فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّى
Fe enzertukum nâran telezzâ.
fe | : öyleyse, işte |
enzertu-kum | : ben sizi uyardım |
nâren | : ateş |
telezzâ | : alevleri çoğalan, yakıcılığı gittikçe artan |
Diyanet İşleri = Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.
Abdulbaki Gölpınarlı = Artık sizi korkuttum alev alev parlayan ateşle.
Abdullah Parlıyan = İşte sizi alevler saçan ateşe karşı uyarıyorum
Adem Uğur = (Ey insanlar!) Alev alev yanan bir ateşle sizi uyardım.
Ahmed Hulusi = Sizi, çok alevlenen ateşe karşı uyardım.
Ahmet Tekin = Ben sizi köpürdükçe köpüren, alev saçan bir ateşe karşı uyardım.
Ahmet Varol = İşte sizi alevler saçan bir ateşle uyardım.
Ali Bulaç = Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım.
Ali Fikri Yavuz = İşte sizi, alevlendikçe alevlenen bir ateşle korkuttum.
Ali Ünal = Bu bakımdan, sizi alevlendikçe alevlenen bir Ateş’e karşı uyardım.
Bayraktar Bayraklı = Alev alev yanan bir ateşle sizi uyarıyorum.
Bekir Sadak = Sizi alevler sacan atesle uyardim;
Celal Yıldırım = Sizi, köpürüp dalga dalga alevleri yükselen ateşle uyardım.
Cemal Külünkoğlu = Ben sizi alev saçan bir ateşe karşı uyardım.
Diyanet İşleri (eski) = Sizi alevler saçan ateşle uyardım;
Diyanet Vakfi = (Ey insanlar!) Alev alev yanan bir ateşle sizi uyardım.
Edip Yüksel = Ben sizi alevli bir ateşe karşı uyardım.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ben size bir ateş haber verdim ki köpürdükçe köpürür
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım.
Gültekin Onan = Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım.
Harun Yıldırım = Bakın! Sizi alevli bir ateşle korkutarak uyardım.
Hasan Basri Çantay = İşte ben size alevlendikce alevlenen bir ateş (in tehlikesin) i haber verdim.
Hayrat Neşriyat = (Ben) işte sizi, şiddetle alevlenen bir ateşle korkuttum.
İbni Kesir = Sizi alevler saçan ateşle uyardım.
Kadri Çelik = Artık sizi, yalın ateşle uyardım.
Muhammed Esed = İşte, sizi alevler saçan ateşe karşı uyarıyorum;
Mustafa İslamoğlu = İşte sizi çılgınca kışkırtılmış bir ateşe karşı uyarmış bulunuyorum:
Ömer Nasuhi Bilmen = Artık sizi alev saçıp duran bir ateş ile korkuttum.
Ömer Öngüt = Ben sizi alevler saçan bir ateşe karşı uyardım.
Şaban Piriş = Sizi, alev saçan ateşe karşı uyardım.
Sadık Türkmen = Artik ben sizi köpürerek yanan bir ateşten uyardım.
Seyyid Kutub = Ben sizi alev saçan bir ateşe karşı uyardım.
Suat Yıldırım = İşte Ben, sizi alev saçan bir ateşe karşı uyarıyorum.
Süleyman Ateş = Ben sizi alev saçan bir ateşe karşı uyardım.
Tefhim-ul Kuran = Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım.
Ümit Şimşek = Ben sizi alev saçan bir ateş hakkında uyarmış bulunuyorum.
Yaşar Nuri Öztürk = Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım.
İskender Ali Mihr = İşte sizi yakıcılığı gittikçe artan bir ateşle uyardım.
İlyas Yorulmaz = Ben sizi tutuşturulmuş bir ateşle uyarıyorum.