يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَتُرِيدُونَ أَن تَجْعَلُواْ لِلّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُّبِينًا
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızûl kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minîn(mu’minîne). E turîdûne en tec’alû lillâhi aleykum sultânen mubînâ(mubînen).
yâ eyyuhâ | : ey (seslenme edatı) |
ellezîne | : onlar, ... olanlar |
âmenû | : amenu oldular, îmân ettiler, ölmeden önce ruhunu Allah’a ulaştırmayı dilediler |
lâ tettehızû | : edinmeyin |
el kâfirîne | : kâfirler |
evliyâe | : dostlar |
min dûni | : ...’den başka |
el mu’minîne | : mü’minler |
e | : mı? |
turîdûne | : istiyorsunuz |
en tec’alû | : kılmanız, edinmeniz, yapmanız |
li allâhi | : Allah için, Allah’a |
sultânen | : hüccet, delil |
aleykum | : size, sizin üzerinize, aleyhinize |
mubînen | : açık, apaçık |
Diyanet İşleri = Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey inananlar, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. İster misiniz kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil veresiniz?
Abdullah Parlıyan = Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Adem Uğur = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Ahmed Hulusi = Ey iman edenler, iman edenleri bir yana bırakıp hakikati inkâr edenleri dost edinmeyin! (Bu davranışınızla) aleyhinize güçlü bir delil mi oluşturmak istersiniz Allâh indînde!
Ahmet Tekin = Ey iman nimetine kavuşanlar, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın, candan dost, müttefik, veli edinmeyin. Böyle bir şey yaparak, Allah’a aleyhinize kullanacağı apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Ahmet Varol = Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp kâfirleri kendinize dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir hüccet mi vermek istiyorsunuz?
Ali Bulaç = Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?
Ali Fikri Yavuz = Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin (başlarınıza geçirmeyin.) Azabızınızı gerektiren açık bir hüccet Allah’a vermek ister misiniz?
Ali Ünal = Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri sırdaş, yakın dost, işlerinizde vekil ve müttefik edinmeyin. Yoksa (böyle bir akılsızlıkta bulunup da, nifak alâmeti olarak) aleyhinizde Allah’a apaçık bir delil vermek (ve O’nun azabını üzerinize çekmek) mi istiyorsunuz?
Bayraktar Bayraklı = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyiniz; suçluluğunuz konusunda Allah'ın önüne açık bir delil mi koymak istiyorsunuz?
Bekir Sadak = Ey Inananlar! Muminleri birakip kafirleri dost edinmeyin. Allah'in aleyhinize apacik bir ferman vermesini mi istersiniz?
Celal Yıldırım = Ey imân edenler! Mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin, (onları başınıza geçirmeyin). Yoksa Allah'a kendi aleyhinizde açık bir belge mi vermek istiyorsunuz ?
Cemal Külünkoğlu = Ey inananlar! Müminleri bırakıp da inkârcıları dost edinmeyin. (Bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde olacak (onlardan olduğunuzu gösterecek) apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Diyanet İşleri (eski) = Ey İnananlar! Müminleri bırakıp kafirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?
Diyanet Vakfi = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Edip Yüksel = İnananlar, inananları bırakıp inkarcıları dost edinmeyin. ALLAH'a, size karşı kullanacağı bir delil mi vermek istiyorsunuz!
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey o bütün iyman edenler! mü'minleri bırakıb da kâfirleri başlarınıza geçirmeyin, ister misiniz ki Allah için aleyhinizde açık bir saltanat husule getiresiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ey iman edenler, müminleri bırakıp da kafirleri başınıza geçirmeyin! Kendi aleyhinizde Allah'a açık bir saltanat vermek ister misiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Gültekin Onan = Ey inananlar, inançlıları bırakıp kafirleri veliler edinmeyin. Kendi aleyhinizde Tanrı'ya apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?
Harun Yıldırım = Ey iman edenler, mü’minlerden başka kafirleri veliler edinmeyin! Allah’a aleyhinize apaçık bir delil mi olsun istiyorsunuz?!
Hasan Basri Çantay = Ey îman edenler, mü'minleri bırakıb da kâfirleri dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allaha apaçık bir hüccet vermek ister misiniz?
Hayrat Neşriyat = Ey îmân edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin! Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık bir delil kılmak ister misiniz?
İbni Kesir = Ey iman edenler; mü'minleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?
Kadri Çelik = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri veliler edinmeyin. Yoksa Allah'a, aleyhinize işleyecek açık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Muhammed Esed = Siz ey imana ermiş olanlar! Müminleri bırakıp hakikati inkar edenleri dost edinmeyin! Suçluluğunuz konusunda Allahın önüne açık bir kanıt mı koymak istiyorsunuz?
Mustafa İslamoğlu = Siz ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp da kafirleri müttefik edinmeyin! Siz kendi aleyhinize, Allah'ın önüne açık bir delil mi koymak istiyorsunuz?
Ömer Nasuhi Bilmen = Ey imân etmiş olanlar! Mü'minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyiniz. İstermisiniz ki, Allah için aleyhinize bir apaçık hüccet edinesiniz.
Ömer Öngüt = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık ferman vermesini mi istersiniz?
Şaban Piriş = -Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kafirleri veli edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil vermek ister misiniz?
Sadık Türkmen = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize, Allah’a apaçık bir delil vermek mi istiyorsunuz?
Seyyid Kutub = Ey müminler, sakın müminleri bırakıp kafirleri dost edinmeyiniz. Yoksa Allah'a, aleyhinize işleyecek açık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Suat Yıldırım = Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri müttefik edinmeyin. Böyle yaparak, Allah’a, aleyhinizde kesin bir belge mi vermek istiyorsunuz? Göz göre göre, Allah’ın hışmını üzerinize çekmek mi istiyorsunuz?
Süleyman Ateş = Ey inananlar, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost tutmayın! Allah'a, aleyhinizde olacak açık bir delil vermek mi istiyorsunuz?
Tefhim-ul Kuran = Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kâfirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?
Ümit Şimşek = Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp da kâfirleri kendinize veli edinmeyin. Yoksa kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Yaşar Nuri Öztürk = Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?
İskender Ali Mihr = Ey âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah’a ulaştırmayı dileyenler)! Mü’minlerden başkasını, kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil kılmak mı istiyorsunuz?
İlyas Yorulmaz = Ey İman edenler! İnanları bırakıp, inkar edenlere sığınmayın onlardan yardım istemeyin (veli edinmeyin). Allah’ın huzurunda kendi aleyhinize apaçık bir delil mi bulmak istiyorsunuz?