إِذْ رَأَى نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَّعَلِّي آتِيكُم مِّنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى
İz raâ nâren fe kâle li ehlihimkusû innî ânestu nâren leallî âtîkum minhâ bi kabesin ev ecidu alân nâri hudâ(huden).
iz raâ | : gördüğü zaman |
nâren | : bir ateş |
fe | : böylece, o zaman |
kâle | : dedi |
li ehlihimkusû (ehli-hi umkusû) | : ailesine |
innî | : muhakkak ki ben |
ânestu | : gördüm, farkettim |
nâren | : bir ateş |
leallî | : umulur ki ben, böylece ben |
âtî-kum | : size getiririm |
min-hâ | : ondan |
bi kabesin | : bir kor |
ev | : veya |
ecidu | : bulurum, rastlarım |
alân nâri (alâ en nâri) | : ateşin yanında |
huden | : hidayet |
Diyanet İşleri = Hani bir ateş görmüştü de ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum” demişti.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hani bir ateş görmüştü de âilesine durun demişti, ben bir ateş görüyorum, ya gider, bir kor getiririm oradan size, yahut birine rastlarım da yol öğrenirim ateş başında.
Abdullah Parlıyan = Hani O, uzakta bir ateş görmüştü ve ailesine: “Siz burada bekleyin, ben bir ateş gördüm” demişti. “Belki size, oradan bir parça kor getiririm, yahut orada, ateşin yanında bir yol gösterici bulurum.”
Adem Uğur = Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti.
Ahmed Hulusi = Hani (Musa) bir ateş gördü de ehline: "Yerinizde durun, muhakkak ki ben bir ateş hissettim. . . Belki ondan size bir kor parçası getiririm ya da o ateşin yanında bir kılavuz bulurum. "
Ahmet Tekin = Hani o bir ateş görmüş ailesine:'Burda bekleyin. Gözüme, dostluk parıltısı saçan, yüreğimi ısıtan bir ateş ilişti. Belki size alevli bir eğsi-köz getiririm. Yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum.' demişti.
Ahmet Varol = Hani o bir ateş görmüştü de ailesine: 'Siz durun. Ben bir ateş gördüm. Umarım oradan size bir kor getirir yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum' demişti.
Ali Bulaç = Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol gösterici bulurum."
Ali Fikri Yavuz = (Mûsa Medyen’den annesini ziyaret için Mısır’a giderken yolda ailesi ile fırtınaya tutulmuş, karanlık bir gecede yolu şaşırmış ve davarları dağılmıştı. İşte böyle ateşe ihtiyaç duyulan bir vakitte) hani o, bir ateş görmüştü de ailesine: “- Yerinizde durun. Benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahud ateşin yanında bir yol gösterici bulurum.” demişti.
Ali Ünal = O, (ailesiyle birlikte gece çölde yol alırken) uzaktan bir ateş gördü ve “Durun, siz burada bekleyin!” dedi ailesine, “bir ateş gördüm. Gidip bir bakayım, bakarsınız bir parça kor alıp getirir veya orada yolu bilen birini bulabilirim.”
Bayraktar Bayraklı = Hani o, bir ateş görmüştü de, ailesine/toplumuna, “Durun! Ben bir ateş gördüm, ya ondan size bir kor getiririm ya da ateşin yanında bir rehber bulurum” demişti.
Bekir Sadak = O, bir ates gormustu de, ailesine: «Durun, ben bir ates gordum, ya ondan size bir kor getirir, ya da atesin yaninda bir yol gosteren bulurum» demisti.
Celal Yıldırım = Hani o bir ateş görmüştü de ailesine, «durun demişti, doğrusu bir ateşe gözüm ilişti, ondan size bir kor getireceğimi veya üzerinde bir yol gösterici bulabileceğimi ümit ederim».
Cemal Külünkoğlu = (9-10) (Resulüm!) Musa'nın haberi (kıssası) sana ulaştı mı? Hani o (Sina'da) bir ateş görmüştü de ailesine: “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm. Ya oradan size bir kor getiririm ya da ateşin yakınlarında bize yol gösterecek birini bulurum” demişti.
Diyanet İşleri (eski) = O, bir ateş görmüştü de, ailesine: 'Durun, ben bir ateş gördüm, ya ondan size bir kor getirir, ya da ateşin yanında bir yol gösteren bulurum' demişti.
Diyanet Vakfi = Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti.
