عُتُلٍّ بَعْدَ ذَلِكَ زَنِيمٍ
Utullin ba’de zâlike zenîm(zenîmin).
utullin | : zorba, kabadayı, kötülük yapan |
ba’de zâlike | : bundan sonra (bundan başka) |
zenîmin | : soysuz, faiz yiyen, günahkâr |
Diyanet İşleri = (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ayrıca da çirkin ve kötü huylu soysuza.
Abdullah Parlıyan = kaba, şerefsiz ve soysuz olan kimseye,
Adem Uğur = Kaba ve kötülükle damgalı,
Ahmed Hulusi = Tutucu cahile, üstelik inkârıyla damgalıya!
Ahmet Tekin = Saygısız zorbalara, sonra da, soysuz, zina mahsulü, damgalı dalkavuklara boyun eğme.
Ahmet Varol = Kaba ve bütün bunlardan sonra soyu belirsiz.
Ali Bulaç = Zorba, saygısız, sonra da kulağı kesik;
Ali Fikri Yavuz = Zorbayı, bütün bunlarla beraber soysuz olan yardıkçıyı...
Ali Ünal = Kaba, hoyrat ve zalim, bütün bunlara ek olarak fenalıkla damgalı;
Bayraktar Bayraklı = Kaba ve haşin, bütün bunların ötesinde soysuza da uyma!
Bekir Sadak = (10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi daima onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin.
Celal Yıldırım = (10-11-12-13-14) Çok yemin eden, değersiz alçak, kusur araştırıp leke süren, ikiyüzlülük edip söz götürüp getiren, hayra hep engel olan, saldırgan olup hakları çiğneyen, günah işleyen, kaba ve şerefsiz ve sonra da soysuz olan hiçbir kimseye —mal ve oğullar sahibi de olsa— boyun eğme.
Cemal Külünkoğlu = Kaba, zorba sonra da soysuz ve alçaklara,
Diyanet İşleri (eski) = (10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.
Diyanet Vakfi = (10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Edip Yüksel = İnsafsız ve sahtekar.
Elmalılı Hamdi Yazır = zobu, sonra da dakma (zenîm)
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = zobu (kaba), sonra da takma (soysuzlukla damgalı),
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı,
Gültekin Onan = Zorba, saygısız, sonra da kulağı kesik,
Harun Yıldırım = Kabaya, üstelik soysuza,
Hasan Basri Çantay = (10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!
Hayrat Neşriyat = (10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!
İbni Kesir = Kaba, haşin ve bunlardan başka da kulağı kesik olana,
Kadri Çelik = Kabaya, sonra da soysuza.
Muhammed Esed = (yahut) ihtiraslarına esir olmuş zalime ve bütün bunların ötesinde (hemcinslerine) hiçbir faydası dokunmayana.
Mustafa İslamoğlu = Kaba ve duygusuz, üstüne üstlük fırıldak ve hayırsız.
Ömer Nasuhi Bilmen = (13-15) Bunun ötesinde de kötü sözlü olup fenalıklarla tanışmış bulunana. Mal ve oğullar sahibi olmuş diye. Ona karşı Bizim âyetlerimiz okunduğu zaman dedi ki: «Evvelkilerin meseleleridir.»
Ömer Öngüt = Kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine.
Şaban Piriş = Kaba, üstelik kötü ün sahibi...
Sadık Türkmen = Kaba, katı (kalpli), üstelik karaktersiz ve kötülükle damgalı olana;
Seyyid Kutub = Kaba, sonra da soysuz, alçak.
Suat Yıldırım = (10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.
Süleyman Ateş = Kaba, sonra da kötülükle damgalı,
Tefhim-ul Kuran = Zorba, saygısız, sonra da kulağı kesik,
Ümit Şimşek = Kaba ve katı kalpli olup üstelik bir de soysuz olana.
Yaşar Nuri Öztürk = Kaba/obur, bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı.
İskender Ali Mihr = Kötülük yapan zorbalara, bundan başka haram yiyen günahkârlara (itaat etme).
İlyas Yorulmaz = Bundan sonra soysuzluk yapan zorbaya,