يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ
Yed’û min dûnillâhi mâ lâ yadurruhû ve mâ lâ yenfeuhu, zâlike huved dalâlul baîd(baîdu).
yed’û | : dua ederler |
min dûni allâhi | : Allah’tan başka |
mâ | : şey(ler) |
lâ yedurru-hû | : ona zarar vermez |
ve mâ | : ve şey(ler) |
lâ yenfeu-hu | : ona yarar, fayda vermez |
zâlike | : o, bu, işte bu |
huve | : o |
ed dalâlu | : dalâlet |
el baîdu | : uzak |
Diyanet İşleri = O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah'ı bırakır da kendisine ne bir zarar verebilen, ne bir fayda verebilen şeyi çağırır. Budur işte doğruluktan tamâmıyla uzak bir sapıklık.
Abdullah Parlıyan = Böyle yaparken Allah yerine, kendisine ne zarar, ne de yarar sağlayabilen şeylere yalvarıp yakarır. İşte budur, doğruluktan tamamıyla uzak bir sapıklık.
Adem Uğur = O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
Ahmed Hulusi = Allâh dûnundaki ne yararı ne de zararı olmayan şeylere yönelir. . . İşte bu tam bir (hakikatten) sapmadır!
Ahmet Tekin = Allah’ı bırakıp, kulları durumundaki, kendilerine zarar veremeyecek, fayda sağlamayacak şeylere taparlar ve yalvarırlar. İşte bu, hak yoldan büsbütün uzak, başına buyruk bir hayatın, dalâletin, bozuk düzenin, ahmaklığın, cehaletin ta kendisidir.
Ahmet Varol = Allah'ı bırakıp kendisine ne zarar ne de yarar veremeyen şeylere yalvarır. İşte bu uzak bir sapıklıktır.
Ali Bulaç = Allah'tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.
Ali Fikri Yavuz = Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne fayda vermiyecek olan şeylere ibadet eder, yalvarır. İşte, hidayetten uzak olan sapıklık budur.
Ali Ünal = Öylesi, Allah’ı bırakır da, (zarar ve fayda vermeye gücü yetmeyen, dolayısıyla) kendisine zararı da faydası da olmayacak şeylere yalvarır. Budur, doğru yolun en uzağına düşme.
Bayraktar Bayraklı = O, Allah'ı bırakıp, kendisine faydası da zararı da dokunamayacak olan şeylere yalvarır. Bu, büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
Bekir Sadak = Allah'i birakip, kendisine fayda da zarar da veremeyen seylere yalvarir. iste derin sapiklik budur.
Celal Yıldırım = Allah'tan başka kendisine ne zarar verecek, ne de yarar sağlayacak şeylere (taparcasına) yalvarıp yakarır ki bu da uzak bir sapıklığın kendisidir.
Cemal Külünkoğlu = O, Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. İşte derin sapıklık budur.
Diyanet İşleri (eski) = Allah'ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.
Diyanet Vakfi = O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
Edip Yüksel = ALLAH'tan ayrı olarak, kendisine yarar ve zarar veremiyenlere yalvarır. Sapıklığın en aşırı noktası budur.
Elmalılı Hamdi Yazır = Allahı bırakır da kendine ne zarar ne menfeat vermiyecek şeylere yalvarır, işte dalâli baîd odur
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat vermeyecek şeytana yalvarır; işte en uzak sapıklık budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.
Gültekin Onan = Tanrı'dan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.
Harun Yıldırım = O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
Hasan Basri Çantay = O, Allahı bırakır da kendisine ne zarar, ne fâide vermeyecek olan şeylere tapar. Bu ise (Hakdan) en uzak sapıklığın ta kendisidir.
Hayrat Neşriyat = Allah’ı bırakıp, kendisine ne bir zararı dokunan, ne de kendisine bir fayda veren şeylere yalvarır. İşte o (haktan) uzak olan dalâlet, budur!
İbni Kesir = O, Allah'ı bırakıp da kendisine fayda ve zarar veremeyecek şeylere tapınır. İşte en derin sapıklık budur.
Kadri Çelik = Allah'tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en derin bir sapıklıktır.
Muhammed Esed = (Böyle yaparken,) Allah yerine, kendisine ne zarar ne de yarar sağlayabilen şeylere yalvarıp yakarır; düşülebilecek en vahim sapıklık da zaten budur.
Mustafa İslamoğlu = O kimse, Allah dışında, kendisine ne zarar veren ne de yarar sağlayan nesnelere yalvarıp durur: kişiyi (haktan) uzaklaştıran en vahim sapıklık da zaten budur.
Ömer Nasuhi Bilmen = Allâh'tan başka kendisine ne zarar ve ne de menfaat veremiyecek olan şeye ibadet eder. İşte bu, en uzak sapıklıktır.
Ömer Öngüt = O, Allah'ı bırakıp da kendisine fayda ve zarar vermeyecek şeylere tapar. İşte en uzak sapıklık budur.
Şaban Piriş = O, Allah’ın dışında kendisine zararı da faydası da dokunmayacak şeylere yalvarır. İşte en uzak sapıklık budur.
Sadık Türkmen = O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.
Seyyid Kutub = Allah'ı bir yana bırakarak kendisine ne zarar ve ne de fayda dokunduramayan sözde ilahlara yalvarır. İşte koyu sapıklık budur.
Suat Yıldırım = Allah’tan başka, kendisine ne zarar ne de yarar sağlamayacak şeylere yalvarır. İşte besbelli sapıklık budur.
Süleyman Ateş = Allah'tan ayrı olarak kendisine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere yalvarır. İşte (doğru yoldan) uzak(lara) sapma budur!
Tefhim-ul Kuran = Allah'tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.
Ümit Şimşek = Allah'ı bırakıp da kendisine ne bir yarar, ne de bir zarar veremeyen şeylere dua eder. Şaşkınlığın en koyusu da işte budur.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'ın berisinden, kendisine zarar veremeyecek, yarar sağlamayacak şeylere dua/davet eder. Dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir bu.
İskender Ali Mihr = Kendilerine zarar ve fayda vermeyen, Allah’tan başka şeylere dua ederler. İşte bu, uzak bir dalâlettir.
İlyas Yorulmaz = Kendisine ne bir zarar ve nede fayda vermeyen, Allah dan başkalarını yardıma çağırsınlar. Böyle yapmak çok uzak bir sapıklıktır.