الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلاَوَتِهِ أُوْلَئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمن يَكْفُرْ بِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Ellezîne âteynâhumul kitâbe yetlûnehu hakka tilâvetih(tilâvetihî) ulâike yu’minûne bih(bihî), ve men yekfur bihî fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
ellezîne | : o kimseler, onlar |
âteynâ-hum | : biz onlara verdik |
el kitâbe | : kitap |
yetlûne-hu | : onu tilâvet ederler, okuyup açıklarlar |
hakka | : hak, gerçek, bihakkın, tam gerektiği gibi |
tilâveti-hî | : onun tilâveti, okunup açıklanması |
ulâike | : işte onlar |
yu’minûne | : îmân ederler |
bi-hi | : onu, ona |
ve men yekfur | : ve kim inkâr eder |
bi-hi | : onu, ona |
fe ulâike hum el hâsirûne | : işte |
Diyanet İşleri = Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu hakkıyla okurlar. İşte onlar kitaba inanırlar. Ona inanmayanlarsa ziyankârların ta kendileridir.
Abdullah Parlıyan = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onun manasını anlamaya gayret ederek okurlar. İşte onlardır gerçekten iman edenler. Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden kâfirlere gelince, asıl kaybedenler onlardır.
Adem Uğur = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Ahmed Hulusi = Kendilerine Kitap (Sünnetullah bilgisi) verilmiş olanlar onu hakkıyla okuyup değerlendirirler. . . İşte bunlar Ona iman edenlerdir. Her kim de Onu inkâr ederse, hüsrana uğrayanlardan olur (hakikatini inkâr ettiği için).
Ahmet Tekin = Kendilerine kitabı, Kur’ân’ı verdiklerimiz, Kur’ân’ı, tilâvetinin hakkını vererek okurlar, manasına bihakkın vâkıf olurlar, bütün icaplarıyla uygularlar. İşte bunlar Kur’ân’a iman etmiş olurlar. Kimler de, Kur’ân’ı inkâr ederse onlar, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.
Ahmet Varol = Kendilerine vermiş olduğumuz Kitab'ı hakkıyla okuyanlar, işte onlar ona iman ederler. Kim de bunu inkar ederse kesin zarara uğrayanlar işte onlardır.
Ali Bulaç = Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkâr ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
Ali Fikri Yavuz = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, o kitabı, hak olduğunu bilerek okurlar. İşte onlar, tahrif yapmaksızın kitablarına iman edenlerdir. Her kim de kitabı inkâr eder ve değiştirirse, onlar dinlerinde ziyan edenlerdir.
Ali Ünal = Kendilerine Kitap verdiklerimiz (içinde öyleleri de var ki onlar), Kitabı nasıl okumak, anlamak ve uygulamak gerekiyorsa öyle okuyor, anlıyor ve uyguluyorlar. O zatlar, ona gerçekten ve sürekli tazelenip derinleşen bir imanla inanmaktadırlar. O Kitabı kim de inkâr eder ve içindeki gerçekleri bile bile gizler, tahrif ederse, böyleleri (mutlak manâda) kaybetmiş olanlardır.
Bayraktar Bayraklı = Kendilerine kitap verdiklerimizin bazısı, onu, hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar ona iman ederler. Onu inkâr edenler var ya, gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Bekir Sadak = Kendilerine verdigimiz Kitab'i geregince okuyanlar var ya, iste ona ancak onlar inanirlar. Onu inkar edenler ise kaybedenlerdir.*
Celal Yıldırım = Kendilerine kitap verdiklerimizden bilgili ve yetkili) kimseler önce onu gerçek mânada (anlayarak) gönüllerine indirerek okurlar. İşte onlar, buna imân ederler. Her kim de onu inkâr ederse, onlar da zarara uğrayanların kendileridir.
Cemal Külünkoğlu = Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkâr ederse, işte (dünyada da ahirette de en büyük) zarara uğrayanlar onlardır.
Diyanet İşleri (eski) = Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereğince okuyanlar var ya, işte ona ancak onlar inanırlar. Onu inkar edenler ise kaybedenlerdir.
Diyanet Vakfi = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Ama her kim onu inkâr ederse, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Edip Yüksel = Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi izleyenler buna inanır; inkar edenlerse kaybeder.
