abdullah Parlıyan = Yeryüzünde haksızlıkla büyüklük taslayanları, ayetlerimden uzak tutacağım. Çünkü onlar, gerçeklerin her türlü belirtisini görseler de ona inanmazlar. Ve yine onlar, doğruluğa götüren yolu pekala görüyor olsalar bile, onu izlenecek bir yol olarak kabul etmezler; ama tersine eğri yolu görseler, onu hemen kendilerine yol edinirler. Bu durum ayetlerimizi yalan saymalarından ve onlara karşı ilgisiz kalmalarındandır.
Adem Uğur = Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.
Ahmed Hulusi = Haksız olarak arzda büyüklenenleri, mucizevî kuvvelerimden uzak tutacağım; çünkü onlar hangi mucizeyi görseler, ona iman etmezler! Rüşd yolunu görseler, o yola girmezler. . . Sapıklık yolunu görseler, onu yol edinirler. . . Bu, onların (hakikate) işaretlerimizi yalanlamaları ve onlardan gâfiller olmaları dolayısıyladır.
Ahmet Tekin = Yeryüzünde hak etmedikleri halde büyüklük taslayanları, serkeşlik edip zorbalığa başvuranları, Allah’ın birliğine, kudretine, kulluğa, İslâm’a giden yolu anlatan, gösteren âyetlerimizi, Kur’ân’ı anlamaktan uzak tutacağım. Onlar bütün âyetlerimizi görseler de onlara iman etmezler. Hak, doğru huzurlu ve aydınlık yolu görseler de, o yola girip gitmezler. Sonu pişmanlıkla biten, haince düşünceler içeren, helake maruz sapık yolları görseler, tutup onu yol olarak benimserler. Bütün bunlar âyetlerimizi yalanlamayı âdet edinmelerinden ve onları görmezlikten gelmelerinden kaynaklanmaktadır.
Ahmet Varol = Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün ayetleri (mucizeleri) görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler de onu yol olarak benimsemezler. Azgınlık yolunu görürlerse onu yol olarak benimserler. Bu, ayetlerimizi yalanlamaları ve onlara karşı umursuz davranmaları yüzündendir.
Ali Bulaç = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.
Ali Fikri Yavuz = Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri, âyetlerimi anlamaktan (Kur’an’ı kabulden) çevireceğim. Onlar (büyüklenenler), her mû’cizeyi görseler de ona inanmazlar, rüşd yolunu da görseler onu kendilerine yol edinmezler. Fakat sapıklık yolunu görürlerse, onu yol edinirler. İşte böyle hareket etmeleri, âyetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gafil bulunmalarından dolayıdır.
Ali Ünal = “Hiç hakları olmadığı, olması da mümkün bulunmadığı halde yeryüzünde büyüklenip çalım satanları âyetlerimden yüz çevirteceğim. Öyle ki onlar, yolumuzun doğruluğuna dair ne kadar iz, işaret ve delil görürlerse görsünler yine de onlara inanmazlar. Olgunluk ve doğruluk yolunu görseler, onu izlenmesi gereken yol olarak benimsemezler; buna karşılık, eğrilik ve taşkınlık yolunu görseler, hemen onu takip edilecek yol olarak benimserler. Böyle yaparlar, çünkü onlar âyetlerimizi baştan ve peşinen yalanlamış olup, onların anlam ve faydalarını idrakten bütün bütün uzaktırlar.
Bayraktar Bayraklı = Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri âyetlerimden uzak tutacağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve ondan gafil olmalarından ileri gelmektedir.[140]
Bekir Sadak = Yeryuzunde haksiz yere buyukluk taslayanlari, ayetlerimden yuz cevirtecegim. Onlar butun ayetleri gorseler yine de inanmazlar; dogru yolu gorseler, yol olarak benimsemezler; azginlik yolunu gorseler, hemen onu yol edinirler. Bu, onlarin mucizelerimizi yalan saymalari ve onlardan habersiz gorunmelerinden ileri gelir.
