وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَى هَارُونَ
Ve yadîku sadrî ve lâ yentaliku lisânî fe ersil ilâ hârûn(hârûne).
ve yadîku | : ve daralıyor |
sadr-î | : benim göğsüm |
ve lâ yentaliku | : ve dönmüyor |
lisân-î | : benim dilim |
fe | : böylece, bu nedenle |
ersil | : gönder |
ilâ hârûne | : Harun’a |
Diyanet İşleri = “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).”
Abdulbaki Gölpınarlı = Gönlüm daralır, dilim açılmaz, sen Hârûn'u gönder.
Abdullah Parlıyan = ve göğsüm daralıyor ve dilim dönmüyor. Kardeşim Harûn'a da peygamberlik vererek bana yardımcı kıl.
Adem Uğur = (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.
Ahmed Hulusi = "İçim daralıyor, dilim çözülmüyor, bunun için Harun'a (görev) irsâl et!"
Ahmet Tekin = 'Göğsüm daralıyor, dilim dönmüyor. Hârûn’a da, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberlik, elçilik görevi ver.'
Ahmet Varol = Ayrıca göğsüm daralıyor ve dilim açılmıyor. Bundan dolayı Harun'a (da Cebrail'i) gönder.
Ali Bulaç = "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder."
Ali Fikri Yavuz = Hem (beni tekzib etmelerinden) canım sıkılır, dilim açılmaz. Onun için Hârun’a da peygamberlik ver (ve onu tebliğ için bana arkadaş yap).
Ali Ünal = “Benim de göksüm daralır ve gereken tahammül ve müsamahayı gösteremeyebilirim; dilim de tutulur (da, Mesajı’nı onun gerektirdiği fesahat ve selâsette anlatamayabilirim). Bu bakımdan ne olur, Harun’u da risaletle şereflendir!
Bayraktar Bayraklı = “Bu durumda içim daralır, dilim dönmez. Onun için Hârûn'a da peygamberlik ver!”
Bekir Sadak = (12-14) Musa: «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun'a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.
Celal Yıldırım = Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da peygamberlik gönder.
Cemal Külünkoğlu = (12-14) Musa, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Onların beni yalanlamalarından korkuyorum. (Bundan dolayı) içim daralır, akıcı konuşamam. Onun için, Harun'a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap)! Bir de (genç yaşımda Kıptî'nin ölümüne sebep olduğumdan dolayı) onların bana isnat ettikleri bir suç var. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkuyorum.”
Diyanet İşleri (eski) = (12-14) Musa: 'Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum' demişti.
Diyanet Vakfi = (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.
Edip Yüksel = 'Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor; kardeşim Harun'u gönder.'
Elmalılı Hamdi Yazır = ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harun'a da peygamberlik ver!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver.»
Gültekin Onan = "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder."
Harun Yıldırım = (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.
Hasan Basri Çantay = «Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)».
Hayrat Neşriyat = 'Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz; onun için (bana yardımcı olmak üzere)Hârûn’a da peygamberlik ver!'
İbni Kesir = Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Bunun için Harun'a da elçilik ver.
Kadri Çelik = “Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir; bundan dolayı Harun'a da (vahiy) gönder.”
Muhammed Esed = ve göğsümün daralacağından ve dilimin dolaşacağından (korkuyorum); bu yüzden, (bu emri) Harun'a tevdi et.
Mustafa İslamoğlu = Bundan dolayı göğsüm daralacak, dilim dolaşacaktır: işte bu yüzden Harun'a (da) elçilik ver!
Ömer Nasuhi Bilmen = (12-13) Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun'a da risâlet ver.»
Ömer Öngüt = “Benim göğsüm daralır, dilim dönmez. Onun için Harun'a da elçilik ver. ”
Şaban Piriş = Göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Harun’a da peygamberlik ver.
Sadık Türkmen = Göğsüm daralıyor, dilim tam açılmıyor, Harun’a da elçilik görevi ver.
Seyyid Kutub = Bu yüzden canım sıkılır ve öfkemden dilim tutulur. Onun için Harun'a da peygamberlik görevi ver.
Suat Yıldırım = (12-13) "Ya Rabbî" dedi, "Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun’a da risalet ver!"
Süleyman Ateş = Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor (tutukluk yapıyor), onun için Hârûn'a da elçilik ver."
Tefhim-ul Kuran = Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder.»
Ümit Şimşek = 'Göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun'a da peygamberlik ver.
Yaşar Nuri Öztürk = "Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun'a gönder."
İskender Ali Mihr = Ve göğsüm daralıyor ve dilim dönmüyor. Bunun için Harun’a gönder.
İlyas Yorulmaz = “Göğsüm daralır ve dilim konuşmaz olur. Harun’u benimle beraber gönder. ”