وَلَقَدْ مَكَّنَّاكُمْ فِي الأَرْضِ وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ
Ve lekad mekkennâkum fîl ardı ve cealnâ lekum fîhâ maâyiş (maâyişe), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
lekad | : andolsun ki |
mekken-nâ-kum | : sizi yerleştirdik |
fî el ardı | : yeryüzünde |
ceal-nâ | : kıldık |
lekum | : sizin için, size |
fî hâ | : onun içinde, orada |
maâyişe | : geçim kaynakları |
kalîlen mâ | : ne kadar az |
teşkurûne | : şükrediyorsunuz |
Diyanet İşleri = Andolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!
Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun ki sizi yeryüzüne yerleştirdik, yaşama ve geçinme vâsıtalarını da halkettik, ne de az şükredersiniz.
Abdullah Parlıyan = Ve ey insanlar! Sizi yeryüzüne, gerçekten rahat ve huzurlu bir vaziyette yerleştirdik ve size orada geçiminizi sağlayacak şeyler verdik. Hal böyleyken, ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Adem Uğur = Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Ahmed Hulusi = Andolsun ki, sizi arzda yerleştirdik ve sizin için orada yaşamınızı devam ettirecek nimetler oluşturduk. . . Ne kadar az değerlendiriyorsunuz!
Ahmet Tekin = Biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, size güç itibar ve iktidar verdik, geçim vasıtaları ve geçinme imkânları sağladık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.
Ahmet Varol = Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve size orada çeşitli geçim imkanları verdik. Çok az şükrediyorsunuz!
Ali Bulaç = Andolsun, sizi yeryüzünde yerleşik kıldık ve orda size geçimlikler yarattık. Ne az şükrediyorsunuz?
Ali Fikri Yavuz = Andolsun ki, sizi, yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada bir çok geçim imkânları hazırladık. Siz ne az şükrediyorsunuz!...
Ali Ünal = Şurası bir gerçek ki ey insanlar, Biz sizi yeryüzünde yerleştirip, orada size imkânlar bahşettik ve sizin için pek çok geçim vasıta ve kaynakları var ettik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Bayraktar Bayraklı = Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Bekir Sadak = Sizi yeryuzunde yerlestirdik ve orada size gecimlikler yarattik. Oyleyken pek az sukrediyorsunuz. *
Celal Yıldırım = And olsun ki, sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada sizin için geçim yollarını yaratıp düzenledik. Ne de az şükrediyorsunuz!
Cemal Külünkoğlu = Andolsun ki, sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçimlikler yarattık. Ona rağmen ne kadar az şükrediyorsunuz.
Diyanet İşleri (eski) = Sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçimlikler yarattık. Öyleyken pek az şükrediyorsunuz.
Diyanet Vakfi = Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Edip Yüksel = Sizleri yeryüzüne yerleştirdik ve orada size yaşama imkânları sağladık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Şanım hakkı için sizi Arzda yerleştirdik ve sizin için onda bir çok geçimlikler yaptık, siz pek az şükrediyorsunuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için onda birçok geçim kaynakları yaptık. Siz, pek az şükrediyorsunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Gültekin Onan = Andolsun, sizi yeryüzünde yerleşik kıldık ve orada size geçimlikler yarattık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.
Harun Yıldırım = Andolsun sizi yeryüzünde yerleştirdik ve size orada pek çok geçimlik yarattık... Ne kadar da az şükrediyorsunuz!?
Hasan Basri Çantay = Andolsun, sizi yer (yüzün) de yerleşdirmişiz, size orada bir çok geçim vasıtaları yaratmışızdır. Ne az şükredersiniz!
Hayrat Neşriyat = Celâlim hakkı için, size yeryüzünde imkân verdik (orada yerleştirdik) ve orada sizin için geçim vâsıtaları kıldık. (Siz ise) ne kadar az şükrediyorsunuz!
İbni Kesir = Andolsun ki; sizi, yeryüzüne yerleştirdik. Ve size orada geçimlikler yarattık. Ne de az şükrediyorsunuz.
Kadri Çelik = Sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada sizin için geçim kaynakları karar kıldık. Öyleyken pek az şükrediyorsunuz.
Muhammed Esed = Evet, (ey insanlar), sizi yeryüzüne gerçekten (bolluk içinde) yerleştirdik ve size orada geçiminizi sağlayacak şeyler verdik: (Hal böyleyken) ne kadar az şükrediyorsunuz!
Mustafa İslamoğlu = (Ey insanlar!) Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada geçiminizi sağlayacak bir ortam hazırladık: (Bu gerçeğe rağmen) şükredenleriniz ne kadar azdır?
Ömer Nasuhi Bilmen = Andolsun ki, sizi yerde yerleştirdik ve size orada birçok maişet vasıtaları vücuda getirdik, siz ise pek az şükredersiniz.
Ömer Öngüt = Andolsun ki sizi yeryüzüne yerleştirdik. Orada sizin için geçimlikler yarattık. Ne de az şükrediyorsunuz!
Şaban Piriş = Sizi yeryüzünde yerleştirdik. Orada sizin için geçimlikler sağladık. Buna rağmen ne kadar az şükrediyorsunuz!
Sadık Türkmen = Doğrusu sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçimlikler kıldık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Seyyid Kutub = Size yeryüzünde yurt sağladık, orada size çeşitli geçim kaynakları bağışladık. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
Suat Yıldırım = Şu bir gerçektir ki ey insanlar, Biz sizi dünyaya yerleştirip orada size hakimiyet verdik. Orada sizin için birçok geçim vasıtaları yarattık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Süleyman Ateş = Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Tefhim-ul Kuran = Andolsun, sizi yeryüzünde 'yerleşik kıldık' ve orda size geçimlikler yarattık. Ne de az şükrediyorsunuz?
Ümit Şimşek = Biz sizi yeryüzünde yerleştirip orada sizin için geçim vasıtaları yarattık. Oysa siz pek az şükrediyorsunuz.
Yaşar Nuri Öztürk = Andolsun, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada, geçiminize yarayacak nimet ve imkanlara vücut verdik. Ne de az şükrediyorsunuz!
İskender Ali Mihr = Andolsun ki, sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim kaynakları kıldık. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
İlyas Yorulmaz = Sizi yeryüzüne biz yerleştirdik ve yaşayabilmeniz için ihtiyaçlarınızı biz karşıladık. Ne az şükrediyorsunuz.