وَمَا تَسْأَلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
Ve mâ tes’eluhum aleyhi min ecr(ecrin), in huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne).
ve mâ tes’elu-hum | : ve onlardan istemiyorsun |
aleyhi | : ona |
min ecrin | : (ücretten) bir ücret |
in huve | : o olursa |
illâ(in ... illâ) | : ancak olur |
zikrun | : zikirdir, öğüt ve hatırlatmadır |
li el âlemîne | : âlemler için, âlemlere |
Diyanet İşleri = Hâlbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur’an) âlemler içinde ancak bir öğüttür.
Abdulbaki Gölpınarlı = Buna karşılık bir ücret de istemiyorsun, bu, âlemlere öğütten başka bir şey değil.
Abdullah Parlıyan = Oysa, sen onlardan peygamberlik görevine karşı, hiçbir ücret de istemiyorsun. Bu Kur'ân Allah'ın bütün insanlığa bir hatırlatması ve nasihatıdır sadece.
Adem Uğur = Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini îfa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'an, âlemler için ancak bir öğüttür.
Ahmed Hulusi = (Hâlbuki) onun (Hakikat konusundaki uyarın) karşılığında onlardan bir bedel istemiyorsun. . . O, ancak âlemler (ins ve cinn) için bir hatırlatmadır!
Ahmet Tekin = Halbuki sen, onlardan bunun için bir ücret de istemiyorsun. Okunması ibadet olan Kur’ân, âlemler, insanlar ve cinler için ancak bir öğüttür, bir ikazdır. Bir şereftir, bir övünç kaynağıdır.
Ahmet Varol = Oysa buna karşılık sen onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu ancak alemler için bir hatırlatmadır.
Ali Bulaç = Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.'
Ali Fikri Yavuz = Buna karşı (yaptığın tebliğ ve imana davetten dolayı) onlardan bir mükâfat da istemiyorsun. O Kur’ân, bütün âlemlere ancak bir nasihattır.
Ali Ünal = Sen, Kur’ân’ı tebliğ etmene karşılık olarak onlardan bir ücret de talep etmiyorsun. Hem o (Kur’ân), başka değil, bütün şuurlu varlıklar için sadece bir ders, bir hatırlatma, bir öğüttür.
Bayraktar Bayraklı = Halbuki sen bunun karşılığında onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'ân, âlemler için ancak bir öğüttür.
Bekir Sadak = Oysa sen buna karsilik onlardan bir ucret de istemiyorsun. Kuran, alemler icin sadece bir oguttur. *
Celal Yıldırım = Ve sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu (Kur'ân) âlemler için ancak bir öğüt, bir hatırlatmadır.
Cemal Külünkoğlu = Hâlbuki sen buna (tebliğ vazifesini yapmaya) karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu (Kur'an) âlemler için ancak bir öğüt, bir hatırlatmadır.
Diyanet İşleri (eski) = Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Kuran, alemler için sadece bir öğüttür.
Diyanet Vakfi = Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini îfa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'an, âlemler için ancak bir öğüttür.
Edip Yüksel = Halbuki sen onlardan herhangi bir ücret te istemiyorsun. Bu, sadece halka bir uyarıdır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Buna karşı onlardan bir ecir de istemiyorsun, o ancak bütün âlemîne ilâhî bir tezkirdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun; O Kur'an bütün alemlere ancak ilahi bir uyarıdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Buna karşılık onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur'ân, âlemlere ancak bir öğüttür.
Gültekin Onan = Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.'
Harun Yıldırım = Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir öğüt ve hatırlatmadır.
Hasan Basri Çantay = Halbuki sen buna (bu tebliğaata) karşı onlardan hiç bir ücret de istemiyorsun. O (Kur'an) âlemlere nasıyhatden başka bir şey değildir.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki (sen) buna (bu Kur’ân’ı tebliğ vazîfene) karşı onlardan bir ücret istemiyorsun. O (Kur’ân), (bütün) âlemlere ancak bir nasîhattir.
İbni Kesir = Halbuki sen, buna karşı onlardan hiç bir ücret de istemiyorsun. O, alemler içn bir öğütten başka bir şey değildir.
Kadri Çelik = Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur'an), âlemler için sadece bir hatırlatmadır.
Muhammed Esed = Oysa sen onlardan herhangi bir karşılık da beklemiyorsun; bu, (Allah'ın) bütün insanlığa bir hatırlatmasıdır sadece.
Mustafa İslamoğlu = Oysa ki sen onlardan (davetine) bir karşılık da beklemiyorsun; elbet bu (vahiy) tüm insanlığı muhatap alan bir uyarıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Halbuki sen bunun üzerine onlardan bir ücret istemiyorsun. Bu ise âlemler için bir mev'izeden başka değildir.
Ömer Öngüt = Resulüm! Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur'an), âlemler için ancak bir öğüttür.
Şaban Piriş = Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, âlemler için sadece bir öğüttür.
Sadık Türkmen = Oysa sen, buna karşılık, onlardan bir ücret istemiyorsun ki! O, sadece alemler için bir öğüttür.
Seyyid Kutub = Oysa sen bu çabana karşılık onlardan herhangi bir ücret istemiyorsun. Kur'an, tüm insanlara seslenen bir hatırlatmadır sadece.
Suat Yıldırım = Halbuki sen bu tebliğ karşılığında onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. Kur’ân, sadece bütün insanlar için bir derstir, evrensel bir mesajdır.
Süleyman Ateş = Sen bu(okudukları)na karşılık onlardan bir ücret istemiyorsun. O, sadece bütün âlemler için bir öğüttür.
Tefhim-ul Kuran = Oysaki sen buna karşı onlardan bir ücret te istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır'.
Ümit Şimşek = Oysa tebliğin için sen onlardan bir ücret istemiyorsun. Bu Kur'ân ise bütün milletlere ve bütün çağlara bir öğüttür.
Yaşar Nuri Öztürk = Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.
İskender Ali Mihr = Ve sen onlardan bir ücret istemiyorsun. O ancak âlemlere bir zikirdir.
İlyas Yorulmaz = Sen yaptığın bu uyarılar karşılığında onlardan bir ücret istemiyorsun. O (senin tebliğ ettiğin vahy) ancak âlemler için bir öğüttür.