فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Fe lev enne lenâ kerraten fe nekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
fe lev enne | : keşke olsaydı |
lenâ | : bize, bizim için |
kerraten | : bir kere daha |
fe | : o zaman |
nekûne | : biz oluruz |
min | : den |
el mu’minîne | : mü’minler |
Diyanet İşleri = “Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ne olurdu bir kere daha dünyâya dönebilseydik de inananlardan olsaydık.
Abdullah Parlıyan = Ne olurdu, o hayata bir kere daha dönebilseydik de, inananlardan olsaydık.
Adem Uğur = Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!
Ahmed Hulusi = "Keşke geri dönebilsek de (hakikate) iman etmenin getirisini elde etsek. "
Ahmet Tekin = 'Ah, keşke, bizim için dünyaya bir dönüş fırsatı olabilseydi, biz de mü’minlerden olurduk.'
Ahmet Varol = Keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da mü'minlerden olsaydık.
Ali Bulaç = "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik."
Ali Fikri Yavuz = Bari bizim için geriye bir dönüş olsaydı da müminlerden olsak.”
Ali Ünal = “Ne olur, bize bir şans daha tanınsa da dünyaya döndürülsek; o zaman mutlaka mü’minlerden oluruz!”
Bayraktar Bayraklı = (96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”
Bekir Sadak = (96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
Celal Yıldırım = Ah! Eğer bir defa daha (Dünya'ya) dönüşümüz olsaydı elbette mü'minlerden olurduk.
Cemal Külünkoğlu = “Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, mü'minlerden olabilsek.”
Diyanet İşleri (eski) = (96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.
Diyanet Vakfi = Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!
Edip Yüksel = 'Bir şansımız daha olsaydı da, inananlar olsaydık.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü'minlerden olsa idik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bari bizim için geriye (dünyaya) dönme imkanı olsaydı da, mü'minlerden olsaydık.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik.»
Gültekin Onan = "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da inançlılardan olabilseydik."
Harun Yıldırım = “Bizim için bir kere daha dönüş olsaydı da iman edenlerden olabilseydik.”
Hasan Basri Çantay = «Bizim için hakıykaten bir geri dönüş olsaydı da biz de mü'minlerden olsaydık».
Hayrat Neşriyat = 'Buna rağmen ah keşke, bizim için hakikaten (dünyaya) bir (dönüş) daha olsa da mü’minlerden olsak!'
İbni Kesir = Keşki bizim için geri dönüş olsa da, mü'minlerden olsak.
Kadri Çelik = “Bizim için bir kere daha (dünyaya dönüş) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik!”
Muhammed Esed = N'olurdu, (o hayata) bir kere daha dönebilseydik de inananlardan olsaydık!"
Mustafa İslamoğlu = Keşke bizim için bir kez daha dönüş olsaydı da, biz de inananlardan biri olsaydık."
Ömer Nasuhi Bilmen = «İmdi bizim için bir kere (geriye) dönüş olsa idi de artık mü'minlerden olsa idik.»
Ömer Öngüt = “Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de inananlardan olsak!”
Şaban Piriş = Keşke bizim bir hakkımız daha olsaydı da müminlerden oluverseydik.
Sadık Türkmen = Şâyet bizim için bir imkân/dönüş daha olsa da, inananlardan olsak.”
Seyyid Kutub = Ah keşki, bir daha dünyaya dönebilsek de mü'minlerden olsak.
Suat Yıldırım = (96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"
Süleyman Ateş = "Âh keşke bir dönüşümüz daha olsa da inananlardan olsak!"
Tefhim-ul Kuran = «Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik.»
Ümit Şimşek = 'Ne olur, bir fırsatımız daha olsa da mü'minlerden olsaydık!'
Yaşar Nuri Öztürk = "Keşke bir dönüşünüz daha olsaydı da müminlerden olabilseydik."
İskender Ali Mihr = Bizim için keşke bir kere daha (dünyaya dönüş) olsaydı, o zaman biz mü’minlerden olurduk.
İlyas Yorulmaz = “Keşke bizim için tekrar geri dönüş olsa da, inananlardan olsak” derler.