وَمَا أَكْثَرُ النَّاسِ وَلَوْ حَرَصْتَ بِمُؤْمِنِينَ
Ve mâ ekserun nâsi ve lev haraste bi mu’minîn(mu’minîne).
ve mâ | : ve değil, olmaz |
ekseru en nâsi | : insanların çoğu |
ve lev | : ve olsa bile |
haraste | : şiddetli istedin, çok istedin |
bi mu’minîne | : mümin olanlar, mümin olmaları |
Diyanet İşleri = Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Sen ne kadar üstlerine düşersen düş, gene de insanların çoğu imana gelmez.
Abdullah Parlıyan = Ama sen, insanların iman etmelerine ne kadar içten arzu edip çırpınsan da, insanların çoğu iman edecek değillerdir.
Adem Uğur = Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir.
Ahmed Hulusi = Sen (bu konuda onlara yardımcı olmak için) ne kadar hırslı olsan da, insanların çoğunluğu tahkiki imanı yaşayamaz.
Ahmet Tekin = Sen ne kadar üstüne düşsen de, insanların çoğu iman edecek değildir.
Ahmet Varol = Sen çok arzulasan da insanların çoğu iman etmezler.
Ali Bulaç = Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir.
Ali Fikri Yavuz = Sen ne kadar şiddetli arzulasan da yine insanların çoğu iman edici değillerdir.
Ali Ünal = Şunu unutma ki, herkesin mü’min olmasını sen ne kadar hırsla arzu etsen de, insanların çoğu iman edecek değillerdir.
Bayraktar Bayraklı = Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir.
Bekir Sadak = (102-10) 3 Sana boylece vahyettiklerimiz, gaybe ait haberlerdir. Onlar elbirligi edip duzen kurduklari zaman yanlarinda degildin; sen ne kadar yurekten istersen iste, insanlarin cogu inanmazlar.
Celal Yıldırım = Sen ne kadar içten arzu edip çırpınsan da insanların çoğu imân edecek değillerdir.
Cemal Külünkoğlu = Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu inanmayacaklardır.
Diyanet İşleri (eski) = (102-103) Sana böylece vahyettiklerimiz, gaybe ait haberlerdir. Onlar elbirliği edip düzen kurdukları zaman yanlarında değildin; sen ne kadar yürekten istersen iste, insanların çoğu inanmazlar.
Diyanet Vakfi = Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir.
Edip Yüksel = Ne kadar istesen de halkın çoğunluğu inanmıyacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve insanların ekserisi sen ne kadar hırslansan mü'min değildirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve insanların çoğu sen ne kadar çok arzu etsen de mümin değillerdir!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sen ne kadar şiddetle arzulasan da, insanların çoğu iman edecek değildir.
Gültekin Onan = Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu inançlılar (olacak) değildir.
Harun Yıldırım = Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir.
Hasan Basri Çantay = Sen ne kadar hırs göstersen yine insanların çoğu îman ediciler değildir.
Hayrat Neşriyat = (Sen ne kadar) hırs göstersen de, yine insanların çoğu îmân edecek kimseler değildir.
İbni Kesir = Sen, ne kadar hırs göstersen de; yine insanların çoğu, inanmazlar.
Kadri Çelik = Sen ne kadar hırslansan da insanların çoğu iman etmezler.
Muhammed Esed = Yine de -bunu ne kadar yürekten istersen iste- insanların çoğu (bu vahye) inanmayacaklar.
Mustafa İslamoğlu = Hem -sen gönülden arzuluyor olsan dahi- insanların çoğu yine de inanmayacak.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve insanların ekserisi, sen fazlaca arzu etsen de imân edici kimseler değildirler.
Ömer Öngüt = Sen ne kadar yürekten istesen de insanların çoğu inanmazlar.
Şaban Piriş = Sen ne kadar çok istesen de, insanların çoğu inanmazlar.
Sadık Türkmen = Sen, ne kadar istesen de insanların birçoğu mümin olmuyor.
Seyyid Kutub = Sen insanların iman etmesini ne kadar ısrarla istersen iste, onların çoğu iman etmeyecektir.
Suat Yıldırım = Şunu unutma ki: Sen, büyük bir kuvvetle arzu etsen bile insanların çoğu iman etmezler.
Süleyman Ateş = Ama sen, ne kadar istesen de, yine insanların çoğu inanacak değillerdir.
Tefhim-ul Kuran = Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir.
Ümit Şimşek = Fakat sen ne kadar hırs göstersen, insanların çoğu iman edecek değildir.
Yaşar Nuri Öztürk = Sen hırslanasıya istesen de, insanların çoğu inanmayacaktır.
İskender Ali Mihr = Ve sen (onların mü’min olmalarını) çok istesen bile, insanların çoğu mü’min olmazlar.
İlyas Yorulmaz = İnsanların pek çoğu, sen ne kadar çaba gösterirsen göster, inanacak değillerdir.