وَدَّ كَثِيرٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُم مِّن بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّاراً حَسَدًا مِّنْ عِندِ أَنفُسِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُواْ وَاصْفَحُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Vedde kesîrun min ehlil kitâbi lev yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârâ(kuffâran), haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakk(hakku), fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrih(emrihî), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
vedde | : sevdi, diledi, istedi, arzu etti 2 - kesîrun |
min ehli el kitâbi | : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden |
lev yeruddûne-kum | : keşke sizi döndürseler, döndürebilseler |
min ba’di | : sonradan, sonra |
îmâni-kum | : sizin îmânınız |
kuffâran | : küfür |
haseden | : haset, çekememezlik |
min indi | : yanından |
enfusi-him | : onların nefsleri |
min ba’di | : sonradan, daha sonradan |
mâ | : şey |
tebeyyene | : beyan oldu, açıklandı |
lehum | : onlar için, onlara |
el hakku | : hak, gerçek |
fa’fû (fe a’fû) | : o zaman affedin |
ve asfehû | : ve hoşgörün |
hattâ ye’tiye | : gelinceye kadar |
allâhu | : Allah |
bi emri-hî | : onun emri |
inne | : muhakkak |
allâhe | : Allah |
alâ kulli şey’in | : herşeye |
kadîrun | : kaadir, gücü yeten |
Diyanet İşleri = Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün. Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kitap ehli olanların çoğu, sizi imana geldikten sonra döndürmek ister, kâfir olmanızı diler. Gerçek, kendilerince de besbellidir ama sonra bunu, özlerindeki hasetlerinden isterler. Allah emri gelinceye dek bırakın, aldırış bile etmeyin. Şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter.
Abdullah Parlıyan = Allah bize de kitap verdi, diyenlerin pek çoğu, kıskançlıklarından dolayı sizi, imandan sonra Allah'tan gelen gerçekleri örtbas ederek kafirliğe çevirmek isterler. Hatta gerçekler, kendilerine besbelli olduktan sonra bile. Ey iman edenler! Buna karşılık siz Allah'ın bu konudaki emri gelinceye kadar onları hoş görün, bırakın. Şüphesiz Allah'ın herşeye gücü yeter.
Adem Uğur = Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
Ahmed Hulusi = Ehli Kitaptan (hakikat bilgisi verilmiş olanlardan) birçoğu, Hak kendilerince apaçık farkedilmesine rağmen, sırf hasetlerinden dolayı sizi imandan küfre döndürmek ister. Allâh hükmü sizde açığa çıkana kadar kusurlarına bakmayın, anlayış gösterin. Muhakkak ki Allâh her şeye Kaadir'dir.
Ahmet Tekin = Ehl-i kitabın çoğunluğu, hakikat kendilerine ayan beyan belli olduktan sonra, sırf, içlerindeki kıskançlıktan dolayı sizi imânınızdan vazgeçirip küfre döndürmeyi arzu ederler. Buna rağmen Allah’ın onlarla ilgili planını gerçekleştirinceye kadar onları sorgusuz sualsiz affedin, azarlamadan, kınamadan onlara hoşgörü ile davranın. Allah’ın gücü kudreti her şeye yeter.
Ahmet Varol = Kitap ehlinin çoğu, kendilerine gerçek bütün açıklığıyla belli olduktan sonra sırf kalplerinde size karşı besledikleri kıskançlık duyguları yüzünden sizi iman etmenizden sonra küfüre döndürmek istediler. Siz onlara aldırmayın ve Allah'ın hükmü gelinceye kadar kendi hallerinde bırakın. Şüphesiz Allah her şeye güç yetirendir.
Ali Bulaç = Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
Ali Fikri Yavuz = Kitap ehlinden çok kimseler -ki onlar için İslâm ve Kur’an, zâhir ve açık olmuşken- nefislerindeki hasedlerinden ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler. Şimdi, ey Müslümanlar, Allah, savaş etmek veya cizye almak husûsunda (size) emredinceye kadar, onları bağışlayın ve kınamayın. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Ali Ünal = Ehli Kitap’tan pek çoğu arzu eder ki, ah keşke imanınızdan sonra sizi gerisin geriye döndürüp kâfir yapabilseler! Bu, kendilerine (Kur’ân’ın Allah Kelâmı, Muhammed’in Âhir Zaman’da gelmesi beklenen) hak (rasûl) olduğu apaçık belli olduktan sonra, sırf nefsaniyetten kaynaklanan haset sebebiyledir. Ne var ki, Allah onlar hakkındaki hükmünü verip icraya koyuncaya kadar affediverin onları, dediklerine bakmayın; heyecana kapılıp da onlarla çekişmeye girmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla güç yetirendir (ve elbette onlar hakkındaki hükmünü uygulamaya da kadirdir).