Celal Yıldırım = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimizden çevireceğim. Onlar her âyeti (ve açık belgeyi) de görseler yine inanmazlar ona. İyilik, doğruluk ve düzenlik yolunu da görseler, onu (kendilerine) yol edinmezler; azgınlık ve sapıklık yolunu görürlerse, onu hemen (benimseyip) yol edinirler. Bu böyle, çünkü onlar âyetlerimizi yalanlamayı sanat edinmişler ve hep ondan gaflet edegelmişlerdir.
Cemal Külünkoğlu = Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri ayetlerim(i anlamak)tan uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de (inatlarından) iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu, ayetlerimizi yalanlamış olmalarından ve ondan gafil bulunmalarındandır.
Diyanet İşleri (eski) = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, ayetlerimden yüz çevirteceğim. Onlar bütün ayetleri görseler yine de inanmazlar; doğru yolu görseler, yol olarak benimsemezler; azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu, onların mucizelerimizi yalan saymaları ve onlardan habersiz görünmelerinden ileri gelir.
Diyanet Vakfi = Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.
Edip Yüksel = Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri mucizelerimden çevireceğim. Her türlü mucizeyi de görseler inanmazlar. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Zira onlar ayetlerimizi yalanladılar ve aldırış etmediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Âyetlerimden uzaklaştıracağım yer yüzünde o haksızlıkla büyüklenenleri, ki her âyeti görseler de ona iyman etmezler, rüşd yolunu görseler de onu yol tutmazlar, ve eğer sapıklık yolunu görürlerse onu yol tutarlar, öyle: çünkü onlar âyetlerimizi tekzib etmeyi âdet edinmişler ve hep onlardan gâfil olagelmişlerdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yeryüzünde haksızlıkla büyüklenenleri, ayetlerimden uzaklaştıracağım. Bütün mucizeleri görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler de onu yol tutmazlar. Eğer sapıklık yolunu görürlerse onu yol edinirler. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanlamayı adet edinmişler ve onlardan gafil olagelmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimizi anlamaktan uzak tutacağım. Onlar ki, bütün âyetlerimizi görseler de onlara iman etmezler. Doğru yolu görseler de o yolu tutup gitmezler. Eğer sapıklık yolunu görürlerse tutar onu izlerler. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr etmeyi âdet edinmişler ve onlardan hep gafil olagelmişlerdir.
Gültekin Onan = Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden engelleyeceğim / çevireceğim. Onlar her türlü ayeti görseler bile inanmazlar. Dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler; azgınlık yolunu gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları nedeniyledir.
Harun Yıldırım = Yeryüzünde haksızca büyüklenenleri ayetlerimden uzak tutacağım. Onlar bütün ayetleri görseler de onlara iman etmezler. Dosdoğru yolu görseler de, o yolu tutmazlar, azgınlık yolunu gördüklerinde ise onu yol edinirler. Bu onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları nedeniyledir.
Hasan Basri Çantay = Yer yüzünde haksızlıkla kibirlenenleri âyetlerim (i idrâk) den çevireceğim. Onlar her âyeti görseler ona inanmazlar, akl-ı selimin yolunu (doğru yolu) görseler de onu bir yol edinmezler. (Fakat) azgınlığın yolunu görürlerse (yol diye işte) onu edinirler! Bu, âyetlerimizi yalan saydıklarından, onlardan gaafil olmalarındandır.
Hayrat Neşriyat = Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri (de) âyetlerimden yakında uzaklaştıracağım. (Onlar) her mu'cizeyi görseler de (yine) ona îmân etmezler. Hem hidâyet yolunu görseler, onu yol edinmezler. Fakat azgınlığın yolunu görseler, onu (hemen kendilerine) yol edinirler. Bunun sebebi, şübhesiz onların âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kimseler olmalarıdır.
İbni Kesir = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden çevireceğim. Onlar, her ayeti görseler yine de inanmazlar. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler. Azgınlık yolunu görseler, hemen» onu yol edinirler. Bu, ayetlerimizi yalanlamış olmalarından ve ondan gafil bulunmalarındandır.
Kadri Çelik = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, ayetlerimden yüz çevirteceğim. Onlar bütün ayetleri görseler yine de iman etmezler. Doğru yolu görseler, yol olarak benimsemezler. Ama azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu, onların ayetlerimizi yalan saymaları ve onlardan gafil olmaları sebebiyledir.
