يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِن نُّورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ
Yevme yekûlul munâfikûne vel munâfikâtu lillezîne âmenûnzurûnâ naktebis min nûrikum, kîlerci’û verâekum fel temisû nûrâ(nûren), fe duribe beynehum bi sûrin lehu bâb(bâbun), bâtınuhu fîhir rahmetu ve zâhiruhu min kıbelihil azâb(azâbu).
yevme | : gün |
yekûlu | : derler |
el munâfikûne | : münafık erkekler |
ve el munâfikâtu | : ve münafık kadınlar |
li ellezîne | : o kimselere, onlara |
amenû | : îmân ettiler, amenû oldular, Allah’a ulaşmayı dilediler |
unzurû-nâ | : bizi bekleyin |
naktebis | : bir parça alalım |
min nûri-kum | : sizin nurunuzdan |
kîle | : denir, söylenir |
erci’û | : dönün |
verâe-kum | : arkanıza |
fe | : artık, haydi |
iltemisû | : arayın |
nûren | : nur |
fe | : artık, böylece |
duribe | : vurdu, yaptı |
beyne-hum | : onların aralarına |
bi sûrin | : sur, duvar |
lehu | : onun vardır |
bâbun | : kapı |
bâtinu-hu | : onun içinde, iç kısmında |
fî-hi | : orada vardır |
er rahmetu | : rahmet |
ve zâhiru-hu | : ve onun dışında, dış kısmında |
min kıbeli-hi | : ondan önce |
el azâbu | : azap |
Diyanet İşleri = Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, “Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım” diyecekleri gün kendilerine, “Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın” denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün, erkek ve kadın münâfıklar, inananlara, bizi de bekleyin de derler, gelelim, nûrunuzdan alalım; onlara dönün ardınıza da bir nur isteyin artık denir. Derken aralarına bir duvardır çekilir ki bir kapısı vardır, içinde rahmet vardır da dış tarafında azap.
Abdullah Parlıyan = O gün iki yüzlü erkekler ve iki yüzlü kadınlar, süratle cennete gitmekte olan mü'minlere derler ki: “Ne olur bize bakın bekleyin de sizin nurunuzdan istifade edelim.” Onlara: “Arkanıza dönün de, nur arayın” denilir ve böylece aralarına, kapısı bulunan bir sûr çekilir ki, onun içinde rahmet vardır, dış yüzünde de azap.
Adem Uğur = Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
Ahmed Hulusi = O gün ikiyüzlü (münafık) erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere: "Bizi bekleyin ki nûrunuzdan yararlanalım" der! "Geriye dönün de bir nûr araştırın" denildi. Derken aralarına kapısı olan bir sur (geçilmez perde) çekilir ki, onun bâtını (iç âlemi) içinde rahmet vardır, onun zâhiri azap tarafındandır.
Ahmet Tekin = Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafık erkeklerin ve münafık kadınların, iman edenlere:'Bizi bekleyin, bizimle ilgilenin de, ışığınızdan, nurunuzdan biz de biraz faydalanalım' diyecekleri gün, onlara:'Geriye, arkanıza, dünyaya dönün, dönmeniz mümkünse eğer, işlediğiniz amellerde ışıklar, nurlar arayın' denir. Nihayet onların aralarına içinde rahmet, dışında azap olan, kapısı bulunan, bir sur çekilir.
Ahmet Varol = O gün münafık erkeklerle münafık kadınlar iman edenlere derler ki: 'Bize bakın da sizin nurunuzdan bir parça ışık alalım'. (Onlara): 'Arkanıza dönüp bir nur araştırın' denir. Bu sırada aralarına bir kapısı olan bir duvar çekilir ki, onun iç yanı rahmettir, dış yanında ise azap vardır.
Ali Bulaç = O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır.
Ali Fikri Yavuz = O gün, münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecekler: “- Bize bakın, (yahud bizi bekleyin) nurunuzdan bir parça ışık alalım.” (Müminler tarafından onlara şöyle) denilecek: “- Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayın.” Derken aralarına, bir kapısı bulunan bir sûr çekilmiştir; (müminler içerde, kâfirler ise dışarda kalmıştır). Sûrun içi rahmet doludur, dış yanında azab...
Ali Ünal = O gün, münafık erkekler ve münafık kadınlar, (dünyada iken) iman etmiş olanlara, “Ne olur, bekleyin bizi, şu nûrunuzdan biz de istifade edelim!” derler. Kendilerine, “(Haydi, dönebilirseniz) geri (dünyaya) dönün de, orada bir nur edinin!” denir. Derken, mü’minlerle aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın, (aralığından münafıkların pişmanlık içinde mü’minleri izleyecekleri) bir kapısı olup, onun (mü’ minlerin bulunduğu) iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır.
