سَيَقُولُ السُّفَهَاء مِنَ النَّاسِ مَا وَلاَّهُمْ عَن قِبْلَتِهِمُ الَّتِي كَانُواْ عَلَيْهَا قُل لِّلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Se yekûlus sufehâu minen nâsi mâ vellâhum an kıbletihimulletî kânû aleyhâ kul lillâhil meşrıku vel magrıb(magrıbu), yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
se | : yakında, olacak |
yekûlu | : derler, söylerler |
es sufehâu | : sefihler, kendini bilmeyenler |
min en nâsi | : insanlardan |
mâ vellâ-hum | : onları çeviren nedir |
an kıbleti-him | : kıblelerinden |
elletî | : o ki, ki o |
kânû | : oldular |
aleyhâ | : onun üzerinde |
kul | : de ki |
lillâhi (li allâhi) | : Allah’ın |
el meşrıku | : doğu |
ve el magrıbu | : ve batı |
yehdî | : hidayet eder |
men | : kimse, kişi |
yeşâu | : diler |
ilâ sırâtın mustakîmin | : Sıratı Mustakîm’e, Allah’a ulaştıran yola |
Diyanet İşleri = Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da Allah’ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir.”
Abdulbaki Gölpınarlı = İnsanlardan aklı, idraki olmayanlar diyecekler ki: Bunları, yöneldikleri kıbleden döndüren sebep de nedir? Doğu da Allah'ındır de, batı da. Dilediğine doğru ve düz yolu buldurur.
Abdullah Parlıyan = Bir takım dar görüşlü beyinsizler, müslümanları şimdiye kadar uydukları kıbleden döndüren nedir? Diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da Allah'ındır. O isteyen kimseyi dilediği şekilde dosdoğru yola iletir.”
Adem Uğur = İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.
Ahmed Hulusi = İnsanların, anlayışı kıt ve aşağılık yaşam ehli olanları "Onları eski kıblelerinden (Kudüs'ten Kâbe'ye) döndüren (gerekçe) nedir?" derler. De ki: "Batı da doğu da Allâh'ındır. Dilediğine hidâyet eder, sırat-ı müstakime yönelmesi için. "
Ahmet Tekin = Bir kısım beyinsiz kimseler;'Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?' diyecekler.'Doğu da, batı da Allah’ındır. Allah, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları sırat-ı müstakîme, doğru, muhkem, güvenli yola, İslâmî hayata iletir.' de.
Ahmet Varol = İnsanların düşüncesizleri: 'Onları daha önceki kıblelerinden çeviren ne oldu?' diyecekler. De ki: 'Doğu da batı da Allah'ındır. Dilediğini doğru yola iletir.'
Ali Bulaç = Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir."
Ali Fikri Yavuz = (Medine’deki Yahûdi ve münafık) insanlardan akılsızlar yakında şöyle diyecekler: “-Müslümanları (eskidenberi Kudüs’e doğru namaz kıldıkları) kıbleden (Kâbe’ye) çeviren ne?” Onlara de ki, doğu da, batı da Allah’ındır; dilediğini doğru yola iletir.
Ali Ünal = Halkın içindeki o aklı ermez, bilgisiz münafık) güruhu, “Şunları şimdiye kadar yöneldikleri kıbleden (Kudüs’teki Beyti Makdis’ten) döndüren nedir?” diye söylenecekler. (Ey Rasûlüm,) de ki: “Doğu da, batı da (ve doğusuyla, batısıyla bütün yeryüzü) Allah’ındır (ne tarafa dönmemizi isterse, biz tarafa döneriz.) O, kimi dilerse onu doğru bir yola iletir, yönelmesi gereken yere yönlendirir.
Bayraktar Bayraklı = Bazı dar kafalı insanlar, “Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da batı da Allah'ındır; O, dileyeni doğru yola iletir.”
Bekir Sadak = Insanlarin beyinsizleri, «Yoneldikleri kibleden onlari ceviren nedir?» diyecekler; de ki: «Dogu ve bati Allah'indir. O, diledigini dogru yola eristirir".
Celal Yıldırım = İnsanlardan kendini bilmeyen beyinsizler, «Müslümanları bulundukları kıbleden çeviren nedir ?» diyecekler. De ki: «Doğu da Allah'ındır, Batı da Allah'ındır. O, kimi dilerse doğru yola iletir.
Cemal Külünkoğlu = İnsanlar arasındaki dar kafalılar diyecekler ki: “Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları (Müslümanları) vazgeçiren nedir?” Sen de de ki: “Doğu da Batı da Allah'ındır, O, dilediğini (iyi niyetinden dolayı) doğru yola iletir.”
Diyanet İşleri (eski) = İnsanların beyinsizleri, 'Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?' diyecekler; de ki: 'Doğu ve batı Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola eriştirir'.
Diyanet Vakfi = İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.
