وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاء مَاء بِقَدَرٍ فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ
Vellezî nezzele mines semâi mâenbi kader(kaderin), fe enşernâ bihî beldetenmeyten, kezâlike tuhrecûn(tuhrecûne).
Diyanet İşleri = O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve öyle bir mâbuttur ki ihtiyaç miktârınca yağmur yağdırır gökten, derken onunla ölü şehri diriltiriz, işte böylece sizi de diriltip kabirlerinizden çıkarır.
Abdullah Parlıyan = O Allah ki, gökten ihtiyacınıza göre belli ölçülerde su indirir de, onunla kupkuru ölü memleketlere hayat verir. İşte siz de böylece kabirlerinizden diriltilip çıkarılacaksınız.
Adem Uğur = Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.
Ahmed Hulusi = O ki, semâdan ölçülü olarak bir su (ilim) indirdi. . . Onunla ölü bir beldeyi (bilinci) dirilttik! Böylece (kabirlerden - bedenlerden) çıkarılırsınız.
Ahmet Tekin = Allah, gökten bir hesap bir plan dâhilinde, belirli miktarlarda, düzenli olarak su indirendir. Biz onunla, kupkuru, ölü beldelere hayat vererek ölümünden önceki haline getiririz. İşte siz de, suyla genetik şifreleri harekete geçirilerek hayat verilen bitkiler gibi, kabirlerinizden çıkarılacaksınız.
Ahmet Varol = O, gökten bir ölçüye göre su indirendir. Onunla ölü bir beldeyi canlandırdık. İşte siz de böyle çıkarılırsınız.
Ali Bulaç = Ki O, belli bir miktar ile gökten su indirdi de, onunla ölü bir memleketi 'dirilttik (ve her yanına yeniden hayat) yaydık'; siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.
Ali Fikri Yavuz = O Allah ki, gökten bir ölçü ile yağmur indirmektedir. İşte biz onunla ölü, (bitkileri kurumuş) bir beldeye hayat vermekteyiz. Siz de (ölmüşken kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.
Ali Ünal = Gök tarafından belli bir ölçüye göre su indiren de O’dur; ve neticede o su ile ölü bir memlekete hayat veriyoruz. İşte kabirlerinizden de bu şekilde hayat verilmiş olarak çıkarılacaksınız.
Bayraktar Bayraklı = Gökten gerekli ölçüde tekrar tekrar suyu indiren Allah'tır. Biz o su ile ölü topraklara hayat veririz. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.
Bekir Sadak = O, suyu gokten bir olcuye gore indirir. Biz onunla olu memleketi diriltiriz. Iste siz de boyle diriltileceksiniz.
Celal Yıldırım = O (Allah) ki, gökten belli bir oranda su indirir de onunla ölü bir beldeye hayat verip canlandırırız. İşte bunun gibi siz de diriltilip kabirlerinizden çıkarılacaksınız.
Cemal Külünkoğlu = O'dur gökten (dünyanın ihtiyaç duyduğu) gerekli bir ölçüye göre suyu indiren. İşte, biz (nasıl) onunla ölü toprağa hayat veriyorsak, siz de böyle (öldükten sonra) yeniden (diriltilip) çıkarılacaksınız.
Diyanet İşleri (eski) = O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz.
Diyanet Vakfi = Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.
Edip Yüksel = O ki gökten bir ölçüye göre su indirdi de onunla ölü bir ülkeyi dirilttik. İşte böyle çıkarılırsınız.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O ki bir ölçü ile yukarıdan su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de (kabirlerinizden) öyle çıkarılacaksınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. İşte siz de kabirlerinizden böyle diriltilip çıkarılacaksınız.
Gültekin Onan = Ki O, belli bir miktar ile gökten su indirdi de, onunla ölü bir memleketi dirilttik (ve her yanına yeniden hayat) yaydık; siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.
Harun Yıldırım = O, gökten belli bir miktar ile su indirendir. Onunla ölmüş bir beldeyi canlandırdık. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.
Hasan Basri Çantay = (O Allah ki) gökden bir ölçü ile su indirmişdir. İşte biz onunla ölü bir memlekete can verdik. Sizde böylece (kabirlerinizden diriltilib) çıkarılacaksınız.
Hayrat Neşriyat = Ve O (Allah) ki, gökten bir ölçü ile su indirdi. Artık onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (siz de kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız!
İbni Kesir = O ki; gökten bir ölçüye göre su indirmiştir. İşte Biz, onunla ölü bir memleketi dirilttik, siz de böylece çıkarılacaksınız.
Kadri Çelik = O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Böylece de onunla ölü bir beldeyi canlandırırız. Siz de işte böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.
Muhammed Esed = O'dur gökten gerekli miktarda suyu tekrar tekrar indiren; işte, Biz (nasıl) onunla ölü toprağa hayat veriyorsak, siz de böyle (öldükten sonra) yeniden sahneye çıkarılacaksınız.
Mustafa İslamoğlu = Gökten suyu bir ölçüye göre sürekli indiren de O'dur: Bunun sonunda Biz (nasıl) ölü toprağı yeniden diriltiyorsak, işte siz de (öldükten sonra) böyle çıkarılacaksınız.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o ki, gökten bir muayyen miktar su indirmiştir. Artık onunla bir ölmüş beldeye (hayat) neşretmiş olduk. İşte siz de (kabirlerinizden) öyle çıkarılacaksınızdır.
Ömer Öngüt = O ki, gökten bir ölçüye göre su indirdi. Biz o su ile ölü bir memleketi canlandırdık. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.
Şaban Piriş = O, gökten bir ölçüyle su indirendir. Onunla ölü bir beldeyi canlandırdık. Sizde işte böyle çıkarılacaksınız.
Sadık Türkmen = O, gökyüzünden bir ölçüye göre su indirdi de, onunla ölü bir memleketi yeniden canlandırdı. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız!
Seyyid Kutub = Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla kupkuru ölü bir memlekete hayat verdik. İşte böyle sizde tekrar diriltileceksiniz.
Suat Yıldırım = Gökten, bir ölçüye göre su indiren de O’dur. Biz onunla ölü bir ülkeye hayat veririz. İşte siz de mezarlarınızdan öyle çıkarılacaksınız.
Süleyman Ateş = Gökten bir ölçü ile su indirdi de, onunla ölü bir ülkeyi canlandırdık. İşte siz de öyle (canlandırılıp) çıkarılacaksınız.
Tefhim-ul Kuran = Ki O, belli bir miktar ile gökten su indirdi de, onunla ölü bir memleketi 'dirilttik (ve her yanına yeniden hayat) yaydık'; siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.
Ümit Şimşek = Gökten bir ölçüye göre su indiren de Odur ki, ölü bir beldeye Biz o suyla hayat verdik. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız.
Yaşar Nuri Öztürk = Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.
İskender Ali Mihr = Suyu semadan bir kader ile (taktir edilmiş bir ölçü ile) indiren O’dur. Böylece onunla ölü beldeyi dirilttik (kuru topraktan bitkiler çıkardık). İşte bunun gibi (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.
İlyas Yorulmaz = Size gökyüzünden bir ölçü ile su indiren, o suyla ölü beldeleri canlandırıp, üzerindeki canlıları diriltip çoğaltan Allah dır. Sizi de böyle (diriltilip) çıkartılacaksınız.