يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا
Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvvetin, ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen).
yâ yahyâ | : ey Yahya |
huzil kitâbe (huz el kitabe) | : kitabı al |
bi kuvvetin | : kuvvetle (dikkatle) |
ve âteynâ-hu | : ve ona verdik |
el hukme | : hüküm, hikmet |
sabiyyen | : sabi (sübyan) iken, çocuk iken (küçük yaşta) |
Diyanet İşleri = (12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey Yahya, azim ve kuvvetle kitabı al. Ve ona çocukken peygamberlik verdik.
Abdullah Parlıyan = Ve çocuk doğup büyüdüğünde, O'na: “Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl!” dedik. Biz O'na, çocukken doğru ve kapsamlı düşünme yeteneği vermiştik.
Adem Uğur = Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl! (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.
Ahmed Hulusi = "Ey Yahya! Hakikat Bilgisine sımsıkı sarıl!" (Yahya'ya) olayların oluş nedenlerini, sistemi OKUma özelliğini verdiğimizde, daha çocuktu!
Ahmet Tekin = 'Ey Yahyâ, kitaba sıkı sıkı sarıl, sorumluluğuna pürdikkat sahip çık.' dedik. Ve daha çocukken ona ilim, hikmet ve muhakeme kabiliyeti yargı ve icra yetkisi verdik.
Ahmet Varol = 'Ey Yahya! Kitab'ı kuvvetle tut.' [1] Biz ona daha çocukken hikmeti verdik.
Ali Bulaç = (Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Ali Fikri Yavuz = (Biz ona Yahya’yı ihsan ettik ve şöyle dedik): “- Ey Yahya! Kıtabı kuvvetle tut (Tevrat’da olan hükümlerle amel et).” Bir de daha çocukken ona hikmet verdik.
Ali Ünal = (Derken Yahya doğdu ve Cenabı Allah’a muhatap olacak çağa gelince, kendisine emrettik:) “Ey Yahya! Kitaba (Tevrat) var gücünle sarıl!” Daha çocukken O’na derin ve doğru anlayış, hikmet ve firaset bahşetmiştik.
Bayraktar Bayraklı = Allah, “Ey Yahyâ! Kitaba kuvvetle sarıl!” dedi. Biz ona, henüz çocuk iken kitabı anlama kabiliyetini verdik.[307]
Bekir Sadak = (12-14) «Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril» deyip daha cocukken ona hikmet, katimizdan kalp yumusakligi ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakinan ve anasina babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, bas kaldiran bir zorba degildi.
Celal Yıldırım = (12-13-14) Ey Yahya ! Kitaba bütün gücünle sarıl, dedik. Biz ona henüz çocuk iken hikmet (ilim ve irfan) verdik. Ayrıca kendi katımızdan bir ince kalblilik, yufka yüreklilik ve paklık sunduk. O zaten (günah ve fenalıktan) sakınan, ana - babasına çok iyi davranan idi; o zorba ve isyankâr değildi.
Cemal Külünkoğlu = (12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve:) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah'a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!
Diyanet İşleri (eski) = (12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
Diyanet Vakfi = «Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!» (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.
Edip Yüksel = 'Yahya, kitaba iyice sarıl.' Çocuk yaşta kendisine bilgelik vermiştik.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = «Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut!» (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl» (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
Gültekin Onan = (Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Harun Yıldırım = "Ey Yahya! Kitab'a var gücünle sarıl!" Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Hasan Basri Çantay = (12-13-14) (Yahyâyi ihsan etdik ve ona çocukluğunda:) «Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut» (dedik). Henüz sabî iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günâhlardan) temizlik (verdik). O, çok müttekıy idi. Anasına, babasına da itaatkârdı. Bir serkeş ve aasî değildi.
Hayrat Neşriyat = 'Ey Yahyâ! Kitâb’ı (Tevrât’ı) kuvvetle (sabırla) tut!' (buyurduk). Ve daha çocuk iken ona hikmet (peygamberlik ve Tevrât’ı anlama kabiliyeti) verdik.
İbni Kesir = Ey Yahya, Kitab'a kuvvetle sarıl. Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Kadri Çelik = (Ona dedik ki:) “Ey Yahya! Kitabı (Tevrat'ı) kuvvetle (ilim ve amelle) tut.” Daha çocuk iken ona hüküm verdik.
Muhammed Esed = (Ve çocuk doğup büyüdüğünde o'na:) "Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Çünkü o daha küçük bir oğlanken Biz o'na doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik,
Mustafa İslamoğlu = (Yahya doğup büyüdüğünde ise) "Ey Yahya! İlahi hükümlere sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Zira Biz ona, daha çocukluğunda derin ve kapsamlı bir muhakeme yeteneği vermiştik.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ey Yahya! Kitabı kuvetle tut. Ve O'na daha çocuk iken hikmet verdik.
Ömer Öngüt = “Ey Yahyâ! Kitab'a kuvvetle sarıl!” dedik ve biz ona henüz çocuk iken hikmet verdik.
Şaban Piriş = -Ey Yahya, kitaba kuvvetle sarıl. Ona daha çocukluğunda hikmet vermiştik.
Sadık Türkmen = (büyüdüğünde): ”ey Yahya! Kitabı kuvvetlice tut” (dedik). Daha çok gençken ona Hikmeti (problem çözme bilimini) verdik.
Seyyid Kutub = Allah, ona «Ey Yahya, tüm gücünle kitab'a (Tevrat'a) sarıl» dedi. Ona daha çocukken bilgelik verdik.
Suat Yıldırım = (12-14) "Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!" dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik. O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi.
Süleyman Ateş = "Ey Yahyâ, Kitabı kuvvetle tut (Onun emirlerini uygula)." (dedik) ve ona çocuk iken hikmet verdik.
Tefhim-ul Kuran = (Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) «Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut.» Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Ümit Şimşek = 'Yahyâ, kitaba sımsıkı sarıl' buyurduk. Ve daha çocukluğunda ona hikmet nasip ettik.
Yaşar Nuri Öztürk = "Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
İskender Ali Mihr = Ey Yahya! Kitab’ı kuvvetle (dikkatle) al (kendine mal et). Ve Biz, ona sabi iken (küçük yaşta) hikmet verdik.
İlyas Yorulmaz = “Ey Yahya! Kitaba sımsıkı, kuvvetle sarıl” (dedik) ve ona daha küçük yaşta karar verme yeteneği verdik.