Edip Yüksel = Halktan bazı beyinsizler: 'Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir? ,' diyecekler. De ki: 'Doğu da batı da ALLAH'ındır. O dileyeni doğru yola iletir.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Nas içinde süfehâ takımı «bunları bulundukları Kıbleden çeviren ne? diyecek, Deki Meşrık da Magrib de Allahındır, o kimi dilerse doğru bir caddeye çıkarır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İnsanlardan beyinsiz takımı: «Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?» diyeceklerdir. De ki: «Doğu da batı da Allah'ındır. O, dilediği kimseyi doğru bir caddeye çıkarır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İnsanlar içinde bir kısım beyinsizler takımı, «Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?» diyecekler. De ki: «Doğu da, batı da Allah'ındır. O, kimi dilerse onu hidayete erdirir.»
Gültekin Onan = Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı'nındır, batı da. O dilediğini doğru yola iletir".
Harun Yıldırım = Yakında insanlardan bazı akılsızlar: "Onları üzerinde bulundukları kıblelerinden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır batı da. O dilediğini dosdoğru yola iletir."
Hasan Basri Çantay = İnsanlardan (Yahudî ve müşriklerden) bir takım beyinsizler: «(Müslümanların namazda kıble edinib) üzerinde durdukları (devam etdikleri eski) Kıblesinden çeviren (sebeb) nedir?» diyecekler. De ki (Habîbim): «Doğu da Allahın, batı da. O, kimi dilerse onu doğru yola iletir.»
Hayrat Neşriyat = İnsanlardan bir kısım sefihler: 'Onları (o Müslümanları) üzerinde bulundukları(yöneldikleri) kıblelerinden çeviren nedir?' diyecekler. (Ey Resûlüm! Onlara) de ki: 'Doğu da batı da (her yer) Allah’ındır.' (O,) dilediği kimseyi (hikmetine binâen, kendi lütfundan)dosdoğru bir yola hidâyet eder.
İbni Kesir = İnsanlardan bir kısım beyinsizler diyeceklerdir ki: Onları üzerinde bulundukları kıblelerinden ne çevirdi? De ki: Doğu da Batı da Allah'ındır. O, dilediği kimseyi doğru yola iletir.
Kadri Çelik = İnsanların beyinsizleri, “Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu ve batı Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola hidayet eder.”
Muhammed Esed = İnsanlar arasındaki dar kafalı düşünceler, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır; O, dilediğini doğru yola iletir."
Mustafa İslamoğlu = İnsanlar arasından beyinsizler çıkıp diyecekler ki: "Daha önce yöneldikleri kıbleden onları çeviren sebep nedir?" De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır: O dileyen kimseyi doğru yola yöneltmeyi diler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Nâsdan bir takım sefihler yakında diyeceklerdir ki: «Onları, tarafına teveccüh ettikleri kıblelerinden hangi şey çevirdi?» De ki: «Maşrık da mağrip de Allah içindir. Dilediği kimseyi doğru bir yola iletir.»
Ömer Öngüt = İnsanlardan bir takım beyinsizler: “Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?” diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O kimi dilerse onu doğru yola iletir.
Şaban Piriş = İnsanlardan bir takım beyinsizler: -Üzerlerinde bulundukları kıblelerinden onları döndüren nedir? diyecekler. De ki: -Doğu da batı da Allah’a aittir. O dilediği kimseyi doğru yola iletir.
Sadık Türkmen = Birtakim bilgisiz insanlar: “Onları yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Allah (yola gelmeyi) dileyen kimseyi doğru yola iletir.”
Seyyid Kutub = İnsanlardan bazı beyinsizler; «Onları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?» diyecekler. De ki; «Doğu da Batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.»
Suat Yıldırım = Akılsız insanlar: Bu Müslümanları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah’ındır. O dilediği kimseyi doğru yola yöneltir."
Süleyman Ateş = İnsanlardan bazı beyinsizler: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allâh'ındır. O, dilediğini doğru yola iletir."
Tefhim-ul Kuran = İnsanlardan birtakım beyinsizler: «Onları daha önce üzerinde bulundukları kıblelerinden çeviren nedir?» diyecekler. De ki: «Doğu da Allah'ındır, batı da. Dilediğini dosdoğru yola yöneltip iletir.»
Ümit Şimşek = İnsanların idrakten yoksun kısmı diyecek ki: 'Önceden yöneldikleri kıbleden bunları çeviren şey ne?' Sen de ki: Doğu da, batı da Allah'ındır. O, dilediğini dosdoğru bir yola ulaştırır.
Yaşar Nuri Öztürk = İnsanlar içinden bazı beyinsizler: "Onları, yönelmekte oldukları kıbleden ne çevirdi?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ın, batı da. O, dilediğini dosdoğru yola kılavuzlar."
İskender Ali Mihr = İnsanlardan sefih olanlar diyecekler ki: “Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?” De ki: “Doğu vebatı Allah’ındır. O, dilediğini Sıratı Mustakîm’e hidayet eder (ulaştırır).”
İlyas Yorulmaz = İnsanlardan dar kafalı, düşünemeyenler “Üzerinde bulundukları yönden (kıbleden) onları döndüren nedir?” diyecekler. Deki “Doğu da Allah’ın, batı da Allah’ın dır. Allah, dileyen kimseyi doğru yola iletir. ”