إِذَا رَأَتْهُم مِّن مَّكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا
İzâ raethum min mekânin baîdin semiû lehâ tegayyuzan ve zefîrâ(zefîran).
izâ | : olduğu zaman |
raet-hum | : onları gördü |
min mekânin | : bir mekândan, bir yerden |
baîdin | : uzak |
semiû | : işittiler |
lehâ | : onu, onun |
tegayyuzan | : öfkeli (olan) |
ve zefîran | : ve uğultulu (olan) |
Diyanet İşleri = Bu ateş onları uzak bir mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ateş, onları tâ uzaktan gördü mü duyacak onlar, ateşin şiddetli kızgınlığını ve harıl harıl yanarken çıkardığı sesi.
Abdullah Parlıyan = Ateş onları taa uzaktan gördü mü, onlar ateşin şiddetli kızgınlığını ve harıl harıl yanarken çıkardığı sesi duyacaklar.
Adem Uğur = Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
Ahmed Hulusi = Daha cehenneme girmeden (kabir âlemlerindeyken), onun taşan öfkesini ve şiddetli uğultulu sesini işitirler.
Ahmet Tekin = Cehennem ateşi, uzak bir mesafeden kâfirleri görünce; onlar cehennemin öfkeli kükremesine, kaynamasına ve uğultusuna kulak verirler.
Ahmet Varol = O onları uzak bir yerden görünce onlar onun öfkelenişini [2] ve uğultusunu duyarlar.
Ali Bulaç = (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Ali Fikri Yavuz = Öyle ki, bu ateş onları uzak bir yerden gördüğü vakit, onlar, bunun galeyan ve homurdanışını işitirler.
Ali Ünal = Bu Ateş onları daha uzaktan görünce, onun öfkeyle nasıl gürlediğini ve nasıl korkunç homurtular çıkardığını işitirler.
Bayraktar Bayraklı = O ateş uzaktan kendilerine göründüğünde, onun kaynama sesini ve uğultusunu işitirler.
Bekir Sadak = Bu ates, onlara uzak bir yerden gozukunce, onun kaynamasini ve ugultusunu isitirler.
Celal Yıldırım = O ateş bunları uzak bir yerden görünce, onun, öfkesinden köpürüp korkunç uğultusunu duyarlar,
Cemal Külünkoğlu = (Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar onun gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Diyanet İşleri (eski) = Bu ateş, onlara uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler.
Diyanet Vakfi = Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
Edip Yüksel = Cehennem onları uzaktan görünce, onun öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ki onları gördüğü vakıt ona mahsus bir hışımlanma, bir zefîr işitirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O ateş onları uzak bir yerden gördüğü zaman, ona özgü bir hışımlanma ve uğultu duyarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ki, cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hışımlanmasını (kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
Gültekin Onan = (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Harun Yıldırım = Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
Hasan Basri Çantay = O, kendilerini uzak bir yerden gördüğü zaman onlar bunun o müdhiş gazablanışını ve uğultusunu duyacaklardır.
Hayrat Neşriyat = (Bu öyle bir ateştir ki) onları (o kâfirleri) uzak bir yerden görünce, onun öfkelenişini ve homurtusunu işitirler.
İbni Kesir = Bu, kendilerine uzak bir yerden gözükünce onun kaynayışını ve uğultusunu duyacaklardır.
Kadri Çelik = (Ateş,) Onları uzak bir mesafeden gördüğünde, onlar bunun (ateşin) gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Muhammed Esed = O ateş uzaktan karşılarına çıkınca onun öfkeli kükremesini ve uğultusunu işitecekler;
Mustafa İslamoğlu = Onlar, çok uzak bir mekandan dahi, kendilerini gördüğü zaman o ateşin nasıl bir homurtuyla kükrediğini elbet işitecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onları uzak bir mekandan görünce onun için bir galeyan ve bir şiddetli ses işitirler.
Ömer Öngüt = Cehennem onları uzak bir yerden gördüğü zaman, onlar bunun müthiş gazaplanışını ve uğultusunu işitirler.
Şaban Piriş = Bu ateş onlara uzak bir yerden göründüğü zaman, onun gürültüsünü ve uğultusunu işitirler.
Sadık Türkmen = (ateş) uzak bir yerden onları gördüğü zaman, onlar bunun öfkesini ve homurtusunu işitirler.
Seyyid Kutub = Bu ateş onları uzaktan görünce onun uğultusu ve öfkeli solumaları kulaklarına gelir.
Suat Yıldırım = Bu ateş onları, daha uzaktan görünce, onun öfkesinden gürlediğini ve korkunç homurtusunu işitirler.
Süleyman Ateş = (Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar bunun öfkesini ve homurtusunu işitirler.
Tefhim-ul Kuran = (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Ümit Şimşek = Onu uzaktan gördüklerinde öfkeyle gürleyişini işitirler.
Yaşar Nuri Öztürk = O, onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar onun kaynayan öfkesini ve uğultusunu işitirler.
İskender Ali Mihr = (Cehennem), onları uzaktan gördüğü zaman onun öfkesini ve uğultusunu işittiler.
İlyas Yorulmaz = Ateş onları uzaktan gördüğü zaman, ateşe girecekler öfke ile kaynayan ateşin sesini duyarlar.