بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَن كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا
Bel kezzebû bis sâati ve a’tednâ li men kezzebe bis sâati saîrâ(saîren).
bel | : hayır |
kezzebû | : uydurdular, yalanladılar |
bi es sâati | : o saati, kıyâmeti |
ve a’tednâ | : ve hazırladık |
li | : için, ...e |
men kezzebe | : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar |
bi es sâati | : o saati, kıyâmeti |
saîren | : alevli ateş, cehennem |
Diyanet İşleri = Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hattâ onlar, kıyâmeti de yalanladılar ve biz, kıyâmeti yalanlayana, alev alev yanan ateşi hazırladık.
Abdullah Parlıyan = Hayır, onlar kıyamet saatini yalanladılar. Biz de kıyamet saatini yalan sayanlara, çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Adem Uğur = Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.
Ahmed Hulusi = Fakat onlar o saati de (ölüm akabinde başlayacak olan sonsuz yaşam süreçlerini) yalanladılar. . . O saati yaşayacaklarını yalanlayanlara alevli bir ateş hazırladık.
Ahmet Tekin = Müşrikler sadece seni yalanlamadılar. Asıl Kıyamet’in kopacağı ânı, ölümden sonra diriltmemizi, sorguyu suali yalanladılar. Biz ise, Kıyamet’in kopacağını inkâr edenler için körüklenen alev püsküren dehşetli cehennem ateşini hazırladık.
Ahmet Varol = Hayır, onlar kıyamet saatini de yalanladılar. Kıyamet saatini yalanlayanlar için çılgın bir ateş hazırladık.
Ali Bulaç = Hayır, onlar kıyamet saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Ali Fikri Yavuz = Fakat onlar kıyameti de yalan saydılar. Biz ise o kıyameti yalanlayanlara çok şiddetli bir ateş hazırladık.
Ali Ünal = Ama (onların gerçeği bilip inanmak gibi bir niyet ve düşünceleri yok). Çünkü onlar, (inkârda diretmelerinin bir başka önemli sebebi olarak) Kıyamet’i yalanlıyor (ve dolayısıyla böyle dikkatsizce, akılsızca davranabiliyorlar). Biz ise, Kıyamet’i yalanlayan herkes için alevli bir Ateş hazırlamışızdır.
Bayraktar Bayraklı = Doğrusu onlar, kıyameti de yalanlamışlardı. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.
Bekir Sadak = Zaten onlar, kiyamet saatini de yalanladilar. O saaatin gelecegini yalanlayanlara cilgin alevli bir ates hazirlamisizdir.
Celal Yıldırım = Hayır, onlar Kıyâmet'i de yalan saydılar. Biz ise Kıyâmet'i yalanlayan kimseye çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
Cemal Külünkoğlu = Hayır, onlar kıyameti de yalanladılar. Biz ise o kıyameti yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık.
Diyanet İşleri (eski) = Zaten onlar, kıyamet saatini de yalanladılar. O saatin geleceğini yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırlamışızdır.
Diyanet Vakfi = Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.
Edip Yüksel = Doğrusu, onlar Saati (dünyanın sonunu) yalanladılar. Saati yalanlayanlara alevli cehennemi hazırladık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Fakat onlar saati tekzib ettiler, biz ise o saati tekzib edenlere öyle bir saıyr, çılgın bir ateş hazırladık
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Fakat onlar kıyameti yalanladılar ve Biz de o kıyamete yalan diyenlere çılgın bir ateş hazırladık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat onlar o saati (kıyameti) de yalanladılar. Biz ise o saati yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık.
Gültekin Onan = Hayır, onlar kıyamet saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Harun Yıldırım = Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.
Hasan Basri Çantay = Onlar (yalınız o sözleri söylemekle kalmadılar) bil'akis o saati de yalan saydılar. Biz o saati tekzîb edenlere öyle çılgın bir ateş hazırladık ki,
Hayrat Neşriyat = Bil'akis (onlar) kıyâmeti yalanladılar; bunun üzerine (biz de) kıyâmeti yalanlayanlara (pek) alevli bir ateş hazırladık!
İbni Kesir = Fakat onlar, kıyamet saatını da yalanladılar. Biz, o saatın geleceğini yalanlayanlara öyle çılgın bir ateş hazırladık ki.
Kadri Çelik = Hayır, onlar kıyameti yalanladılar ve biz kıyameti yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Muhammed Esed = (O inkarcılara gelince;) onlar asıl Son Saat'in (geleceğini) yalanladılar! Oysa, Biz Son Saat gerçeğini yalanlayanlar için harlı bir ateş hazırlamışızdır:
Mustafa İslamoğlu = Hayır! Onların (asıl problemi) Son Saat'i yalanlamış olmalarıdır. Ama Biz Son Saat'i yalanlayan kimseler için kışkırtılmış çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Belki Kıyameti de tekzîp ettiler. Biz de Kıyameti tekzîp edenler için şiddetli bir ateş hazırladık.
Ömer Öngüt = Üstelik onlar kıyameti de yalanladılar. Biz o saati yalanlayanlara alevli bir ateş hazırladık.
Şaban Piriş = Onlar zaten (Kıyamet) saatini yalanlamışlardı. Kıyameti yalanlayanlar için alevli bir ateş hazırladık.
Sadık Türkmen = Aksine onlar kıyamet saatini yalanladılar. Biz de kıyamet saatini yalanlayan kimse için, çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Seyyid Kutub = Aslında onlar Kıyamet gününü yalanlamışlardır. Biz de Kıyamet gününü yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık.
Suat Yıldırım = Ayrıca onlar kıyameti de yalan saydılar. Kıyameti yalanlayana ise Biz alevli bir ateş hazırlardık.
Süleyman Ateş = Onlar (senin hakkında o yakışıksız sözleri söylemekle kalmadılar) bilakis, (Duruşma) sâ'ati(ni) de yalanladılar. Biz (Duruşma) sâ'ati(ni) yalanlayanlara alevli bir ateş hazırlamışızdır.
Tefhim-ul Kuran = Hayır, onlar kıyamet saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Ümit Şimşek = Aslında onlar kıyameti yalanladılar. Biz ise, kıyameti yalanlayanlar için alevli bir ateş hazırladık.
Yaşar Nuri Öztürk = İş onların söyledikleri gibi değil. Onlar o kıyamet saatini yalanladılar. Ve biz, kıyamet saatini yalanlayanlara alevli bir ateş hazırlamışızdır.
İskender Ali Mihr = Hayır, onlar o saati (kıyâmeti) yalanladılar. Ve Biz, o saati tekzip edenlere (yalanlayanlara), alevli ateş (cehennem) hazırladık.
İlyas Yorulmaz = Onlar kıyamet gününü yalanlıyorlar. Bizde kıyamet gününü yalanlayanlar için yakıcı ateşi hazırladık.