Edip Yüksel = Bir ateş görmüştü ve ailesine, 'Burada durun, ben bir ateş gördüm. Olur ki size ondan bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum,' demişti.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bir vakıt o bir ateş gördü de ehline durun, dedi: benim gözüme bir ateş ilişti belki size ondan bir yalın getiririm, yâhud üzerinde bir kılağuz bulurum
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hani bir vakit o bir ateş gördü de ailesine: «Siz durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size ondan bir yalın kor getiririm veya ateşin yanında bir kılavuz bulurum.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: «Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum» demişti.
Gültekin Onan = Hani bir ateş görmüştü de, ehline (ailesine) şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol gösterici bulurum."
Harun Yıldırım = Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti.
Hasan Basri Çantay = Hani o, bir ateş görmüşdü de aailesine: «Siz (burada) durun. Hakıykat ben (muunis) bir ateş gördüm. Belki ondan size bir kor getirir, yahud ateşin yanında doğru bir yol (gösterici) bulurum» demişdi.
Hayrat Neşriyat = Hani bir ateş görmüştü de âilesine: '(Siz burada) durun; doğrusu ben bir ateş gördüm; belki ondan size bir kor getiririm; ya da ateşin yanında yol gösteren bir kimse bulurum' demişti.
İbni Kesir = Hani o; bir ateş görmüştü de ailesine: Durun, ben bir ateş gördüm. Size ya ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum, demişti.
Kadri Çelik = Hani bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: “Durun, şüphesiz ben bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor parçası getirici olurum ya da ateşin yanında bir kılavuzluk bulurum.”
Muhammed Esed = Hani, o (uzakta) bir ateş görmüş ve ailesine: "Siz burada bekleyin; ben bir ateş gördüm" demişti, "belki size oradan bir tutam kor getiririm; yahut orada ateşin yanında bir yol gösterici bulurum".
Mustafa İslamoğlu = Hani o ateş türü cazip bir şey görmüştü de, ailesine hemen "Durun, bekleyin!" demişti; "Benim gözüme ateş türü bir şey ilişti; belki size ondan bir tutam kor getiririm veya ateşin etrafında bir yol gösterici bulurum".
Ömer Nasuhi Bilmen = O vakit ki, o bir ateş görmüş de ailesine demişti ki: «Durunuz, ben şüphesiz bir ateş gördüm, belki ondan size bir aydınlık getiririm, yahut ateşin yanında bir rehber bulurum.»
Ömer Öngüt = Hani o bir ateş görmüştü de âilesine şöyle demişti: “Siz burada durun. Ben bir ateş gördüm. Oradan size bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum. ”
Şaban Piriş = Hani bir ateş görmüştü de ailesine: -Siz durun, ben bir ateş gördüm. Belki size ondan bir kor getiririm; veya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum demişti.
Sadık Türkmen = Hani o bir ateş görmüştü, ailesine dedi ki: “Siz durup bekleyin ben bir ateş gördüm; belki ondan size bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum.”
Seyyid Kutub = Hani o bir ateş görünce ailesine dedi ki; «Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm. Ya oradan size bir kor getiririm, ya ateşin yakınlarında bize yol gösterecek birini bulurum.»
Suat Yıldırım = Hani o çölde, gece yol alırken, bir ateş gördü uzaktan. "Durun!" dedi, ailesine: "Bir ateş ilişti gözüme. Oraya doğru gideyim, Belki oradan bir kor alıp size getiririm. Belki orada yolu bilen birini bulurum."
Süleyman Ateş = Hani (o) bir ateş görmüştü de âilesine: "Siz durun ben bir ateş gördüm, belki ondan size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösteren bulurum" demişti.
Tefhim-ul Kuran = Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: «Durun, şüphesiz ben bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm ya da ateşin yanında bir yol gösterici bulurum.»
Ümit Şimşek = Hani o bir ateş görmüş ve ailesine 'Siz durun,' demişti. 'Gözüme bir ateş ilişti. Bakarsınız, ondan bir kor alıp getirir, yahut orada yol gösterecek birisini bulurum.'
Yaşar Nuri Öztürk = Hani, bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum."
İskender Ali Mihr = Bir ateş gördüğü zaman ailesine şöyle demişti: “Durup bekleyin! Muhakkak ki ben, bir ateş gördüm. Belki ondan, size bir kor (nur) getiririm veya ateşin üzerinde (nurun yanında) hidayeti bulurum.”
İlyas Yorulmaz = Uzakta bir ateş görünce ailesine “Burada bekleyin. Bir ateş gördüm, belki (ısınmak için) o ateşten bir parça getirebilir veya ateşin çevresinde bize yol gösterecek birisini bulabilirim” dedi.