وَكَتَبْنَا لَهُ فِي الأَلْوَاحِ مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْعِظَةً وَتَفْصِيلاً لِّكُلِّ شَيْءٍ فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُواْ بِأَحْسَنِهَا سَأُرِيكُمْ دَارَ الْفَاسِقِينَ
Ve ketebnâ lehu fîl elvâhı min kulli şey’in mev’ızaten ve tafsîlen li kulli şey’in fe huzhâ bi kuvvetin ve’mur kavmeke ye’huzû bi ahsenihâ se urîkum dârel fâsikîn(fâsikîne).
ve keteb-nâ | : ve biz yazdık |
lehu | : ona |
fî el elvâhı | : levhaların içine |
min kulli şey’in | : herşeyden |
mev’ızaten | : nasihat ederek, vaaz ederek, öğüt vererek |
ve tafsîlen | : ve tafsil ederek (ayrı ayrı açıklayarak) |
li kulli şey’in | : herşeyi |
fe huz-hâ | : artık onu al, tut |
bi kuvvetin | : kuvvetle |
ve’mur (ve u’mur) | : ve emret |
kavme-ke | : kavmine |
ye’huzû | : alsınlar, uygulasınlar |
bi ahseni-hâ | : onu en güzel şekilde |
se-urî-kum | : size göstereceğim |
dâre el fâsikîne | : fasıkların yurdu, fasıklar yurdu |
Diyanet İşleri = Mûsâ için, Tevrat levhalarında her şeye dair bir öğüt ve her şeyin bir açıklamasını yazdık ve ona şöyle dedik: “Şimdi onları kuvvetle tut, kavmine de emret. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıkların yurdunu göstereceğim.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Tevrat levihlerinde, her şeye ait öğüdü, her şeyi açıklayan hükümleri yazdık ve azimle, kuvvetle al bunu dedik, kavmine de emret; en güzel hükümleriyle amel etsinler; haddi aşan, buyruktan çıkan kötü kişilerin yurtlarını da yakında göstereceğiz.
Abdullah Parlıyan = Biz O'na levhalarda her konuda öğüt ve herşey hakkında, yeterli açıklamalar yazdık. Ve ona, “Onlara kuvvetle sarıl, halkına emret, ellerinden gelen en güzel bir biçimde, onlar da sarılsınlar” dedik. “Size günaha batmış kimselerin, gittiği yolu da göstereceğim.”
Adem Uğur = Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim.
Ahmed Hulusi = Biz Musa için levhalarda, kaçınılması gereken şeyler hakkında öğüt ve yaşam için gerekli olan şeyleri detaylarıyla yazdık. . . "Bunları sıkıca tut ve kavmine, bunlara en güzel şekilde uyup muhafaza etmelerini emret. . . (Bu hükümlere uymayan) itaatten çıkmışların yurdunu göstereceğim size. "
Ahmet Tekin = Ve onun için, kutsal kitap sayfaları olan o levhalarda her şey ile ilgili, ihtiyaçları ile ilgili bilgileri yazdık. Nasihat, sorumluluk uyarısı ve her konuda faydalı olmak üzere genel kuralları, ayrıntılarıyla açıklayarak koyduk. Haydi bunlara sıkı sarıl, bunlarla amel et, kavmine de, kısas yerine affı tercih, güç durumda olanın elinden tutarak rahatlatmak, başkalarına karşı sabırlı davranmak gibi amellerin en güzeline, en faziletlisine sarılmalarını ve uygulamalarını emret. Size yakında, ibret almanız için o doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden fâsıkların, âsi, bozguncu Firavun’un, inkârları sebebiyle yok olup giden kâfirlerin yurdunu da göstereceğiz.
Ahmet Varol = Onun için levhalarda her şeyle ilgili bir öğüt ve her şey hakkında bir açıklama yazdık. 'Bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de bunlara en güzel şekilde uymalarını emret. Size fasıkların yurdunu göstereceğim.'
Ali Bulaç = Biz ona Levhalar'da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik).
Ali Fikri Yavuz = Biz Mûsa için Tevrat’ın Levhalarında her şeyden yazdık: Öğüdlere ve din hükümlerinin açıklanmasına ait her şeyi... Sonra: “- Bunları kuvvetle benimseyip al, kavmine de, o hükümlerin en sevablısını tutmalarını emret; (ibret için) ileride size o fasıkların (harap olan) yurdunu göstereceğim.” (dedik).
