إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
İn ene illâ nezîrun mubîn(mubînun).
Diyanet İşleri = “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ben ancak, apaçık bir korkutucuyum.
Abdullah Parlıyan = Ben sadece gerçekleri, apaçık dile getiren bir uyarıcıyım.”
Adem Uğur = Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Ahmed Hulusi = "Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım!"
Ahmet Tekin = 'Ben kesinlikle, sorumluluk, hesap ve cezanın varlığını açıklayan apaçık bir uyarıcıyım.'
Ahmet Varol = Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.'
Ali Bulaç = "Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
Ali Fikri Yavuz = Ben ancak açık bir korkutucuyum.”
Ali Ünal = “Ben, (insanların yaptıklarını araştırmaya memur veya onlardan sorumlu değilim;) ben, ancak gerçeği apaçık ortaya koymaya memur bir uyarıcıyım.”
Bayraktar Bayraklı = (112-115) Nûh dedi ki: “Onların yaptıkları hakkında bilgim yoktur. Onların hesabı Rabbime aittir, düşünsenize! Ben iman edenleri kovacak değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
Bekir Sadak = (112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.
Celal Yıldırım = Ben ancak açık-seçik (şekilde, gelecek olan tehlikeyi haber veren ve işlenilen kötülüklere karşı elîm bir azâbın hazırlandığını duyuran) bir uyarıcıyım.
Cemal Külünkoğlu = “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
Diyanet İşleri (eski) = (112-115) Nuh: 'Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım' dedi.
Diyanet Vakfi = Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Edip Yüksel = 'Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ben ancak açık, bir nezirim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.»
Gültekin Onan = "Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
Harun Yıldırım = Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Hasan Basri Çantay = «Ben (gelecek tehlikelerle) apaçık korkutandan başka (bir kimse) de değilim».
Hayrat Neşriyat = 'Ben sâdece apaçık bir korkutucuyum.'
İbni Kesir = Ben, ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Kadri Çelik = “Ben, yalnızca apaçık bir uyarıp korkutucuyum.”
Muhammed Esed = 'Ben sâdece apaçık bir korkutucuyum.'
Mustafa İslamoğlu = Çünkü ben, (hakkı) tüm açıklığıyla (ortaya koyan) bir uyarıcıdan başkası değilim."
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ben apaçık bir korkutandan başka değilim.»
Ömer Öngüt = “Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. ”
Şaban Piriş = Ben, ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Sadık Türkmen = Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
Seyyid Kutub = “Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. ”
Suat Yıldırım = Ben, ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Süleyman Ateş = Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
Tefhim-ul Kuran = «Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcı korkutucuyum.»
Ümit Şimşek = 'Ben ancak apaçık uyarıcıyım.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Ben sadece açık bir biçimde uyarmaktayım."
İskender Ali Mihr = Ben sadece apaçık bir nezirim (uyarıcıyım).
İlyas Yorulmaz = “Ben yalnızca açıkça uyarıcıyım” dedi.