Bayraktar Bayraklı = O gün, münafık erkeklerle münafık kadınlar müminlere, “Bizi bekleyiniz, nurunuzdan bir parça alalım” derler. Kendilerine, “Arkanıza dönünüz de bir ışık arayınız!” denilir. Nihayet onların arasına içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.[610]
Bekir Sadak = Ikiyuzlu erkek ve kadinlar muminlere"Bizi de gozetin; isiginizdan faydalanalim» dedikleri gun, onlara: «Ardiniza donun de isik arayin» denir; inananlarla ikiyuzluler arasina, kapisinin icinde rahmet ve disinda azap olan bir sur cekilir.
Celal Yıldırım = O gün, ikiyüzlü dönek erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, imân edenlere derler ki: «Bizi gözetip bekleyin, nurunuzdan biraz edinelim.» Onlara : «Geriye dönün de nûr arayın !» denilir. Sonra da aralarına kapısı bulunan bir sûr çekilir; iç tarafında rahmet, dış tarafında o cihetten yana azâb vardır.
Cemal Külünkoğlu = O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar iman edenlere şöyle diyeceklerdir: “Bize bakın da sizin nurunuzdan istifade edelim!” Onlara: “Arkanıza (dünyaya) dönün de (burası için bir) nur arayın!” denilir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. (Öyle ki) onun iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır.
Diyanet İşleri (eski) = İkiyüzlü erkek ve kadınlar müminlere: 'Bizi de gözetin; ışığınızdan faydalanalım' dedikleri gün, onlara: 'Ardınıza dönün de ışık arayın' denir; inananlarla ikiyüzlüler arasına, kapısının içinde rahmet ve dışında azap olan bir sur çekilir.
Diyanet Vakfi = Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
Edip Yüksel = O gün, ikiyüzlü erkekler ve kadınlar inananlara, 'Bize bakın da sizin ışığınızdan alalım,' diyecekler. Onlara, 'Geriye dönün de ışık arayın,' denir. Aralarına, iç taraftaki merhametle, dış taraftaki azabı ayıran kapılı bir engel konacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır = O gün ki o münafıklar ve münafıkalar o iyman edenlere şöyle diyecek: Bize bakınız nurunuzdan iktibas edelim, denilecek ki dönün gerinize de bir nûr araştırın, derken aralarına bir sur çekilmiştir, bir kapısı vardır: İçi: rahmet onda, dışı ise o cihetten azâb,
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O gün münafık erkeklerle, münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecek: «Bize bakınız, nurunuzdan ışık alalım!» Denilecek ki: «Arkanıza dönün de bir nur araştırın.» Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilmiştir; içi, rahmet ondadır, dışı ise o yönden azaptır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle diyeceklerdir: «Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?» Onlara: «Arkanıza dönün de nur arayın!» denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır.
Gültekin Onan = O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, inananlara derler ki: "(Ne olur) bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır.
Harun Yıldırım = O gün, münafık erkekler ve kadınlar, iman edenlere derler ki: “Bize bir bakın, sizin ışığınızdan yararlanalım.” “Arkanıza dönün de bir nur arayın.” denilir. Aralarına, içinde rahmet, dışında azap olan kapılı bir sur çekilir.
Hasan Basri Çantay = O günde ki erkek münafıklarla kadın münafıklar, îman etmiş olanlara «Bizi bekleyin. Nuurunuzdan bir parça ışık alalım» diyecekler) dir. (O gün onlara istihza suretiyle) «Dönün arkanıza da bir nuur arayın» denilmiş (denilecek), nihayet onlar (la îman etmiş olanlar) ın arasına kapılı bir dıvar çekilmişdir (çekilecekdir). (öyle ki) onun içinde rahmet, dış yanında da azâb vardır.
Hayrat Neşriyat = O gün münâfık erkeklerle münâfık kadınlar, îmân edenlere diyecek ki: 'Bizi (de)bekleyin (ve bize biraz bakın) da nûrunuzdan faydalanalım!' (Onlara:) '(Yapabiliyorsanız)arkanıza (dünyaya) dönün de bir nûr arayın!' denilir. Derken aralarına, kapısı bulunan bir sur çekilir. Onun iç tarafı ki onda rahmet vardır, dış tarafına gelince o cihetten azab vardır.
İbni Kesir = O gün; münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere: Bekleyin bizi; ışığınızdan faydalanalım, diyeceklerdir. Onlara: Dönün, arkanıza da bir ışık arayın, denilir. Nihayet onların arasına kapısının içinde rahmet, dışında azab olan bir sur çekilir.
Kadri Çelik = O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman etmekte olanlara derler ki: “(Ne olur) Bize bir göz atın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım.” Onlara, “Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp bulmaya çalışın” denilir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir; onun iç (batın) tarafında rahmet, dış (zahir) tarafından ise azap vardır.
