فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ.
fe | : fakat |
kezzebû-hu | : onu yalanladılar |
fe | : sonra |
akarû-hâ | : onu ayaklarını bağlayarak devirip kestiler |
fe | : böylece, nihayet, peşinden |
demdeme | : üzerini kapladı |
aleyhim | : onların |
rabbu-hum | : onların Rab’leri |
bi | : ile (sebebiyle) |
zenbi-him | : onların günahları |
fe | : sonra |
sevvâ-hâ | : onu dümdüz yaptı, yerlebir etti |
Diyanet İşleri = Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.
Abdulbaki Gölpınarlı = Derken yalanlamışlardı onu da ayaklarını kesip öldürmüşlerdi deveyi, derken Rableri de suçları yüzünden onları helâk etmişti de orasını düzleyivermişti.
Abdullah Parlıyan = Derken elçiyi hiçe sayıp yalanladılar ve deveyi ayaklarından keserek öldürmüşlerdi. Rableri de onlara günahları sebebiyle kendilerini çepeçevre kuşatan azap indirdi de yerle bir etti.
Adem Uğur = Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti.
Ahmed Hulusi = Onu (Allâh Rasûlünü) yalanladılar da onu (dişi deveyi) vahşice öldürdüler! Bunun üzerine Rableri, suçları yüzünden onları toprağa gömdü de orayı düzledi!
Ahmet Tekin = Sâlih’i yalanladılar ve dişi deveyi kılıçla bacaklarından biçerek öldürdüler. Rableri de günahları sebebiyle onlara ağır bir ceza uyguladı. Orayı yerle bir etti.
Ahmet Varol = Ancak onu yalanladılar, o (deve)yi kestiler. Rableri de günâhları dolayısıyla üzerlerine şiddetli azap indirdi ve (orayı) dümdüz etti.
Ali Bulaç = Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti.
Ali Fikri Yavuz = Fakat onlar (Salih peygamberin kendilerine söylediği bu sözü) tanımayıb inkâr ettiler de, onu öldürdüler. Bunun üzerine, günahları yüzünden Rableri onları kökünden kazıyıb helâk etti de (büyük küçük bırakmadı) hepsini düzleyiverdi.
Ali Ünal = Ama onlar, o rasûlü yalanladılar ve dişi deveyi vahşice öldürdüler; neticede Rabbileri de, günahları sebebiyle başlarına indirdiği azapla hepsini aynı şekilde yerle bir etti;
Bayraktar Bayraklı = Buna rağmen peygamberi yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri, günahlarından dolayı ülkelerini harap edip yerle bir etti.
Bekir Sadak = Onu yalanladilar ve deveyi bogazladilar. Bunun uzerine Rableri, suclarindan dolayi onlarin uzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onlari.
Celal Yıldırım = Buna rağmen onlar, peygamberi yalanlayıp deveyi yere devirerek kestiler. Rabları da onlara, günahları sebebiyle azâb indirdi de yerle bir etti.
Cemal Külünkoğlu = Fakat onu yalanladılar, deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve orayı (hiç kimse yaşamamış gibi) dümdüz etti.
Diyanet İşleri (eski) = Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları.
Diyanet Vakfi = (11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara: «Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
Edip Yüksel = Onu yalanlayıp deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rab'leri suçlarından ötürü onları silip yerle bir etti.
Elmalılı Hamdi Yazır = Fakat inanmadılar ona da devirdiler onu. Âlemlerin rabbı da günahlarını başlarına geçiri geçiriverdi de o yeri düzleyiverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Fakat ona inanmadılar da onu (deveyi) devirdiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiri geçiriverdi de o yeri düzleyiverdi!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
Gültekin Onan = Ancak onu yalanladılar, o (deve)yi kestiler. Rableri de günâhları dolayısıyla üzerlerine şiddetli azap indirdi ve (orayı) dümdüz etti.
Harun Yıldırım = Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti.
Hasan Basri Çantay = (13-14) Onlara Allah'ın Resûlü demişti ki: «Allah'ın dişi devesine ve onun sulanışına (dokunmayınız).» Fakat O'nu yalancı saydılar, deveyi boğazladılar. Artık onları günahları sebebiyle Rableri azap ile kuşattı da kendilerini müsavî bir ukûbete uğrattı.
Hayrat Neşriyat = Fakat onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri de günahları sebebiyle onların üzerlerine katmerli azap indirdi ve yerle bir etti.
İbni Kesir = O’nu yalanladılar ve deveyi kestiler de Rab’leri suçları sebebiyle onları kırıp geçirdi, yerle bir etti.
Kadri Çelik = Onu yalanladılar. Hemen onu kestiler/boğazladılar. Rableri de onları günahları yüzünden kırıp geçirerek/yerle bir ederek orayı dümdüz etti.
Muhammed Esed = Ama onlar Elçi'yi (hiçe sayıp) yalanladılar ve deveyi vahşice boğazladılar; bunun üzerine Rableri, bu günahları yüzünden onları yıkıma uğrattı ve tümünü birden yok etti:
Mustafa İslamoğlu = Derken elçiyi dinlemediler onu işkenceyle boğazladılar. Sonunda Rableri, bu günahları yüzünden burunlarını sürte sürte onları yerle bir etti;
Ömer Nasuhi Bilmen = (13-14) Onlara Allah'ın Resûlü demişti ki: «Allah'ın dişi devesine ve onun sulanışına (dokunmayınız).» Fakat O'nu yalancı saydılar, deveyi boğazladılar. Artık onları günahları sebebiyle Rableri azap ile kuşattı da kendilerini müsavî bir ukûbete uğrattı.
Ömer Öngüt = Fakat onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri de günahları sebebiyle onların üzerlerine katmerli azap indirdi ve yerle bir etti.
Şaban Piriş = O’nu yalanladılar ve deveyi kestiler de Rab’leri suçları sebebiyle onları kırıp geçirdi, yerle bir etti.
Sadık Türkmen = Onu yalanladılar. Hemen onu kestiler/boğazladılar. Rableri de onları günahları yüzünden kırıp geçirerek/yerle bir ederek orayı dümdüz etti.
Seyyid Kutub = Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rabbleri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirdi, orayı dümdüz etti.
Suat Yıldırım = Fakat onlar o Peygamberi yalancı sayıp deveyi kestiler. Allah da böylesi suç ve isyanları sebebiyle azap indirdi, onları yerle bir etti.
Süleyman Ateş = Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rableri de, günâhları yüzünden azâbı başlarına geçirip, orayı dümdüz etti.
Tefhim-ul Kuran = Fakat onlar, onu yalanladılar, deveyi de yere yıkıp öldürdüler: Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti.
Ümit Şimşek = Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rableri de günahları yüzünden başlarına azap indirip onları yerle bir etti.
Yaşar Nuri Öztürk = Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.
İskender Ali Mihr = Fakat onu tekzip ettiler (yalanladılar). Sonra onu (deveyi) kestiler. Günahları sebebiyle, Rab’leri onların üzerini azapla kapladı. Sonra da onu (o beldeyi) dümdüz yaptı (yerlebir etti).
İlyas Yorulmaz = Semud kavmi elçiyi yalanladılar ve deveyi boğazlayıp kestiler. Sonra Rableri, işledikleri günah yüzünden üzerlerine azap yağdırdı ve onları yerle bir etti.