إِلاَّ الَّذِينَ تَابُواْ وَأَصْلَحُواْ وَاعْتَصَمُواْ بِاللّهِ وَأَخْلَصُواْ دِينَهُمْ لِلّهِ فَأُوْلَئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ وَسَوْفَ يُؤْتِ اللّهُ الْمُؤْمِنِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
İllâllezîne tâbû ve aslehû va’tesamû billâhi ve ahlesû dînehum lillâhi fe ulâike meal mu’minîn(mu’minîne). Ve sevfe yu’tillâhul mu’minîne ecran azîmâ(azîmen).
illâ | : ...’den başka, hariç |
ellezîne | : onlar, ... olanlar |
tâbû | : tövbe ettiler |
ve aslehû | : ve nefsini ıslâh ettiler, nefs tezkiyesi yaptılar |
ve ı’tesamû | : ve tutunup sarıldılar |
bi allâhi | : Allah’a |
ve ahlesû | : ve halis kıldılar |
dîne-hum | : onların dînleri, dînleri |
li allâhi | : Allah’a, Allah için |
fe | : işte |
ulâike | : işte onlar |
mea | : beraber |
el mu’minîne | : mü’minler |
ve sevfe | : ve yakında |
yu’ti | : verecek |
allâhu | : Allah |
el mu’minîne | : mü’minler |
ecran | : ecr, karşılık, mükâfat |
azîmen | : azîm, büyük |
Diyanet İşleri = Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü’minlerle beraberdirler. Allah, mü’minlere büyük bir mükâfat verecektir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ancak tövbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerinde ihlas sahibi bulunanlar müstesna. Onlar, inananlarladır ve Allah, müminlere pek büyük bir ecir verecektir.
Abdullah Parlıyan = Bu münafıklar içinden tevbe edip hayatlarını, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve yalnız O'na yürekten inanıp bağlananlar hariç. Zira bunlar, gerçekte mü'minlerle beraberdirler ve zamanı gelince Allah, bütün mü'minlere büyük bir mükafat verecektir.
Adem Uğur = Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.
Ahmed Hulusi = Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, hakikatleriyle Allâh'a sarılanlar, din anlayışlarını Allâh için saflaştıranlar müstesna. . . Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allâh iman ehline aziym mükâfat verecektir.
Ahmet Tekin = Ancak, tevbe edenler, münafıklığı terk edip Allah’a itaate yönelenler, iyi ve ıslah olanlar din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini, hallerini düzelterek, geliştirerek yaşayanlar Allah’ın emirlerine, şeriatına sımsıkı sarılarak himayesine sığınanlar, Allah için dinlerine, samimi olarak bağlananlar, işte bunlar mü’minlerle beraberdir. Allah mü’minlere büyük mükâfat verecektir.
Ahmet Varol = Ancak tevbe edip durumlarını düzelten, Allah'a sarılan ve dinlerini Allah için halis kılanlar müstesnadırlar. Bunlar mü'minlerle birliktedirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir.
Ali Bulaç = Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir.
Ali Fikri Yavuz = Ancak yaptıklarından tevbe edip hallerini düzeltenler ve Allah’a (dinine) sarılıp dinlerini (ibadetlerini) Allah için hâlis kılanlar müstesna... Çünkü bunlar mü’minlerle beraberdirler. Mü’minlere ise, Allah pek büyük bir mükafât verecektir.
Ali Ünal = Ancak samimi bir tevbe ile Allah’a yönelip hallerini düzeltenler ve Allah’a sımsıkı sarılanlar, ayrıca dinlerini tam bir ihlâsla yaşayıp Allah’a halis kul olanlar, işte bunlar mü’minlere dahildirler. Ve gün gelecek, Allah mü’minlere çok büyük bir mükâfat verecektir.
Bayraktar Bayraklı = Ancak tövbe edenler, hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar, dinlerini sadece Allah'a tahsis edenler; işte bunlar müminlerle beraberdirler ve Allah ileride bütün müminlere büyük ödül verecektir.
Bekir Sadak = Ancak tevbe edenler, nefislerini islah edenler, Allah'in Kitap'ina sarilanlar ve dinlerine Allah icin candan baglananlar mustesnadir. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah muminlere buyuk ecir verecektir.
Celal Yıldırım = Ancak tevbe edip durumlarını (düşünce ve davranışlarını) düzeltip Allah'a sarılanlar ve dinlerini gösterişten uzak, Allah için katıksız ve saf tutanlar müstesna... İşte bunlar mü'minlerle beraberdirler, mü'minlere ise Allah büyük mükâfat verecektir.
Cemal Külünkoğlu = Ancak tevbe edenler, (hallerini düzelterek) dürüst ve erdemli yaşayanlar, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve yalnız O'na yürekten inanıp bağlananlar hariçtir. Zira bunlar mü'minlerle beraberdirler. Zamanı geldiğinde Allah mü'minlere çok büyük mükâfat verecektir.
Diyanet İşleri (eski) = Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'ın Kitap'ına sarılanlar ve dinlerine Allah için candan bağlananlar müstesnadır. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah müminlere büyük ecir verecektir.
Diyanet Vakfi = Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.
Edip Yüksel = Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, ALLAH'a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. ALLAH inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ancak tevbe edib hallerini düzelten ve Allaha sarılıb dinlerini Allah için hâlıs kılan kimseler müstesna, çünkü bunlar mü'minlerle beraberdir, mü'minlere ise Allah azîm bir ecir verecektir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ancak tevbe edip durumlarını düzelten, Allah'a sarılıp dinlerini Allah için samimi kılan kimseler müstesna, çünkü bunlar müminlerle beraberdir. Müminlere ise Allah büyük bir mükafat verecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak bağlananlar müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Gültekin Onan = Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Tanrı'ya sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Tanrı için (halis) kılanlar başka; işte onlar inançlılarla beraberdirler. Tanrı inançlılara büyük bir ecir verecektir.