Muhammed Esed = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: çünkü onlar (hakikatin) her türlü belirtisini görseler de ona inanmazlar; ve (yine) onlar doğruluğa götüren yolu pekala görüyor olsalar bile, onu izlenecek yol olarak seçmezler; tersine, eğri yolu görseler onu hemen kendilerine yol edinirler. Ayetlerimizi yalan saymalarından ve onlara karşı ilgisiz kalmalarındandır bu.
Mustafa İslamoğlu = Yeryüzünde haddini aşarak büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım; isterse onlar her türlü mucizeye şahit olsunlar, yine de ona inanmazlar; yine onlar hak yolu görüyor olsalar bile o yoldan gitmezler; fakat sapık yolu görünce hemen onu kendilerine yol olarak benimserler. İşte bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlara karşı umursamazlıkları nedeniyledir.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Yerde haksız yere tekebbür edenleri elbette âyetlerimden çevireceğim.» Ve her bir âyeti görecek olsalar ona imân etmezler. Ve eğer hidâyet yolunu görseler onu bir yol edinmezler ve eğer dalâlet yolunu görecek olsalar onu yol tutuverirler. Bu da onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gâfil bulunduklarından dolayıdır.
Ömer Öngüt = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimi idrâkten çevireceğim, anlamaktan mahrum edeceğim. Onlar bütün âyetleri (mucizeleri) görseler yine de iman etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol olarak benimsemezler. Azgınlık yolunu görseler hemen onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar âyetlerimizi yalanlamışlar ve onları umursamaz olmuşlardır.
Şaban Piriş = Haksız yere yeryüzünde büyüklenen kimseleri ayetlerimden uzak tutacağım. Onlar her ayeti görseler bile onu yol edinmezler. Taşkınlık yolunu gördüklerinde ise hemen onu yol edinirler. İşte bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmalarından dolayıdır.
Sadık Türkmen = Yeryüzünde haksız yere büyüklenenler, ayetlerime/mucizelerime mani olamayacaklar. Onlar, her bir mucizeyi/ayeti görseler de onlara inanmıyorlar. Akıl ve doğruluk yolunu görseler de onu yol edinmiyorlar. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol ediniyorlar. Öyledir, çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onları umursamaz oldular.
Seyyid Kutub = Dünyadaki haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak düşüreceğim. Onlar görecekleri hiçbir ayete inanmazlar, eğer doğru yolu görseler de o yola girmezler, fakat sapık yolu görünce hemen ona koyulurlar. Bunun sebebi onların ayetlerimizi yalanlamaları, umursamamalarıdır.
Suat Yıldırım = Dünyada haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimi gereği gibi anlamaktan uzaklaştırırım. O kibirlenenler her türlü mûcizeyi bile görseler yine de onlara iman etmezler. Doğru yolu görseler o yolu tutmazlar. Ama sapıklık yolunu görseler o yola girerler. Öyle! Çünkü onlar âyetlerimizi yalan saymayı âdet haline getirmiş ve onlardan gafil olagelmişlerdir.
Süleyman Ateş = Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar her âyeti görseler de yine ona inanmazlar. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler, ama azgınlık yolunu görseler, onu yol edinirler. Çünkü onlar, âyetlerimizi yalanladılar ve onları umursamaz oldular.
Tefhim-ul Kuran = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, onu yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde, ise, onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalan saymaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.
Ümit Şimşek = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. Zaten onlar her türlü delili görseler de iman etmezler. Doğru yolu gördüklerinde o yolu tutmaz, azgınlık yolunu gördüklerinde ise o yola giriverirler. Bu, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan habersiz davranmaları yüzündendir.
Yaşar Nuri Öztürk = Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi mucizeyi görseler ona inanmazlar. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.
İskender Ali Mihr = Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.
İlyas Yorulmaz = Haksız yere ayetlerime karşı yeryüzünde büyüklenenleri cezalandıracağım. Onlar her türlü ayetleri (mucize, işaret) görseler de, ona inanmazlar. Aynı zamanda doğru ve yararlı bir davranış gördüklerinde, o doğru, faydalı olanı da kendilerine yol edinmezler. Böylece onlar ayetlerimizi yalanlamış ve ayetlerimizden uzak (habersiz) kalmışlardır.