مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
Mennâın lil hayri mu’tedin esîm(esîmin).
mennâın | : devamlı men eden |
li el hayri | : hayrı |
mu’tedin | : haddi tecavüz eden |
esîmin | : günahkâr |
Diyanet İşleri = (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hayrı tamâmıyla meneden haddini aşmış suçluya.
Abdullah Parlıyan = hayıra engel olan saldırgan günahkarlara,
Adem Uğur = Hayra engel olan, mütecâviz ve saldırgan günahkar,
Ahmed Hulusi = Durmadan (hakikatin) yaşanılmasına engel olan, haddi aşan suçlulara;
Ahmet Tekin = Hayra, hayırlı işlere, Kur’ân öğrenimine, öğretimine, Kur’ân hükümlerine, Kur’ân ilkeleriyle yaşamaya, müslümanlara, İslâmî faaliyetlere engel olanlara, saldırganlara, bilerek günah işlemekte ısrar edenlere, zarar verenlere boyun eğme.
Ahmet Varol = İyiliği engelleyen, saldırgan, çok günahkar,
Ali Bulaç = Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar,
Ali Fikri Yavuz = Hayırdan alıkoyanı, aşırı zalimi, çok günahkârı;
Ali Ünal = Hayrın sürekli önünü kesen, davranışlarında hiç ölçü tanımayan, günaha dadanmış,
Bayraktar Bayraklı = İyiliğe mani olana, saldırgana, günahkâra da uyma!
Bekir Sadak = (10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi daima onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin.
Celal Yıldırım = (10-11-12-13-14) Çok yemin eden, değersiz alçak, kusur araştırıp leke süren, ikiyüzlülük edip söz götürüp getiren, hayra hep engel olan, saldırgan olup hakları çiğneyen, günah işleyen, kaba ve şerefsiz ve sonra da soysuz olan hiçbir kimseye —mal ve oğullar sahibi de olsa— boyun eğme.
Cemal Külünkoğlu = Hayrı engelleyenlere, saldırganlara, olabildiğince günah işleyenlere,
Diyanet İşleri (eski) = (10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.
Diyanet Vakfi = (10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Edip Yüksel = İyiliğe ve yardıma engel olan, saldırgan, günahkar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hayır engeli, mütecâviz, vebâl yüklü
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = hayrı engelleyen, saldırgan, vebal yüklü,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,
Gültekin Onan = Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, alabildiğince günahkar,
Harun Yıldırım = Durmadan hayra engel olan, haddi aşan, çok günahkâra,
Hasan Basri Çantay = (10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!
Hayrat Neşriyat = (10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!
İbni Kesir = Durmadan hayra engel olana, haddi aşana, çok günahkara.
Kadri Çelik = Hayrı engelleyene, saldırgana, olabildiğince günahkâra.
Muhammed Esed = (yahut) iyiliğe mani olana, (yahut) günahkar zorbaya,
Mustafa İslamoğlu = İyiliğe ölümüne engel olan günaha gömülmüş zorbaya (da)!
Ömer Nasuhi Bilmen = (10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana. Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana.
Ömer Öngüt = İyiliği engelleyen, haddi aşan günahkâra.
Şaban Piriş = İyiliği engelleyene, günaha düşkün olana...
Sadık Türkmen = Hayrı engelleyen, saldırgan, çok günahkâra.
Seyyid Kutub = Hayra engel olan, saldırgan, günahkar.
Suat Yıldırım = (10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.
Süleyman Ateş = Hayra engel olan, saldırgan, günâhkâr,
Tefhim-ul Kuran = Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkâr,
Ümit Şimşek = Hayra engel olana, haddini aşana, çok günahkâr olana,
Yaşar Nuri Öztürk = Hayrı engelleyen, sınır tanımaz saldırgan, günaha batmış,
İskender Ali Mihr = Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi tecavüz eden günahkârlara (itaat etme).
İlyas Yorulmaz = İyilik yapmaya engel olana, pervasızca günah işleyenlere.