وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ تَنفَعُهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ
Vettekû yevmen lâ teczî nefsun an nefsin şey’en ve lâ yukbelu minhâ adlun ve lâ tenfeuhâ şefâatun ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
ve ittekû | : ve sakının |
yevmen | : gün |
lâ teczî | : ödenmeyecek, ödenmez |
nefsun an nefsin | : bir kimseden bir kimseye |
şey’en | : bir şey |
ve lâ yukbelu | : ve kabul edilmeyecek, kabul edilmez |
min-hâ | : ondan |
adlun | : bir bedel, bir fidye |
ve lâ tenfeu-hâ | : ve ona menfeat, fayda vermeyecek, |
şefâatun | : şefaat, himaye, yardım |
ve lâ hum yunsarûne | : ve onlar yardım olunmazlar |
Diyanet İşleri = Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin (aracılığın) yarar sağlamayacağı ve hiç kimsenin hiçbir taraftan yardım göremeyeceği günden sakının.
Abdulbaki Gölpınarlı = Sakının o günden ki kimse, o gün kimsenin bir şeyini ödeyemez, kimseden bir karşılık kabul edilmez, kimsenin kimseye şefaati fayda vermez, onlara yardım da edilmez.
Abdullah Parlıyan = Ve hiçbir insanın diğerine bir yararının olmayacağı, hiçbir kimseden cezasından vazgeçilme bedeli kabul edilmeyeceği, Allah'ın özel izni dışında ne olursa olsun hiçbir şefaatin fayda vermeyeceği ve hiç kimseye de yardım edilmeyeceği bir günün gelip çatacağını aklınızdan çıkarmayın.
Adem Uğur = Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler.
Ahmed Hulusi = Ve korunun o süreçten ki, hiçbir nefs bir başkası için bir şey ödeyerek onu kurtaramaz. Ondan bir fidye (kurtuluş bedeli) kabul edilmez; ona şefaat fayda vermez ve dahi yardım edilemez!
Ahmet Tekin = Kimsenin, hiçbir şekilde başkasının yerine sorguya çekilmeyeceği; başkasının başına geleceklerin bir kısmını bile göğüsleyemeyeceği; cezaların fidyeye çevrilmeyeceği; kâfir olarak ölenler için hiçbir şefaatçinin şefaatinin kabul edilmeyeceği, kimselere yardımın da yapılmayacağı bir günden, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, kendinizi azaptan koruyun.
Ahmet Varol = Kimsenin kimse adına bir şey yapamayacağı, kimsenin yerine bir fidyenin kabul edilmeyeceği, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve (hesaba çekilenlerin) bir yerden yardım göremeyecekleri günden sakının.
Ali Bulaç = Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.
Ali Fikri Yavuz = O günden korkun ki, orada kimse kimseden bir şey ödeyemez (kimse başkasının borç ve mes’uliyetini karşılayamaz), azâbdan kurtulmak için kimseden bedel kabul edilmez; ve kâfir olduğu halde kimseye şefaat fayda vermez, hem de hiç bir taraftan yardım olunmazlar.
Ali Ünal = Ve takva dairesine girerek öyle bir günden korunmaya çalışın ki, o gün hiç kimse bir başkası adına ödemede bulunamaz, (herkes kendi başının derdine düşüp, kimse başkasının suçunugünahını yüklenemez); kimseden (fidye türünde, azaptan kurtulma karşılığı) herhangi bir şey kabûl edilmez; kimseye (öyle dünyada yaptığınız türde) bir şefaat, aracılık, iltimas ve kayırma fayda vermez ve o gün kimseye herhangi bir yerden yardım da gelmez.
Bayraktar Bayraklı = Hiç kimsenin hiçbir kimseye fayda veremeyeceği, kimseden bedel kabul edilmeyeceği, şefaatin kimseye fayda vermeyeceği ve kâfirlere yardım edilmeyeceği bir günden sakınınız.
Bekir Sadak = Kimsenin kimse namina bir sey odemiyecegi, hic kimseden fidye alinmiyacagi, kimseye sefaatin yarar saglamayacagi ve onlarin yardim gormiyecegi gunden korunun.
Celal Yıldırım = Ve sakının o günden ki, kimse kimseden yana bir şey ödeyemez, kimseden fidye (kurtuluş akçesi) kabul olunmaz ve kimseye de (Allah'ın izni olmaksızın) şefaat fayda vermez, onlar yardım da olunmazlar.
Cemal Külünkoğlu = Hiç kimsenin başkasına bir yararının olmayacağı, hiç kimseden fidye kabul edilmeyeceği, hiç kimseye (Allah'ın izni olmadan) şefaatin yarar sağlayamayacağı ve böylelerinin hiçbir yerden yardım görmeyeceği günden sakının!
Diyanet İşleri (eski) = Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği günden korunun.
Diyanet Vakfi = Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler.
