أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
E izâ kunnâ izâmen nahıraten.
Diyanet İşleri = “Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ufalanmış bir kemik yığını hâline geldikten sonra mı olacak bu iş?
Abdullah Parlıyan = Ufalanmış bir kemik yığını haline geldikten sonra mı olacak bu iş?
Adem Uğur = (Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
Ahmed Hulusi = "Çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuzda mı?"
Ahmet Tekin = 'Çürümüş kemik haline geldiğimiz zaman mı?'
Ahmet Varol = Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduktan sonra?'
Ali Bulaç = "Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"
Ali Fikri Yavuz = Çürüyüp ufalanmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
Ali Ünal = “Hem de çürüyüp, ufalanmış kemikler haline geldikten sonra?”
Bayraktar Bayraklı = (10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
Bekir Sadak = «falanmis kemik oldugumuz zaman mi?»
Celal Yıldırım = (10-11) (İnkarcı sapıklar) derler ki: «Biz çürüyüp ufalanmış kemikler hâline geldiğimizde acaba eski durumumuza döndürülecek miyiz?!»
Cemal Külünkoğlu = (10-12) (O inkârcılar) diyorlar ki: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirileceğiz! Öyle ise bu zarar dolu bir dönüştür.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?'
Diyanet Vakfi = (10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
Edip Yüksel = 'Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha!?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ya ufalanmış kemikler olduğumuz vaktı ha?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ya, ufalanmış kemikler olduktan sonra ha?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?»
Gültekin Onan = "Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"
Harun Yıldırım = “Çürümüş, dağılmış kemikler olduktan sonra mı?”
Hasan Basri Çantay = «Biz çürüyüb dağılmış kemikler olduğumuz vakit mı?»
Hayrat Neşriyat = 'Çürümüş kemikler hâline geldiğimiz zaman mı?'
İbni Kesir = Ufalanmış kemikler olduğumuz vakit mi?
Kadri Çelik = “Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
Muhammed Esed = çürüyen kemik (yığını) olsak bile?"
Mustafa İslamoğlu = Tamamen çürüyüp bir külçe kemik haline gelsek de mi?"
Ömer Nasuhi Bilmen = «Biz mi çürümüş kemikler olduğumuz zaman?»
Ömer Öngüt = "Ufalanmış kemikler haline geldiğimiz zaman mı?"
Şaban Piriş = -Çürüyüp ufalanmış kemikler haline geldiğimiz zaman..
Sadık Türkmen = Ufalanmış kemikler olmamızdan sonra ha?!”
Seyyid Kutub = Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?
Suat Yıldırım = (10-12) İnkârcılar alay ederek şöyle derler: "Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirilecekmişiz! O takdirde bu, bizim için ziyanlı bir dönüş olur!"
Süleyman Ateş = "Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
Tefhim-ul Kuran = «Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?»
Ümit Şimşek = 'Ufalanmış kemiklere döndükten sonra, öyle mi?'
Yaşar Nuri Öztürk = "Un ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"
İskender Ali Mihr = Biz çürümüş, dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?
İlyas Yorulmaz = “Çürümüş kemik yığınları haline gelmiş iken, öylemi?” derler.