Harun Yıldırım = Ancak tevbe edip düzeltenler, Allah’a sımsıkı sarılıp dinlerini yalnız Allah’a has kılanlar müstesna... İşte onlar mü’minlerle beraberdir. Allah da yakında mü’minlere çok büyük bir ecir verecektir.
Hasan Basri Çantay = Ancak (etdiklerine peşîman olarak) tevbe edenler, (hallerini) düzeltenler, Allaha sımsıkı sarılanlar, dînlerinde Allah için halis (ve samîmi) bulunanlar başka. Çünkü bunlar mü'minlerle beraberdirler, mü'minlere Allah çok büyük bir ecir verecekdir.
Hayrat Neşriyat = Ancak tevbe edip (hâllerini) ıslâh edenler ve Allah’a (O’nun dînine) sımsıkı sarılıp dinlerinde (ibâdetlerinde yalnız) Allah için samîmî olanlar müstesnâ; işte onlar mü’minlerle berâberdir. Ve Allah, mü’minlere ileride (pek) büyük bir mükâfât verecektir.
İbni Kesir = Ancak tevbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerine bağlananlar müstenadır. Onlar, mü'minlerle beraberdirler. Allah, mü'minlere büyük bir mükafat vercektir.
Kadri Çelik = Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'a sarılanlar ve dinlerini Allah için halis kılan kimseler müstesna. İşte onlar iman edenlerle beraberdirler ve Allah yakında müminlere büyük bir ecir verecektir.
Muhammed Esed = Ancak tevbe edenler, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allaha sımsıkı sarılanlar ve yalnız Ona yürekten inanıp bağlananlar hariç: Zira bunlar müminlerle birlikte olacaklardır ve zamanı geldiğinde Allah bütün müminlere büyük bir mükafat bahşedecektir.
Mustafa İslamoğlu = Ne ki tevbe edenler, gidişatını düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve Allah'a itaatte samimi olanlar hariç; işte bunlar mü'minlerle birlikte olacaklar ve zamanı geldiğinde Allah mü'minlere muhteşem bir ödül verecek.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ancak o kimseler ki, tövbe ettiler ve hallerini ıslahta bulundular ve Allah Teâlâ'ya iltica ediverdiler ve dinlerini Allah için halisane kıldılar, onlar müstesna. İşte onlar mü'minler ile beraberdirler. Mü'minlere ise Allah Teâlâ elbette pek büyük mükâfaat verecektir.
Ömer Öngüt = Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerinde Allah için ihlâs sahibi olanlar muratlarına erenlerdir. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah yakında müminlere büyük bir mükâfat verecektir.
Şaban Piriş = Ancak, tevbe edenler, hallerini düzeltip, Allah’a bağlananlar ve dinlerini Allah için arındıranlar, işte onlar müminlerle beraberdir. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Sadık Türkmen = Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar müminlerle beraberdirler. Allah müminlere büyük bir ödül verecektir.
Seyyid Kutub = Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın ipine sarılanlar, sırf Allah'a bağlananlar bir dindarlığı benimseyenler işte bunlar, müminlerle beraberdirler. Allah ilerde müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Suat Yıldırım = Ancak tövbe edip hallerini düzeltenler ve Allah’a sımsıkı sarılanlar ve bütün samimiyetleriyle sırf Allah’a itaat edenler müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdir. Allah müminlere de büyük mükâfat verecektir.
Süleyman Ateş = Ancak tevbe edenler, uslananlar, Allah'a yapışanlar ve dinlerini sırf Allâh için yapanlar (yalnız O'na tapanlar), işte onlar mü'minlerle beraberdir; Allâh da yakında mü'minlere büyük bir mükâfât verecektir.
Tefhim-ul Kuran = Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah, mü'minlere büyük bir ecir verecektir.
Ümit Şimşek = Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın buyruklarına sımsıkı sarılanlar ve tam bir içtenlikle iman ve ibadetlerini Allah'a yöneltenler müstesnadır. Onlar mü'minlerle beraberdirler; Allah ise mü'minlere pek büyük bir ödül verecektir.
Yaşar Nuri Öztürk = Ancak tövbe edip hallerini düzelterek Allah'a yapışan ve dinlerini samimiyetle Allah'a özgüleyenler müstesnadır. İşte böyleleri, müminlerle beraber olacaktır. Ve Allah, müminlere yakında çok büyük bir ödül verecektir.
İskender Ali Mihr = Tövbe edenler ve nefsini ıslâh edenler (nefs tezkiyesi yapanlar), Allah’a sarılanlar ve dînlerini Allah için halis kılanlar hariç. İşte onlar, mü’minlerle beraberdirler. Ve Allah, yakında mü’minlere “büyük ecir (mükâfat)” verecektir.
İlyas Yorulmaz = Ancak, hatalarından dönenler, (tövbe edenler) sonra hatalarını düzeltip doğru şeyler yapanlar, sonra Allah’ın gönderdiği kitaba sıkı sıkıya sarılanlar ve Allah’ın dinine kendiliklerinden hiçbir şey katmadan İslam’ı din olarak yaşayanlar, işte böyleleri, inananlarla beraber olacak ve Allah, elbette ki inanlara büyük mükafaatlar verecektir.