Elmalılı Hamdi Yazır = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Ama her kim onu inkâr ederse, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kendilerine kitap verdiğimiz liyakatlı kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona iman ederler. Kim de onu inkar ederse hüsrana uğrayanlar işte onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler. Her kim de onu inkâr ederse, işte o inkârcılar hüsran içindedirler.
Gültekin Onan = Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona inananlar bunlardır. Kim de ona küfrederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
Harun Yıldırım = Kendilerine kitap verdiklerimiz onu hakkıyla okurlar; Ona îmân edenler işte onlardır.Her kim de onu inkâr ederse, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
Hasan Basri Çantay = Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu tilâvet hakkını tam gözeterek okurlar. İşte ona îman edenler bunlardır. Kim ona küfrederse onlar da (maddî ve manevî) en büyük zarara uğrayanların ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat = Kendilerine Kitab verdiğimiz kimseler(den bazısı) onu, tilâvetinin (okunmasının)hakkını vererek okurlar. İşte bunlar, ona (Kitâb’a) îmân ederler. Her kim de onu inkâr ederse, işte onlar zarara uğrayanların ta kendileridir.
İbni Kesir = Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu hakkıyla tilavet ederler. İşte buna onlar inanırlar. Kim ona küfrederse, hüsrana uğrayanlar da işte onlardır.
Kadri Çelik = Kendilerine verdiğimiz kitabı hakkıyla okuyanlar (var ya), işte ona ancak onlar iman ederler. Onu inkâr edenler ise hüsrana uğrayanlardır.
Muhammed Esed = Kendilerine ilahi kelamı emanet ettiklerimiz (ve) ona gereği gibi uyanlar -işte onlardır (gerçekten) iman edenler; hakikati inkara kalkışanlara gelince- işte onlardır asıl kaybedenler!
Mustafa İslamoğlu = Kendilerine ilahi mesaj (verilip) de onu tilavet etmenin hakkını verenler var ya: işte onlardır ona hakkıyla inananlar, kim de bu mesajı inkar ederse, işte kaybedenler de onlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler ki, onu bihakkın tilâvetle tilâvette bulunurlar. İşte onlar ona imân ederler. Ve kimler ki onu inkâr ederlerse işte hüsrâna uğramış olanlar da onlardır.
Ömer Öngüt = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Şaban Piriş = Kendilerine verdiğimiz kitabı hakkıyla okuyanlar, işte bunlar O’na iman eden kimselerdir. Onu tanımayanlar ise işte asıl hüsrana uğrayacaklar da onlardır.
Sadık Türkmen = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler var ya; ancak onlar onu gereği gibi/(Allah’ın öğrettiği şekilde) okurlar. Ve işte yine onlardır ona (Kitab’a) gerçekten inananlar! Onu inkâr edenlere (görmezlikten gelenlere) gelince; işte onlar, zararda olanların/kaybedenlerin ta kendileridir.
Seyyid Kutub = Kendilerine verdiğimiz kitabı gereğince okuyanlar var ya, işte onlar ona inananlardır. Onu inkâr edenler ise hüsrana uğrayanlardır.
Suat Yıldırım = Kendilerine verdiğimiz kitabı, lâyık olduğu şekilde okuyup izleyenler var ya, işte onu tasdik edenler onlardır. Kim onu inkâr ederse, işte onlar hüsrana uğrayacakların ta kendileridir.
Süleyman Ateş = Kendilerine verdiğimiz Kitabı, gereğince okuyanlar var ya, işte onlar, ona inanırlar. Onu inkâr edenler ise ziyana uğrarlar.
Tefhim-ul Kuran = Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkâr ederse, artık onlar kayba uğrayanların ta kendileridir.
Ümit Şimşek = Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, ona iman ederler. Kim onu inkâr ederse, işte onlar da hüsrana düşenlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk = Kendilerine Kitap'ı verdiklerimiz onu, okunuşunun hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Onu inkar edenlere gelince, onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
İskender Ali Mihr = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (nebîler), (ve resûller), onu hakiki bir tilâvet ile tilâvet ederler (okuyup açıklarlar). İşte onlar, ona (kitaba) îmân ederler. Ve kim O’nu inkâr ederse, işte onlar hüsranda olanlardır.
İlyas Yorulmaz = Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, kitabı okunması gerektiği gibi (anlayarak) okurlar. İşte kitaba inananlar onlardır. Kim de Allah’ın kitabını inkâr ederse, kendisine yazık eden kimseler de onlardır.