لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَى مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ
Lâ terkudû verciû ilâ mâ utriftum fîhi ve mesâkinikum leallekum tus’elûn(tus’elûne).
lâ terkudû | : koşmayın, kaçmayın |
verciû (ve irciû) | : ve dönün |
ilâ mâ | : şeye |
utriftum | : sizin her isteğiniz yerine getirildi, şımartıldınız |
fî-hi | : orada |
ve mesâkini-kum | : ve meskenlerinize |
lealle-kum | : böylece siz |
tus’elûne | : sorgulanacaksınız |
Diyanet İşleri = Onlara, “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız” denildi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kaçmayın, dönün sâhip olduğunuz mallara, nîmetlere ve evlere; çünkü sorguya çekileceksiniz.
Abdullah Parlıyan = Boşuna kaçmayın, bol bol verilip içinde şımardığınız nimetlere ve yurtlanıza dönün. Çünkü siz yaptıklarınızdan sorguya çekileceksiniz. Böylece kaybettiklerini anlarlar da
Adem Uğur = Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!
Ahmed Hulusi = "Kaçmayın; bolluktan şımardığınız yere, meskenlerinize dönün ki sorgulanasınız. "
Ahmet Tekin = 'Yılgın vaziyette, vasıtalarınıza binip topuklayarak kaçmayın. Size verilen nimetlere, refaha, yurtlarınıza dönün. Bunlar hesaba çekilmenize vesile olacak.'
Ahmet Varol = 'Kaçmayın, size sağlanan refaha ve yurtlarınıza dönün. Olur ki sorguya çekilirsiniz.'
Ali Bulaç = "Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz."
Ali Fikri Yavuz = (Melekler onlara şöyle dedi): “- Kaçmayın, içinde bulunduğunuz nimete ve evlerinize dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz.”
Ali Ünal = “Hayır, kaçmayın! Dönün o içine gömülüp şımardığınız refah ve konfora, o meskenlerinize(!) Dönün ki, bakarsınız, fakirler ve ihtiyaç sahipleri bir şey istemek için başınıza üşüşür, size bir şey danışmak, bir şey sormak için gelenler olur..(!)”
Bayraktar Bayraklı = “Kaçmayınız! İçinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönünüz! Çünkü size sorular sorulacak.”
Bekir Sadak = "Kosup kacmayin; size nimet verilen yere, yurdlariniza donun, elbette sorguya cekileceksiniz» dedik.
Celal Yıldırım = Kaçmayın, refah içinde geçirdiğiniz nimetlere ve konaklarınıza dönünüz; çünkü elbette sorguya çekileceksiniz.
Cemal Külünkoğlu = (Onlara:) “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü siz sorguya çekileceksiniz” (denildi).
Diyanet İşleri (eski) = 'Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz' dedik.
Diyanet Vakfi = «Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!»
Edip Yüksel = Kaçmayın, lüks ve savurganlık için yaşadığınız yere, evlerinize dönünüz. Çünkü sorguya çekileceksiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır = yok, dedik: tepinmeyin, dönün o içinde şımartıldığınız şeylere ve meskenlerinize, ki sorguya çekileceksiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yok tepinmeyin, dönün içinde şımartıldığınız nimetlere ve yurtlarınıza ki, sorguya çekileceksiniz! dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün ki, sorguya çekileceksiniz» dedik.
Gültekin Onan = "Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz."
Harun Yıldırım = "Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!"
Hasan Basri Çantay = (Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi).
Hayrat Neşriyat = 'Kaçmayın, içinde şımartıldığınız şeye (ni'metlere) ve evlerinize dönün ki(başınıza gelenlerden) suâl olunasınız!'
İbni Kesir = Koşup kaçmayın, size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün. Elbette sorguya çekileceksiniz.
Kadri Çelik = “Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; belki yine (fakir birice yardım) istenirsiniz de onları kovarsınız, ha!”
Muhammed Esed = (Ama sanki kendilerine:) "Kaçmaya kalkışmayın; bolluk ve keyif içinde sizi şımartan şeylere, evlerinize yurtlarınıza dönün, ki belki (yapıp ettiklerinizden ötürü) sorguya çekileceksiniz!" (denmiş gibi, kaybettiklerini anlarlar).
Mustafa İslamoğlu = Durun, kaçmayın! Haydi, sizi küstahça şımartan konforlu yaşantınıza ve konuklarınıza geri dönün! Ne yani, herhalde hesaba çekilecektiniz!
Ömer Nasuhi Bilmen = «Kaçmayınız ve içinde mütenaim olduğunuz yere ve meskenlerinize geri dönünüz. Umulur ki siz, sual olunacaksınız.»
Ömer Öngüt = Kaçmayın! İçinde şımarıp azdığınız nimetlere ve meskenlerinize dönün! Çünkü sorguya çekileceksiniz.
Şaban Piriş = -Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönün. Belki size bir şey sorulur.
Sadık Türkmen = ”boşuna kaçmayın! İçinde şımartıldığınız lüks hayata ve evlerinize dönün! Çünkü sorgulanacaksınız.”
Seyyid Kutub = Kaçmayınız, sizi baştan çıkaran nimetlere ve evlerinize dönünüz ki, sorguya çekileceksiniz!
Suat Yıldırım = "Yok," dedik, "tepinmeyin, dönün o içinde şımardığınız refah ve konfora! Dönün o konaklarınıza ki sorguya çekileceksiniz."
Süleyman Ateş = (Boşuna) Kaçmayın, (bol bol verilip) içinde şımartıldığınız(ni'metler)e ve yurtlarınıza dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz!
Tefhim-ul Kuran = «Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz.»
Ümit Şimşek = Kaçmasanıza! Dönün içinde yüzdüğünüz nimetlere ve konaklarınıza; çünkü sorgulanacaksınız.
Yaşar Nuri Öztürk = Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.
İskender Ali Mihr = Kaçmayın ve orada şımartıldığınız (her isteğinizin yerine getirildiği) şeye (yere) ve meskenlerinize geri dönün ki (orada), sorgulanacaksınız.
İlyas Yorulmaz = “Kaçmayın, sizin (diğer insanlardan) farklı olduğunuzu zannettiğiniz şeylere ve oturduğunuz mekanlara dönün. Elbette ki yaptıklarınızdan sorulacaksınız” denildi.