Önceki Ayet Sonraki Ayet  
2. Sûre Bakara/14

 وَإِذَا لَقُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْاْ إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُواْ إِنَّا مَعَكْمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُونَ

  Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ halev ilâ şeyâtînihim, kâlû innâ meakum, innemâ nahnu mustehziûn(mustehziûne).

Kelime Karşılaştırma
ve izâ : ve olduğu zaman
lekû : karşılaştılar, buluştular
ellezîne : o kimseler, onlar
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah’a ulaşmayı dilediler
kâlû : dediler
âmennâ : biz inandık, îmân ettik, âmenû olduk
ve izâ : ve olduğu zaman
halev : yalnız kaldılar, başbaşa kaldılar
ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
kâlû : dediler
innâ : hiç şüphesiz biz, muhakkak ki biz
mea-kum : sizinle beraber
innemâ : sadece, ancak
nahnu : biz
mustehziûne : alay edenler, alay eden kimseler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = İnananlarla buluştular mı inandık derler. Şeytanlarıyla yalnız kaldılar mı şüphe yok ki derler, biz sizinleyiz, biz ancak alay etmekdeyiz.

 Abdullah Parlıyan = İman edenlerle karşılaştıklarında, “Biz de sizin gibi inandık” derler. Azılı, sapık, insan ve cin arkadaşlarıyla başbaşa kaldıklarında, “Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz” derler.

 Adem Uğur = (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

 Ahmed Hulusi = İman edenlerle beraberken "Amenna - kabul ettik" derler, şeytanlarıyla (vehimlerine tâbi olarak onları saptıranlarla) başbaşa olduklarında ise: "Biz sizinle aynı fikirdeyiz, onlarla alay ediyoruz" derler.

 Ahmet Tekin = İman edenlerle karşılaştıkları zaman, sözde:'Biz de iman ettik' derler. Elebaşlarıyla, liderleriyle baş başa kaldıkları zaman:'Biz sizinle beraberiz. Sadece onlarla alay ediyoruz.' derler.

 Ahmet Varol = İman etmiş olanlarla bir araya geldiklerinde: 'Biz de iman ettik' derler. Ama kendi şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında: 'Biz sizinle birlikteyiz; ötekilerle ise sadece alay ediyoruz' derler.

 Ali Bulaç = İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz."

 Ali Fikri Yavuz = Bir de müminlerle karşılaştıkları zaman: “- Biz de (sizin gibi) iman ettik” derler. Halbuki şeytanlarıyle (kendilerini aldatan dostlarıyla) yalnız başına kaldıkları zaman: “- Biz (dinde) sizinle beraberiz, biz ancak (müminlerle) istihza edicileriz.” derler.

 Ali Ünal = İman etmiş bulunanlarla karşılaştıkla rında (riyakârane ve onlardan görünmek için) “İnandık!” derler. Fakat (nifakın kalblerinde hasıl ettiği korku ve kimsesizsizlik hissiyle, desteksiz kalmamak için hemen kendilerine koşup küfürlerini ve onlarla olan ahdlerini tazeleme ihtiyacı duydukları sureta insan) şeytanlarıyla gizli mahfillerde halvet olduklarında ise, “Emin olun, sizinle beraberiz, sizin maiyetinizdeyiz; diğerlerine yaptığımız sadece alaydan, yüzlerine gülmekten ibarettir.” diye teminat verirler.

 Bayraktar Bayraklı = Müminlerle karşılaştıklarında, “İman ettik” derler, reisleriyle baş başa kaldıklarında ise, “Biz sizinle beraberiz; biz sadece alay ediyoruz” derler.

 Bekir Sadak = Inananlara rastladiklari zaman, «Inandik» derler, elebasilariyle basbasa kaldiklarinda, «Biz suphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler.

 Celal Yıldırım = Onlar imân edenlere rastladıkları zaman «inandık» derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıkları zaman : «Doğrusu biz sizinle beraberiz. Biz ancak (o mü'minlerle) alay edicileriz,» derler.

 Cemal Külünkoğlu = (Onlar) iman edenlerle karşılaştıkları zaman: “Biz de sizin gibi inanıyoruz” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman: “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz onlarla yalnızca eğleniyoruz” derler.

 Diyanet İşleri (eski) = İnananlara rastladıkları zaman, 'İnandık' derler, elebaşılarıyla baş başa kaldıklarında, 'Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz' derler.