Muhammed Esed = O Gün ikiyüzlü erkekler ve kadınlar imana ermiş olanlara: "Bizi bekleyin!" diyecekler, "Sizin nurunuzdan bir (parça) ışık alalım!" (Ama) onlara: "Geriye dönüp gidin ve (kendinize ait) bir ışık arayın!" denilecek. Bunun üzerine onlar(la müminler) arasına kapısı olan bir duvar çekilecek; içinde rahmet ve şefkat bulunacak, dışında ise azap.
Mustafa İslamoğlu = O gün bütün münafık erkekler ve münafık kadınlar mü'minlere (şöyle diyecekler): "Bize bakın da ışığınızdan biz de yararlanalım!" Onlara denilecek ki: "Arkanızdaki (hayata) dönüp, kendinize (orada) bir ışık arayın!" Derken onlarla mü'minler arasına kapısı olan bir sur çekilecek, onun iç tarafında rahmet bulunacak, dış tarafında ise azap.
Ömer Nasuhi Bilmen = O gün münafıklar ve münafıkalar, imân etmiş olanlara diyeceklerdir ki: «Bize bakınız, nûrunuzdan bir parça ışık alalım.» (O nifak ehline) denilmiş olur ki, «Dönün arkanıza da bir nûr arayın». Artık bir duvar çekilmiştir ki, onun için bir kapı vardır, iç tarafında rahmet vardır. Dış tarafı ise onun cânibinden (de) azap vardır.
Ömer Öngüt = O gün ki, erkek münâfıklarla kadın münâfıklar, iman edenlere: 'Bize bakınız, nurunuzdan alalım!' diyeceklerdir. Onlara: 'Dönün ardınıza da bir nur arayın!' denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapalı bir sur çekilir.
Şaban Piriş = O gün, münafık erkekler ve münafık kadınlar, iman edenlere: -Bekleyin bizi de, ışığınızdan faydalanalım, diyeceklerdir. -Arkanıza dönün de oradan ışık arayın, denilecektir ve aralarına kapısının içinde rahmet, dışında azap olan bir sur çekilecektir.
Sadık Türkmen = Münafık erkeklerle münafık kadınların iman edenlere; “Bize bakın ki, sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım” diyecekleri gün, kendilerine; “Arkanıza dönün de bir ışık arayın” denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır.
Seyyid Kutub = O gün erkek kadın bütün münafıklar, müminlere «bize doğru bakın da yüzünüzün nurundan ışık alalım» derler. Fakat onlara «geldiğiniz yere dönün de nuru orada arayın» diye seslenilir. Bu sırada aralarına kapısı olan bir duvar çekilir. Bu duvarın gerisinde rahmet ve dış tarafında azap vardır.
Suat Yıldırım = O gün münafık erkek ve kadınlar, müminlere: "N’olur," derler, "yüzümüze bir bakın da nûrunuzdan biz de yararlanalım!" Bunun üzerine onlara şöyle denilir: "Arkanıza dönün de bir nur arayın!" Derken, aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın bir kapısı olup bu kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır.
Süleyman Ateş = O gün münâfık erkekler ve münâfık kadınlar (cennete gitmekte olan) mü'minlere derler ki: "Bize bakın da sizin nurunuzdan yararlanalım." Onlara: "Arkanıza dönün de nur arayın!" denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet vardır, dış yönünde de azâb.
Tefhim-ul Kuran = O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman etmekte olanlara derler ki: «(Ne olur) Bize bir göz atın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım.» Onlara: «Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp bulmağa çalışın» denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında da o yönden azab vardır.
Ümit Şimşek = O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, mü'minlere 'Bize bakın da nurunuzdan alalım' derler. Onlara denir ki: 'Arkanıza dönün de orada nur arayın.' Derken aralarına bir duvar çekilir ki, onun bir kapısı vardır; içi rahmet, dışı ise azaptır.
Yaşar Nuri Öztürk = O gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere şöyle derler: "Bize bakın da ışığınızdan bir parça alalım." Şöyle denir onlara: "Arkanıza dönün de bir ışık arayın." Nihayet aralarına kapısı olan bir sur çekilir. İçinde rahmet vardır onun. Dış tarafı ise azap.
İskender Ali Mihr = Münafık erkeklerin ve münafık kadınların, âmenû olanlara: “Bizi bekleyin, sizin nurunuzdan bir parça alalım.” diyeceği gün, onlara: “Haydi arkanıza dönün ve nur arayın.” denir. Artık onların arasına, kapısı olan bir duvar çekilmiştir. Onun iç kısmında, orada rahmet ve onun dış tarafında, ondan (duvardan) önce azap vardır.
İlyas Yorulmaz = O gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar inananlara “Bize bakın da ışığınızdan faydalanalım” derler. Onlara “Dönün arkanızı. Işığı (cehennemin karanlıklarında) el yordamıyla arayın” denir. Sonra, münafıklarla inananlar arasına, kapısı olan bir duvar çekilir. O kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında, kapının hemen önünde de azap vardır.