فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِي مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Feftah beynî ve beynehum fethan ve neccinî ve men maiye minel mu’minîn(mu’minîne).
feftah (fe iftah) | : artık, bu durumda aç |
beynî | : benim aram |
ve beyne-hum | : ve onların arası |
fethan | : fethederek, açarak |
ve necci-nî | : ve beni kurtar |
ve men | : ve kimseler, kişiler |
maiye | : benimle beraber |
min el mu’minîne | : mü’minlerden |
Diyanet İşleri = “Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Sen, onlarla benim aramda hükmet ve beni de kurtar, inananlardan benimle berâber bulunanları da.
Abdullah Parlıyan = Artık benimle onlar arasını hükmederek ayır ve benimle beraber olan mü'minleri kurtar.”
Adem Uğur = Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.
Ahmed Hulusi = "Benimle onların arasını aç ki (lâyıklarını bulsunlar; Rasûl aralarında yaşarken azap gelmez); beni ve iman edenlerden benimle beraber olanları kurtar. "
Ahmet Tekin = 'Artık benimle onların arasında, hakkı ortaya koyanla, hakkı baskı altına alanları açığa çıkaracak kesinkes hükmünü vererek durumu açıklığa kavuştur. Beni ve beraberimdeki mü’minleri kurtar.'
Ahmet Varol = Artık benimle onların aralarında hüküm ver ve beni ve benimle beraber olan mü'minleri kurtar.'
Ali Bulaç = "Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar."
Ali Fikri Yavuz = Artık benimle onların arasındaki hükmü sen ver ve hem beni, hem de beraberimde olan müminleri kurtar.”
Ali Ünal = “Artık benimle onlar arasındaki kesin hükmünü ver; ver de beni ve beraberimdeki mü’minleri kurtar!”
Bayraktar Bayraklı = (117-118) Nûh, “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı, benimle onların arasında sen hüküm ver! Beni ve beraberimdeki inananları kurtar!” dedi.
Bekir Sadak = (117-11) 8 Nuh: «Rabbim! Milletim beni yalanladi. Benimle onlarin arasinda Sen hukum ver. Beni ve beraberimdeki inananlari kurtar» dedi.
Celal Yıldırım = Artık benimle onlar arasını (hükmederek) ayır ve benimle beraber olan mü'minleri kurtar.»
Cemal Külünkoğlu = (117-118) (Nuh,) şöyle yakardı: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı. Artık onlarla benim aramda sen hükmet! Beni ve benimle birlikte olan inananları kurtar!”
Diyanet İşleri (eski) = (117-118) Nuh: 'Rabbim! Milletim beni yalanladı. Benimle onların arasında Sen hüküm ver. Beni ve beraberimdeki inananları kurtar' dedi.
Diyanet Vakfi = Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.
Edip Yüksel = 'Benimle onların arasını aç; beni ve beraberimdeki inananları kurtar.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Artık benimle onların arasını nasıl ayırd edeceksen et de bana ve beraberimdeki mü'minlere necat ver
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Artık benimle onların arasını nasıl ayırt edeceksen et de, beni ve beraberimdeki müminleri kurtar!» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.»
Gültekin Onan = "Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan inançlıları kurtar."
Harun Yıldırım = Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.
Hasan Basri Çantay = «Binâen'aleyh benimle onların arasındaki hükmü Sen ver de beni ve berâberimdeki mü'minleri kurtar».
Hayrat Neşriyat = 'Artık, benimle onların arasını ayırarak aç (aramızda hüküm ver); beni ve benimle berâber bulunan mü’minleri de kurtar!'
İbni Kesir = Artık benimle onların arasında Sen, bir hüküm ver. Beni ve beraberimdeki mü'minleri kurtar.
Kadri Çelik = “Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır da beni ve benimle birlikte olan müminleri kurtar.”
Muhammed Esed = bunun için, benimle onlar arasındaki gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koy; beni ve benimle beraber olan müminleri kurtar!"
Mustafa İslamoğlu = artık benimle onlar arasında kesin bir hüküm ver ve hem beni, hem de benimle birlikte olan mü'minleri kurtar!"
Ömer Nasuhi Bilmen = «Artık benim aram ile onların aralarını bir feth ile fethet ve benimle beraber olan mü'minleri necâta erdir.»
Ömer Öngüt = “Benimle onların arasında sen hüküm ver! Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar!”
Şaban Piriş = Artık sen benimle onların arasında nasıl ayıracaksan ayır, beni ve yanımdaki müminleri kurtar.
Sadık Türkmen = Onlarla benim aramı iyice aç! Beni ve inananlardan benimle beraber olan kimseleri kurtar.”
Seyyid Kutub = Onlar ile aramdaki meseleyi sen kesin çözüme bağla; beni ve yanımdaki mü'minleri kurtar.»
Suat Yıldırım = (117-118) Nûh: "Ya Rabbî, dedi, halkım beni yalancı saydı. Artık benimle onlar arasındaki hükmünü Sen ver, beni ve beraberimdeki müminleri Sen halas eyle ya Rabbî!"
Süleyman Ateş = "Benimle onların arasını aç (aramızda hükmet), beni ve benimle beraber bulunan mü'minleri kurtar!"
Tefhim-ul Kuran = «Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar.»
Ümit Şimşek = 'Benimle onlar arasında hükmünü ver; beni ve beraberimdeki mü'minleri kurtar.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Artık benimle onlar arasını iyice aç; beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
İskender Ali Mihr = Bu durumda benimle onların arasını öyle bir açışla aç ki (ve böylece) beni ve mü’minlerden benimle beraber olanları kurtar.
İlyas Yorulmaz = “Benimle, beni yalanlayanların arasını kesinlikle ayır. Beni ve benimle beraber inanmış olanları da kurtar” dedi.