Ali Ünal = (Artık Musa, Rabbisiyle olan mülâkat süresini tamamlamış ve kavminin hayatında uygulanmak üzere Kitabı alacak noktaya gelmişti.) Nihayet Biz ona verdiğimiz Levhalar’da, (Allah’a giden yolda) ışık tutucu bir öğüt olacak ve (kavminin iman ve amel adına muhtaç bulunduğu) her konuya açıklık getirecek şekilde ilgili her bir meseleden bahiste bulunduk. “Ey Musa! Bundan böyle artık sen bu Levhalar’a kuvvetle sarıl ve kavmine de, onların içinde bilhassa yerine getirilmesi gereken hükümleri en güzel şekilde hayatlarında uygulamalarını emret. İtaatten çıkan fasıkların yurtlarının ne hale geldiğini (ve onları bekleyen nihaî yurdu) size yakında göstereceğim.
Bayraktar Bayraklı = Öğüt ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Mûsâ için levhalarda yazdık. “Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret! Yakında size yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim.”
Bekir Sadak = Ona levhalarda her seyden bir ogut yazdik ve her seyi uzun uzadiya acikladik; onlara sikica saril, milletine de emret en guzel sekilde tutsunlar. Size Allah'a karsi gelenlerin yurdunu gosterecegim.
Celal Yıldırım = Biz onun için Levhalar'da (dinî bir hayat düzenlemesi için) her şeyden bir öğüt ve her şeyin hükmünü açıklar mahiyette yazdık. (Artık ey Musa!) bunları çok ciddi olarak tut ve kavmine de bunların en güzelini (derleyip) tutmalarını emret. İlâhî sınırları aşıp azgınlık gösterenlerin yurdunu size göstereceğim.
Cemal Külünkoğlu = Biz ona (Tevrat'a ait) levhalarda, insanlara öğüt olmak üzere her şeyi açık olarak yazdık. “Ona sıkıca yapış. Kavmine de emret, onları en güzel şekliyle tutsunlar. Yoldan çıkanların yurdunu ne hale getirdiğimi (ibret almanız için) yakında size göstereceğim” (dedik).
Diyanet İşleri (eski) = Ona levhalarda her şeyden bir öğüt yazdık ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık; onlara sıkıca sarıl, milletine de emret en güzel şekilde tutsunlar. Size Allah'a karşı gelenlerin yurdunu göstereceğim.
Diyanet Vakfi = Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim.
Edip Yüksel = Her şeyin detaylı açıklaması ve öğüt olarak her ne varsa Musa için levhalara yazdık: 'Bu öğretilere sıkı sarıl, halkına da söyle ona en güzel biçimde sarılsınlar. Yoldan çıkmışların son durağını size göstereceğim.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onun için elvahta her şeyden yazdık, mev'ızaya ve ahkâmın tafsıline dair her şey'i. Haydi, dedik: bunları kuvvetle tut, kavmine de emret onları en gözeliyle tutsunlar, ileride size o fasıkların yurdunu göstereceğim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve onun için levhalarda herşeyden yazdık; öğüt ve hükümlerin ayrıntılarına dair herşeyi. Dedik ki: «Haydi bunları sıkı tut, kavmine de emret, onları en güzeliyle tutsunlar! İleride sizi o fasıkların yurduna göndereceğim!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve onun için o levhalarda her şeyden yazdık, nasihat ve hükümlerin ayrıntılarına ait herşeyi (belirttik). Haydi bunlara sıkı sarıl, kavmine de emret, onlar da en güzeline sarılsınlar. Size yakında o fasıkların yurdunu göstereceğim.
Gültekin Onan = Biz ona Levhalar'da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de buyur ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik).
Harun Yıldırım = Ona levhalarda her şeye dair bir öğüt ile her şeyin açıklamasını yazdık. “Artık bunları kuvvetle tut ve kavmine emret ki bunlara en güzeliyle sarılsınlar. Yakında fasıkların yurdunu size göstereceğim!”
Hasan Basri Çantay = Biz onun için levhalarda her bir şey'i, mev'ızaya ve (hükümlerin) tafsîline âid her şey'i yazdık. «Haydi bunları kuvvetle (ciddiyetle, azm ile) tut, kavmine de onun en güzel (hükümler) ini tutmalarını emret. Size ileride faasıkların yurdunu göstereceğim».
Hayrat Neşriyat = Hem (biz,) bir nasîhat ve herşey için bir açıklama olmak üzere, ona (Tevrât’a âid) levhalarda herşeyi yazdık da (dedik ki): 'Bunları kuvvetle tut, kavmine de emret, bunların (takvâ cihetiyle) en güzelini tutsunlar! Size, yakında (görüp ibret almanız için)fâsıkların (harâb olmuş) yurdunu göstereceğim.'
İbni Kesir = Biz, ona levhalarda herşeyden bir öğüt yazdık ve herşeyi uzun uzadıya açıkladık. Öyleyse sen, bunları kuvvetle al, kavmine de emret. Onları en güzel şekilde tutsunlar. İlerde size fasıklar yurdunu göstereceğim.
