أَوَكُلَّمَا عَاهَدُواْ عَهْداً نَّبَذَهُ فَرِيقٌ مِّنْهُم بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
E ve kullemâ âhedû ahden nebezehu ferîkun minhum bel ekseruhum lâ yu’minûn(yu’minûne).
e | : mı |
ve kullemâ | : ve her defa, her sefer, her zaman |
âhedû | : ahid yaptılar, anlaştılar |
ahden | : ahd, antlaşma |
nebeze-hu | : onu attı, bozdu |
ferîkun | : fırka, kısım, zümre 7 - min-hum |
bel | : hayır aksine, evet aksine, öyle değil |
ekseru-hum | : onların çoğu |
lâ yu’minûne | : mü’min olmazlar, îmân etmezler |
Diyanet İşleri = Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden birtakımı o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlarla bir ahde girişildi mi içlerinden bir bölüğü o ahdi bozacak ha. Bir bölüğünün ahdini bozması şöyle dursun, zâten çokları inanmazlar.
Abdullah Parlıyan = Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Gerçek şu ki, aslında onların çoğu inanmıyor.
Adem Uğur = Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.
Ahmed Hulusi = Bir sözleşmeyle anlaşma yaptıkları her defasında, içlerinden bir grup onu bozup atmadı mı! Hayır, onların çoğunluğu iman etmezler!
Ahmet Tekin = Fâsıklar ne zaman bir antlaşma, bir sözleşme yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir grup çıkıp, onu inkâr ederek, yırtıp atacak öyle mi? Zaten onların çoğu imân etmeyecekler.
Ahmet Varol = Onlar her ne zaman bir ahidde bulundularsa içlerinden bir topluluk onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.
Ali Bulaç = Ne zaman bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.
Ali Fikri Yavuz = O Yahûdiler, her ne zaman bir ahd üzerine anlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir topluluk o ahdi bozup atıvermedi mi? Hattâ az bir topluluk değil, onların çoğu ahd tanımaz îmansızlardır.
Ali Ünal = (O fasıklar) ne zaman bir ahidde bulunsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? (Evet, hep böyle yapıyorlar; hem küçük bir güruh da değil,) onların çoğu, ahd tanır, iman eder değillerdir.
Bayraktar Bayraklı = Ne zaman, onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.
Bekir Sadak = Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuslarsa iclerinden bir takimi onu bozmamis midir? Zaten onlarin cogu inanmazlar.
Celal Yıldırım = Onlar (Yahudiler) ne kadar bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir kısmı onu bozup (peygamberlerin ve mürşitlerin yüzüne) atmadılar mı ? Zaten onların çoğu (ahde bağlı kalmaz ve) dosdoğru imân etmezler.
Cemal Külünkoğlu = Onlar ne zaman söz verdilerse aralarından bir grup onu bozup bir yana atmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.
Diyanet İşleri (eski) = Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa içlerinden bir takımı onu bozmamış mıdır? Zaten onların çoğu inanmazlar.
Diyanet Vakfi = Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.
Edip Yüksel = Her ne zaman bir anlaşma yaptılarsa onlardan bir grup onu bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu inanmaz.
Elmalılı Hamdi Yazır = ya o fasıklar hem bunları tanımıyacaklar hem de ne zaman bir ahd üzerine muahede yapsalar her def'asında mutlaka içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? hattâ az bir güruh değil ekserisi ahd tanımaz imansızlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O fasıklar, hem bunları tanımayacaklar, hem de ne zaman bir antlaşma yapsalar her defasında mutlaka içlerinden bir zümre onu bozup atıverecek öyle mi? Hatta az bir zümre değil, onların çoğu antlaşma tanımaz imansızlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O fasıklar hem bunları tanımıyacaklar, hem de ne zaman bir ahd üzerine antlaşma yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir güruh çıkıp onu bozacak ve atıverecek öyle mi? Hatta az bir güruh değil, onların çoğu ahit tanımaz imansızlardır.
Gültekin Onan = Ne zaman bir ahidde bulundularsa, onların bir bölümü (feriykun) onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu inanmış değildir.
Harun Yıldırım = Ne zaman bir ahitle bağlandılarsa, içlerinden bir grup onu bozuvermedi mi? Zaten onların pek çoğu îmân etmezler.
Hasan Basri Çantay = Onlar ne zaman bir ahid ile bağlandılarsa içlerinden bir güruh onu bozub atıvermedi mi? Hayır, (bir güruh değil), onların çoğu (ahid tanımazlar), îman etmezler.
Hayrat Neşriyat = Nitekim ne zaman söz vererek bir andlaşma yapsalar, içlerinden bir kısmı onu bozmadı mı? Hayır! Onların çoğu îmân etmezler.
İbni Kesir = Onlar, ne zaman bir ahidle bağlandılarsa içlerinden bir güruh onu bozup atmadı mı? Hayır, onların bir çoğu iman etmezler.
Kadri Çelik = Onlar ne zaman bir anlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir takımı onu bir yana itmiştir. Zaten onların çoğu iman etmezler.
Muhammed Esed = Ne zaman (Allah'a) söz verdilerse bazıları sözlerini (çiğneyip) bir kenara atmadı mı? Gerçek şu ki, aslında onların çoğu inanmıyor.
Mustafa İslamoğlu = Ne yani, her söz verişlerinde onlardan bir kısmı bu sözden dönmedi mi? Maalesef onların çoğu güven duygusundan yoksun kalmışlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ya her ne zaman bir ahd ile muâhede yapacak olsalar onlardan bir gürûh o ahdi bozup atacak mı? Belki onların ekserisi imân etmezler.
Ömer Öngüt = Onlar ne zaman bir andlaşma yapsalar, içlerinden bir güruh onu bozup arkalarına atmadılar mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.
Şaban Piriş = Onlar ne zaman bir söz vermişlerse, içlerinden bir grup bu sözü bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.
Sadık Türkmen = Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden birtakımı o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların birçoğu iman etmiyor.
Seyyid Kutub = Onlar ne zaman bir ahit yaptılar ise aralarından bir grup onu bozup bir yana atmadı mı? Aslında onların çoğu inanmaz.
Suat Yıldırım = O fâsıklar hem bunları reddedecek, hem de ne zaman bir anlaşma yapsalar, içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? (Hatta sadece az bir güruh da değil), onların ekserisi ahit tanımaz imansızlardır.
Süleyman Ateş = Ne zaman bir ahit (andlaşma) yaptılarsa, onlardan bir grup o ahdi bozup atmadı mı? Zaten çokları inanmazlar.
Tefhim-ul Kuran = Onlar, ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa, içlerinden bir bölümü onu atıp bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.
Ümit Şimşek = Onların her söz verişinde, içlerinden bir topluluk o sözü bozup bir kenara atmadı mı? Doğrusu, onların çoğu iman etmiyor.
Yaşar Nuri Öztürk = Bir ahitle söz verdikleri her seferinde, içlerinden bir fırka ahdi kaldırıp atmadı mı? Doğrusu şu ki, onların çokları iman etmezler.
İskender Ali Mihr = Ve onlardan bir kısmı, bir ahd yaptıkları zaman, her defasında onu nakzettiler mi (bozmadılar mı)? Evet (bozdular), onların çoğu îmân etmezler.
İlyas Yorulmaz = O yoldan çıkmış olanlar, ne zaman bir antlaşma yapsalar, onlardan bir gurup antlaşmayı bozarlar. Hayır hayır, onların çoğu iman etmezler.