Bayraktar Bayraklı = Kitap ehlinin büyük bir çoğunluğu, hakikat kendilerine açıkça belli olduktan sonra, içlerindeki haset yüzünden, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek istediler. O halde siz, Allah gayesini gerçekleştirinceye kadar sıkı durun, iyi düşünün, reddedin! Şüphesiz ki Allah'ın gücü her şeye yeter.
Bekir Sadak = Kitab ehlinin cogu, hak kendilerine apacik belli olduktan sonra, iclerindeki cekememezlikten oturu, sizi, inandiktan sonra kufre dondurmeyi isterler. Allah'in emri gelene kadar onlari affedin, gecin. Allah muhakkak her seya Kadir'dir.
Celal Yıldırım = Kitap ehlinden çoğu hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki hasedden dolayı sizi imânınızdan sonra küfre döndürmeyi çok arzu ederler. Allah'ın (bu husustaki) emri, hükmü gelinceye kadar (onları) bağışlayın ve (olgunluk gösterip) vazgeçin. Şüphesiz ki Allah' in kudreti her şeye yeter.
Cemal Külünkoğlu = Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra içlerindeki kıskançlıktan dolayı sizi imandan sonra küfre döndürmek isterler. (Ey İnananlar! Savaş, cizye ve benzeri şeylerde) Allah'ın emri gelinceye kadar onları bağışlayın ve hoşgörün. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
Diyanet İşleri (eski) = Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, geçin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir.
Diyanet Vakfi = Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
Edip Yüksel = Kitap ehlinin birçoğu, gerçek kendilerine belli olduğu halde, özlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra inkara döndürmeyi arzular. ALLAH emrini getirinceye kadar onları affet, görmemezlikten gel. ALLAH herşeye gücü yetendir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ehli kitabdan bir çoğu arzu etmektedir ki sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etseler: hak kendilerine tebeyyün ettikten sonra sırf nefsaniyetlerinden, hasedden, şimdi siz afv ile safh ile davranın tâ Allah emrini verinceye kadar, şüphe yok ki Allah her şeye kadir, daima kadirdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kitap ehlinden bir çoğu arzu etmektedir ki, hak kendilerine gün gibi aşikar olduktan sonra sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan ötürü, sizi iman ettikten sonra çevirip kafir etsinler. Şimdilik siz, Allah emrini verinceye kadar af ve hoşgörüyle davranın. Şüphesiz ki, Allah her şeye gücü yetendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ehl- i kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörüyle davranın tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir.
Gültekin Onan = Kitap ehlinden birçoğu / kitap ehlinin çoğu kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra nefslerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı inanmanızdan sonra sizi küfre / kafirliğe döndürmek arzusu duydular. Fakat Tanrı'nın buyruğu gelinceye kadar onları bırakın ve ilişmeyin. Hiç kuşkusuz Tanrı herşeye gücü yetendir.
Harun Yıldırım = Kitap ehlinden pek çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki hasetten dolayı, sizi îmânınızdan sonra kâfirler olarak döndürmek isterler. Allah emrini getirinceye kadar affedin, yüz çevirin. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Hasan Basri Çantay = Ehl-i Kitabdan bir çoğu, Hak kendilerince besbelli oldukdan sonra, ruhlarındaki hasedden ötürü sizi îmanınızdan sonra küfre döndürmek hevesine düşdü. Allanın emri gelinceye kada şimdilik onları bırakın, serzeniş de etmeyin. Şübhesiz ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.
Hayrat Neşriyat = Ehl-i kitabdan birçoğu, îmân etmenizden sonra sizi kâfirler olarak geri döndürmeyi istediler. (Bu, senin peygamberliğin olan) hakikat kendilerine belli olduktan sonra, sırf nefislerinden gelen bir kıskançlıktan dolayıdır. Artık Allah (onlar hakkında cihad) emrini getirinceye kadar affedin, aldırmayın! Muhakkak ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
İbni Kesir = Kitab ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi imandan sonra küfre döndürmek isterler. Allah'ın açıklayıcı emri gelene kadar onları affedin, geçin. Şüphesiz ki Allah her şeye kadir'dir.
Kadri Çelik = Kitab ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan ve içlerindeki haset yüzünden sizi, iman ettikten sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onlara af ve hoşgörüyle davranın. Allah muhakkak her şeye kadirdir.