Kadri Çelik = Ona levhalarda her şeyden bir öğüt yazdık ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık. “Onlara sıkıca sarıl, kavmine de emret de en güzel şekilde tutsunlar. Size Allah'a karşı gelenlerin yurdunu yakında göstereceğim (dedik).”
Muhammed Esed = Ve levhalara onun için her konuda öğüt ve her şey hakkında yeterli açıklamalar yazdık. Ve (ona): "Onlara kuvvetle sarıl ve halkına emret ellerinden gelen en güzel bir biçimde onlar da sıkıca sarılsınlar!" (dedik). Size günaha batmış kimselerin gittiği yolu (da) göstereceğim.
Mustafa İslamoğlu = Ve levhalara onun için her şey hakkında öğüt ve her konuda net açıklamalar yazdık: Artık onlara kuvvetle sarıl; halkına da emret: iyi niyetle onlar da sıkıca sarılsınlar! Daha durun, size yoldan çıkmışların dünyasını da göstereceğim!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onun için levhâlârda her şeyden bir mev'iza yazdık ve her bir şeyi uzun uzadıya açıkladık. «Artık onu kuvvet ile tut ve kavmine emret, onu en güzeliyle tutsunlar. Elbette sizlere fâsıkların yurdunu göstereceğim.»
Ömer Öngüt = Biz Musa için levhalarda her şeyden bir öğüt yazdık ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık. “Onlara sıkıca sarıl, kavmine de emret, en güzel şekilde tutsunlar. İleride size yoldan çıkmış fâsıkların harap olan yurdunu göstereceğim. ”
Şaban Piriş = Ona levhalarda her şeyi öğüt yazdık ve hüküm olan her şeyi yazdık. -Levhalara kuvvetle sarıl ve kavmine de ona iyice sarılmalarını emret. Size fasıkların yurdunu göstereceğim.
Sadık Türkmen = Levhalarda ona herşeyden bir öğüt ve herşey için bir açıklama yazdık. “Haydi onları kuvvetle tut ve kavmine de emret. Onlar da en güzel şekilde tutsunlar. Yakında size sözünde durmayıp doğru yolu tutmayanların yurdunu göstereceğim.”
Seyyid Kutub = Bu levhalarda, Musa'ya her konuya ilişkin öğüt, her konuda ayrıntılı açıklama yazdık. «Bunlara sımsıkı sarıl ve soydaşlarına da onlara en güzel biçimde uymalarını emret. Yoldan çıkmışların yurtlarının ne hale geldiğini yakında size göstereceğim.
Suat Yıldırım = Ona verdiğimiz levhalarda, insanlara öğüt olmak üzere her şeyi tafsilatlı olarak yazdık. Sen bunlara kuvvetle sarıl ve ümmetine de o hükümlerin daha sevaplı olanlarına sarılmalarını emret. İtaat dışına çıkanların diyarlarını ise nasıl târumar ettiğimi yakında size göstereceğim."
Süleyman Ateş = Öğüte ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Mûsâ için levhalara yazdık: "Bunları kuvvetle tut, kavmine de emret, bunların en güzelini tutsunlar (bu en güzel buyruklar gereğince amel etsinler); size, yoldan çıkmışların yurdunu (nasıl târumâr ettiğimi) göstereceğim!"
Tefhim-ul Kuran = Biz ona Levhalar'da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) «Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim» (dedik) .
Ümit Şimşek = Musa'ya Biz Tevrat levhalarında bir öğüt olmak üzere herşeyi yazdık ve herşeyi açıkladık. Ona sıkıca yapış. Kavmine de emret, onun en güzelini alsınlar. Yoldan çıkanların yurdunu ne hale getirdiğimi yakında size göstereceğim.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz Musa için levhalarla herşeyi yazdık: Öğüt olarak, herşeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size."
İskender Ali Mihr = Ve Biz, ona (Hz. Musa’ya) levhalarda herşeyden vaaz ederek (öğüt vererek) ve herşeyi tafsil ederek (kesin hükümle ayrı ayrı açıklayarak) yazdık. Artık onu kuvvetlice tut ve kavmine emret. Onu, en güzel şekilde alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıklar yurdunu göstereceğim.
İlyas Yorulmaz = Levhaların içinde her türlü şeyden olmak üzere, öğüt verici her şeyi ayrıntılarıyla birlikte açıklayan kitabı yazdık. O kitabın içindekilerine kuvvetle sarıl ve toplumuna iyilikle (güzellikle) onu almalarını emret ve “Size, yoldan çıkmışların yolunu göstereceğim” de.