وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
Ve evhaynâ ilâ mûsâ en elkı asâke, fe izâ hiye telkafu mâ ye’fikûn(ye’fikûne).
ve evhay-nâ | : ve biz vahyettik |
ilâ mûsâ | : Musa (as)’a |
en elkı | : atmasını |
asâ-ke | : asasını |
fe izâ | : olduğu zaman |
hiye | : o |
telkafu | : yutuyor |
mâ | : şeyi |
ye’fikûne(ıfk) | : yalandan yapıyorlar, sihir yapıyorlar, uyduruyorlar |
Diyanet İşleri = Biz de Mûsâ’ya, “Elindeki değneğini at” diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
Abdulbaki Gölpınarlı = Mûsâ'ya, at sopanı diye vahyettik. Atınca koca bir yılan şekline giren sopa, onların yalancıktan meydana çıkardıklarını yuttu, hepsini silip süpürdü.
Abdullah Parlıyan = Biz de Musa’ya değneğini atmasını belirttik. İşte o an onların uydurduklarını yutuyordu.
Adem Uğur = Biz de Musa’ya: “Asanı at” diye vahyettik. Bir de baktılar ki, onların gösterdiği şeyleri yutuyor.
Ahmed Hulusi = Biz de Musa'ya: "Asanı at" diye vahyettik. . . Bir de ne görsünler, o (asa), onların uydurdukları şeyleri kapıp yutuyor!
Ahmet Tekin = Biz de Mûsâ’ya:'Sen de asânı at' diye vahyettik. Bir de baktılar ki, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
Ahmet Varol = Bunun üzerine biz Musa'ya: 'Asanı at' diye vahyettik. Bir de baktılar ki o, onların uyduruverdikleri şeyleri yutuyor.
Ali Bulaç = Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip toparlayıp yutuyor.
Ali Fikri Yavuz = Biz de Mûsa’ya: “-Asânı bırakıver” diye vahyettik. Bir de baktılar ki, asâ, onların bütün uydurduklarını yutuyor.
Ali Ünal = Musa’ya, “Asânı yere bırak!” diye vahyettik. Bir de ne görsünler, asâ büyücülerin büyü adına ortaya koydukları ne varsa hepsini silip süpürüyor.
Bayraktar Bayraklı = Biz de Mûsâ'ya “Asânı at!” diye vahyettik. Bir de baktılar ki, bu onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
Bekir Sadak = Biz de Musa'ya, 'Asani koyuver» dedik, o da koydu; hemen onlarin uydurduklarini yutmaya basladi.
Celal Yıldırım = Musa'ya Asa'nı bırakıver! diye vahyettik, derken Asa onların uydurduklarını (bir bir) yutmaya başladı.
Cemal Külünkoğlu = Biz de Musa'ya: “Asanı bırak (yere at)!” diye vahyettik. Bir de baktılar ki (Musa'nın asası) onların uydurduklarını yutuyor.
Diyanet İşleri (eski) = Biz de Musa'ya, 'Asanı koyuver' dedik, o da koydu; hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı.
Diyanet Vakfi = Biz de Musa'ya, «Asanı at!» diye vahyettik. Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
Edip Yüksel = Biz de Musa'ya 'Asanı at,' diye vahyettik. Nitekim o, onların uydurduklarını toplayıp yutuverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Biz de Mûsâya «asanı bırakıver» diye vahy ettik, bir de baktılar ki o, onların bütün uydurduklarını yalayıb yutuyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz de Musa'ya: «Asanı bırakıver!» diye vahyettik. Bir de baktılar ki, o onların bütün uydurduklarını yalayıp yutuyor!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz de Musa'ya «Sen de asânı bırakıver.» diye vahyettik. Birdenbire asâ, onların bütün uydurduklarını yakalayıp yutuverdi.
Gültekin Onan = Biz de Musa'ya "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip toparlayıp yutuyor.
Harun Yıldırım = Biz de Musa’ya: “Asanı atıver!” diye vahyettik. Bir de baktılar ki onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
Hasan Basri Çantay = Biz de Musâya: «Bırak asaanı» diye vahyetdik. Bir de ne görsünler: Bu, onların bütün uydurub düzdüklerini yakalayıb yutuyor!.
Hayrat Neşriyat = Derken (biz de) Mûsâ’ya: 'Asânı (yere) bırak!' diye vahyettik. Bir de baktılar ki, o, (onların) uydurmakta oldukları şeyleri yutuyor!
İbni Kesir = Biz de Musa'ya: Asanı bırak, diye vahyettik. Bir de ne görsünler; onların uydurduklarını yalayıp yutuyor.
Kadri Çelik = Biz de Musa'ya, “Asanı atıver” dedik, o da atıverdi de birdenbire onların uydurduklarını yutmaya başladı.
Muhammed Esed = Ve (o zaman) Biz de Musaya: "Asanı yere at!" diye vahyettik. Oo! (bir de ne görsünler) bu, onların bütün o aldatıcı düzeneklerini yutmasın mı!
Mustafa İslamoğlu = Biz de Musa'ya "Asanı bırak" diye vahyettik. Fakat o da ne! O, onların gözbağcıklarını bir bir silip süpürmesin mi!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve Mûsa'ya vahyettik: «Âsânı atıver.» Hemen o (âsâ) da onların uydurmuş oldukları şeyleri yutuverdi.
Ömer Öngüt = Biz de Musa'ya: “Asanı at!” diye vahyettik. Bir de ne görsünler! Onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
Şaban Piriş = Biz de Musa’ya değneğini atmasını belirttik. İşte o an onların uydurduklarını yutuyordu.
Sadık Türkmen = Biz de Musa’ya: “Asanı at” diye vahyettik. Bir de baktılar ki, onların gösterdiği şeyleri yutuyor.
Seyyid Kutub = Biz de Musa'ya 'Elindeki değneği yere at' diye vahyettik, değnek onların bütün göz boyayıcılıklarını yutuverdi.
Suat Yıldırım = Biz de Mûsâ’ya "Asanı yere bırak!" diye vahyettik. Bir de ne baksınlar: Asa onların yaptıkları sihir, göz boyayıcılık kabilinden her şeyi yutuyor!
Süleyman Ateş = Biz de Mûsâ'ya: "Asânı at!" diye vahyettik. Bir de baktılar ki o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (Mûsâ'nın ejderha olan değneği, büyücülerin büyülerini yutup yok etmişti).
Tefhim-ul Kuran = Biz de Musa'ya: «Asanı fırlatıver» diye vahyettik. (O da fırlatıverince) Bir de baktılar ki, o, bütün uydurduklarını derleyip toparlayıp yutuyor.
Ümit Şimşek = Biz de Musa'ya 'Asânı at' diye vahyettik. Attığı gibi, o, büyücülerin uydurduğu şeyleri yutmaya başladı.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz de Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.
İskender Ali Mihr = Ve Musa (A.S)’ya asasını atmasını vahyettik. Attığı zaman o, (onların) uydurdukları (sihirle yaptıkları) şeyleri yuttu.
İlyas Yorulmaz = Bizde Musa’ya “ Değneğini yere at” diye vahyettik. Birden bire, onların uydurduklarını (yere atılan değnek yılan şeklini alarak) yutuyordu.