Muhammed Esed = Kendilerini önceki vahye bağlı sayanların çoğu, kıskançlıklarından dolayı, sizi iman ettikten sonra yeniden hakikati inkara döndürmek isterler; (hatta) hakikat kendileri için apaçık ortaya çıktıktan sonra bile. Buna karşılık, siz (ey imana erişenler) Allah'ın iradesini ortaya koyacağı vakte kadar onları hoşgörün ve dayanın: Unutmayın, Allah her şeye kadirdir.
Mustafa İslamoğlu = Kitap ehlinden bir çoğu, hakikat kendileri için de apaçık ortaya çıktığı halde, sırf hasetlerinden dolayı siz inandıktan sonra, sizi geriye döndürüp inkar etmenizi isterler. Allah'ın onlar hakkındaki hükmü gelinceye kadar onları hoşgörün, kusurlarına bakmayın: Unutmayın ki Allah her şeye kadirdir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ehl-i kitaptan birçokları kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra nefislerindeki hasetten dolayı sizi imânınızdan sonra kâfirler haline döndürmeyi temenni etmiştir. İmdi siz Allah'ın emri gelinceye kadar affediniz, serzenişte bulunmayınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeye kemaliyle kâdirdir.
Ömer Öngüt = Kitap ehlinden birçokları, hak gözlerinin önüne serildiği halde içlerindeki çekememezlikten ötürü, imanınızdan sonra sizi tekrar küfre döndürmek isterler. Allah'ın (açıklayıcı) emri gelinceye kadar onları affedin, geçin. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.
Şaban Piriş = Kitap ehlinden olanların bir çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki kıskançlık yüzünden, sizi inanmanızdan sonra tekrar küfre döndürmeyi arzu ederler. Öyleyse onlara Allah’ın emri gelinceye kadar ilişmeyiniz, kendi hallerine bırakınız şüphesiz Allah’ın gücü her şeye yeter.
Sadık Türkmen = Kitap ehlinden birçoğu hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin/geçin, sinirlenmeyin. Şüphesiz Allah gücü herşeye hakkıyla yetendir.
Seyyid Kutub = Kitap Ehlinin çoğu gerçeğin ne olduğunu kesinlikle öğrendikten sonra sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi iman ettikten sonra tekrar kâfirliğe döndürmek isterler. Allah'ın emri gelinceye kadar onlara aldırış etmeyin, yaptıklarını hoş görün. Hiç kuşkusuz Allah herşeye kadirdir.
Suat Yıldırım = Sırf nefislerinden ileri gelen bir kıskançlık sebebiyle, Ehl-i kitaptan birçok kimse, gerçek kendilerine ayan beyan belli olduktan sonra, sizi imanınızdan uzaklaştırıp kâfir haline çevirmek isterler. Yine de Allah bu husustaki emrini bildirinceye kadar affedin ve hoşgörün. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
Süleyman Ateş = Kitap sâhiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Allâh emrini getirinceye kadar affedin, hoş görün. Şüphesiz Allâh, her şeye gücü yetendir.
Tefhim-ul Kuran = Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
Ümit Şimşek = Kitap Ehlinden birçoğu, imanınızdan sonra sizi tekrar inkâra döndürmek ister. Bu, kendilerine hak apaçık göründükten sonra içlerinden gelen kıskançlık yüzündendir. Allah'ın emri gelinceye kadar siz hoşgörün, bağışlayın. Şüphesiz ki Allah herşeye kadirdir.
Yaşar Nuri Öztürk = Ehlikitap'tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.
İskender Ali Mihr = Ehli kitaptan çoğu, hak kendilerine apaçık beyan olduktan sonra, nefslerindeki hasetten dolayı, sizi îmânınızdan sonra küfre döndürebilmeyi (fıska düşürmeyi) isterler. Artık, Allah (bu husustaki) emrini getirinceye kadar bağışlayın ve hoşgörün. Muhakkak ki Allah, herşeye kaadirdir.
İlyas Yorulmaz = Ehli kitap dan pek çoğu, onlara gelen hakkın doğru ile yanlışları açıklamasından sonra, içlerindeki kıskançlık dan dolayı, sizin iman ettikten sonra tekrar küfre dönmenizi isterler. Allah’ın emri gelinceye kadar, onları bağışlayın ve (tekliflerinden, tavsiyelerinden) uzaklaşın. Elbette ki Allah her şeyi bir ölçü (planlama) ile yapmaktadır.