 Diyanet Vakfi = (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit «(Biz de) iman ettik» derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

 Edip Yüksel = (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = İman edenlerle beraberken "Amenna - kabul ettik" derler, şeytanlarıyla (vehimlerine tâbi olarak onları saptıranlarla) başbaşa olduklarında ise: "Biz sizinle aynı fikirdeyiz, onlarla alay ediyoruz" derler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de iman edenlerle karşılaştıklarında: «Biz de inandık» derler. Kendi şeytanları ile başbaşa kaldıklarında: «Emin olun biz sizinle beraberiz, biz ancak alay ediyoruz.» derler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İman etmiş olanlarla bir araya geldiklerinde: 'Biz de iman ettik' derler. Ama kendi şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında: 'Biz sizinle birlikteyiz; ötekilerle ise sadece alay ediyoruz' derler.

 Gültekin Onan = İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz."

 Harun Yıldırım = Onlar, îmân edenlerle karşılaştıklarında: “biz de îmân ettik” derler, şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise: “Şüphesiz biz sizinle beraberiz; biz sadece alay edicileriz!” derler.

 Hasan Basri Çantay = Onlar îman edenlere kavuşdukları zaman «inandık» derler. Şeytanlariyle yalınızca (başbaşa) kalınca ise «Emîn olun, biz sizinle beraberiz. Biz ancak istihza edicileriz» derler.

 Hayrat Neşriyat = Ve îmân edenlerle karşılaştıkları zaman: '(Biz de) îmân ettik!' derler. Şeytanlarıyla(reisleriyle) baş başa kaldıkları zaman ise: 'Gerçekten biz sizinle berâberiz; biz (onlarla)ancak alay edicileriz!' derler.

 İbni Kesir = Mü'minlere rastlayınca; inandık, derler. Şeytanları ile başbaşa kalınca da; biz sizinle beraberiz, onlarla sadece istihza etmekteyiz, derler.

 Kadri Çelik = İman edenlere rastladıkları zaman, “İman ettik” derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında, “Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay edicileriz” derler.

 Muhammed Esed = Ve iman etmiş olanlarla karşılaştıkları zaman da, "Biz de (sizin gibi) inanıyoruz!" iddiasında bulunurlar; ama şeytani dürtüleriyle baş başa kaldıklarında, "Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece eğleniyoruz" derler.

 Mustafa İslamoğlu = Ama inanan kimselerle karşılaştıklarında "Biz iman ettik" derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, "Biz sizinler beraberiz, biz (onlarla) sadece alay ediyorduk" derler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar imân edenlere rastgelince, «Biz imân ettik,» derler. Kendi şeytanları ile yalnız kalınca da, «Biz sizinle beraberiz, biz ancak o imân edenler ile istihzâda bulunan kimseleriz,» derler.

 Ömer Öngüt = Müminlerle karşılaştıkları zaman “Biz de inandık” derler. Şeytanları (elebaşları) ile başbaşa kaldıklarında ise: “Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz!” derler.

 Şaban Piriş = İnananlara rastladıkları zaman: -İnandık, derler. şeytanları ile başbaşa kalınca da: -Biz, sizin yanınızdayız. Onlarla sadece alay ediyoruz, derler.

 Sadık Türkmen = (onlar) iman eden kimselerle karşılaştıkları zaman: “Biz de iman ettik” derler. Fakat şeytanlarıyla, (münafık dostlarıyla) başbaşa kaldıkları zaman: “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak (onlarla) alay ediyoruz” derler.

 Seyyid Kutub = Ve iman etmiş olanlarla karşılaştıkları zaman da, "Biz de (sizin gibi) inanıyoruz!" iddiasında bulunurlar; ama şeytani dürtüleriyle baş başa kaldıklarında, "Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece eğleniyoruz" derler.

 Suat Yıldırım = Bunlar iman edenlerle karşılaştıkları vakit "Biz de müminiz" derler. Fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında da: "Emin olun, biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay ediyoruz." derler.

 Süleyman Ateş = İnanmış olanlara rastladıkları zaman; "İnandık," derler. Fakat şeytânlarıyla yalnız kaldıkları zaman; "Biz sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz," derler.

 Tefhim-ul Kuran = İman edenlerle karşılaştıkları zaman: «İman ettik» derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay edicileriz.»

 Ümit Şimşek = İnananlarla karşılaştıkları zaman, 'İnandık' derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, 'Biz sizinleyiz,' derler. 'Onlarla sadece eğleniyoruz.'

 Yaşar Nuri Öztürk = Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, "îman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "Hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz."

 İskender Ali Mihr = Ve âmenû olanlarla buluştukları zaman: “Biz îmân ettik.” dediler. Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: “Muhakkak ki biz sizinle beraberiz. Biz (onlarla) sadece alay eden kimseleriz.” dediler.

 İlyas Yorulmaz = İnananlarla karşılaştıklarında “Bizde iman ettik” derler. Kendilerini aldatanlarla (şeytanlar) baş başa kaldıklarında, “Sizinle beraberiz, elbette onlarla eğlenip alay ediyoruz” derler.