Edip Yüksel = Kimsenin kimseden yana bir şey ödeyemediği, hiç kimseden fidye alınmadığı ve hiç kimseye şefaatin (aracılığın) yarar sağlamadığı ve yardımın kesildiği bir günden sakının
Elmalılı Hamdi Yazır = ve sakının öyle bir günden ki kimse kimseden bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, ve ona şefaat de faide vermez, hem de hiç bir taraftan yardım olunmazlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve öyle bir günden korkun ki, kimse başka birinin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, ona şefaat fayda vermez ve hiç bir taraftan yardım da görmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve öyle bir günden sakının ki, o gün kimse, kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez ve ona şefaat de fayda vermez, hiçbir taraftan yardım da görmezler.
Gültekin Onan = Ve hiç kimsenin kimseden yana / hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardımın kesildiği / yardım görülmeyeceği bir günden sakının.
Harun Yıldırım = Kimsenin kimseye bir şeyle faydalı olamayacağı bir günden sakının ki, ondan fidye kabul edilmez ve ona şefaat fayda vermez; onlara yardım da edilmez!..
Hasan Basri Çantay = O günden sakının ki hiç bir kimse kimseden yana birşey ödeyemez. Kimseden bedel kabul olunmaz. Kimseye de şefaat fâide vermez ve onlara (başka her hangi bir) yardım da edilmez.
Hayrat Neşriyat = Hem öyle bir günden sakının ki, (o gün) kimse, kimse nâmına bir şey ödemez, ondan bir kurtuluş bedeli kabûl edilmez, hem ona (Allah izin vermedikçe) şefâat fayda vermez, onlara yardım da edilmez!
İbni Kesir = Ve öyle bir günden sakının ki, o gün kimse kimseden yana bir şey ödeyemez, kimseden bedel kabul olunmaz, şefaat fayda vermez ve yardım olunmaz.
Kadri Çelik = Kimsenin kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye kabul edilmeyeceği, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve (kimsenin kimseden) yardım görmeyeceği günden korunun.
Muhammed Esed = Ve hiçbir insanın diğerine bir yararının olmayacağı, hiç birinden fidye kabul edilmeyeceği; şefaatin fayda etmeyeceği ve hiç kimseye yardım edilmeyeceği bir Günü(n gelip çatacağını) aklınızdan çıkarmayın.
Mustafa İslamoğlu = Kimsenin kimseye hiç bir fayda sağlamayacağı, kimseden kurtuluş bedeli kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç bir yarar vermeyeceği ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği günün bilincinde olun!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve öyle bir günden sakının ki, hiçbir şahıs hiçbir şahıs için bir şey ödeyemez ve hiçbir şahıstan fidye de kabul edilmez. Ve ona şefaat da fayda vermez. Ve onlar yardım da olunmazlar.
Ömer Öngüt = Öyle bir günden korkun ki, o günde kimse kimseden yana bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez. O gün kimseye şefaat fayda vermez, onlar hiç kimseden yardım da görmezler.
Şaban Piriş = Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye kabul edilmeyeceği, hiç kimseye şefaatin fayda vermeyeceği ve kendilerine yardım da edilmeyeceği bir günden kendinizi koruyun!
Sadık Türkmen = Hiçbir kimsenin diğerine bir yararının olmayacağı, hiçbirinden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin fayda etmeyeceği ve hiç kimseye yardım edilmeyeceği bir günü(n gelip çatacağını) aklınızdan çıkarmayın.
Seyyid Kutub = Hiç kimsenin başkası adına birşey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye kabul edilmeyeceği, hiç kimseye şefaatin yarar sağlayamayacağı ve böylelerinin hiçbir yerden yardım görmeyeceği günden korkun.
Suat Yıldırım = Öyle bir günden sakının ki, O gün hiçbir kimse bir başkasının yerine ödeme yapamaz, Hiçbir kimseden fidye kabul edilmez Ve kendisine şefaat fayda etmez. Onlara yardım da edilmez.
Süleyman Ateş = Ve şu günden sakının ki, kimse kimsenin cezâsını çekmez (borcunu ödemez), kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefâat (aracılık, iltimas) fayda vermez, bir taraftan yardım da görmezler.
Tefhim-ul Kuran = Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden bir kurtuluş karşılığı (fidye) alınmayacağı ve hiç kimseden bir şefaatin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden korkun.
Ümit Şimşek = Bir de öyle bir günden korkun ki, ne kimse bir başkasının cezasını öder, ne kimseden fidye kabul edilir, ne kimseye bir şefaat fayda verir, ne de onlar bir yardım görürler.
Yaşar Nuri Öztürk = Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiç bir yardım göremeyecekleri o günden korkun.
İskender Ali Mihr = Kimseden kimseye bir şey ödenmediği ve onlardan bir fidye (bedel) kabul edilmeyeceği ve kendilerine şefaatin fayda vermeyeceği ve onlara yardım olunmayacağı bir günden sakının.
İlyas Yorulmaz = Öyle bir günden korkun ki, o gün hiçbir kimse, diğer bir kimse için hiçbir şey ödeyemez, yine o kimseden bedel alınmaz, onlar için şefaat kesinlikle fayda vermez ve onlara yardım da edilmez.