Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/8

 إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلاَلاً فَهِيَ إِلَى الأَذْقَانِ فَهُم مُّقْمَحُونَ

  İnnâ cealnâ fî a’nâkıhim aglâlen fe hiye ilâl ezkâni fe hum mukmehûn(mukmehûne).

Kelime Karşılaştırma
innâ : muhakkak ki biz
cealnâ : kıldık, yaptık
fî a’nâkı-him : onların boyunlarında
aglâlen : halkalar, zincirler
fe hiye : böylece o
ilel ezkâni (ilâ el ezkâni) : çenelere kadar
fe hum : böylece onlar
mukmehûne : başları yukarı kalkık olanlar, başları yukarı kaldırılmış kimseler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki biz, boyunlarına lâleler vurduk, elleri, âdeta çenelerine kenetlendi lâlelerle, bu yüzden onlar, başlarını dimdik tutarlar.

 Abdullah Parlıyan = Onların boyunlarına esaret, ceza ve azap olsun diye, çenelerine kadar uzayan demir halkalar geçirdik de, burunları yukarı, gözleri aşağı somurtup kalmışlardır.

 Adem Uğur = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.

 Ahmed Hulusi = Muhakkak ki biz onların boyunlarında, çenelerine kadar dayanmış boyunduruklar (şartlanma ve değer yargıları) oluşturduk! Artık (onlar kendi hakikatlerini göremezler) başları yukarı doğru kalkıktır (benlikleriyle yaşarlar)!

 Ahmet Tekin = Biz onların boyunlarına demir halkalar, lâleler geçirdik. Halkalar çenelerine dayanır. Bu yüzden burunları yukarda, gözlerini yere dikip somurtmuş kalmışlardır.

 Ahmet Varol = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanan halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

 Ali Bulaç = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

 Ali Fikri Yavuz = Çünkü biz, o kâfirlerin boyunlarına bağlar geçirmişiz ki, bunlar çenelerine dayanmıştır da başları yukarı kalkık bulunuyorlar. (Artık hak tarafına başlarını çeviripte boyun eğmezler.)

 Ali Ünal = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik; çenelerine dayanan o halkalar sebebiyle başları yukarı doğru çivilenmiş gibidir.

 Bayraktar Bayraklı = Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanacak olan demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

 Bekir Sadak = Boyunlarina, cenelerine kadar varan demir halkalar gecirmisizdir, bunun icin baslari yukari kalkiktir.

 Celal Yıldırım = Şüphesiz ki biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak şekilde demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarıya kalkıktır.

 Cemal Külünkoğlu = Biz, (kötü niyetlerinden ve isyanlarından dolayı) onların boyunlarına çenelere kadar dayanan halkalar geçirdik. Bu sebeple başları (ve burunları) yukarıya kalkıktır (hakka boyun eğmezler).

 Diyanet İşleri (eski) = Boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkalar geçirmişizdir, bunun için başları yukarı kalkıktır.

 Diyanet Vakfi = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.

 Edip Yüksel = Boyunlarına, çenelerine kadar varan prangalar taktık da kafaları yukarıya dikilmiştir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Çünkü Biz, onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz de onlar, çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.

 Gültekin Onan = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

 Harun Yıldırım = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.

 Hasan Basri Çantay = Hakıykat, biz onların boyunlarına öyle lâleler geçirdik ki bunlar çenelerine kadar (dayandı). Şimdi onlar, kafaları ve burunları yukarı kaldırılmış haldedirler.

 Hayrat Neşriyat = Muhakkak ki biz onların boyunlarına halkalar geçirdik; öyle ki o (demir halkalar)çenelerine kadar (dayanmış)tır; bu yüzden onlar başları yukarı kalkık kimselerdir.

 İbni Kesir = Doğrusu Biz; onların boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkaları geçirdik. Bunun için artık başları yukarı kalkıktır.

 Kadri Çelik = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıklardır.

 Muhammed Esed = Onların boyunlarına çenelerine kadar uzayan demir halkalar geçirdik ki kafalarını dik tutmak zorunda kalsınlar;

 Mustafa İslamoğlu = Zira (sanki) Biz onların boyunlarına, çenelerine kadar uzanan demir halkalar geçirmişizdir de, başlarını bir türlü eğememektedirler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Şüphe yok ki, Biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişizdir, tâ ki onların çenelerine kadar dayanmıştır. Artık onlar başları yukarı kaldırılmış, gözleri aşağıya çevrilmiş kimselerdir, bir şey görüp anlayamazlar.

 Ömer Öngüt = Gerçekten biz onların boyunlarına demir halkalar geçirdik. O halkalar çenelerine kadar dayanmıştır. Onun için kafaları yukarı kalkıktır.

 Şaban Piriş = Biz, onların boyunlarına, çenelerine varan halkalar geçirdik. Onun için başları kalkıktır.

 Sadık Türkmen = Sanki onların boyunlarında, çenelerinde halkalar var, kafaları kalkık, kibirlidirler.

 Seyyid Kutub = Biz onların boyunlarına halkalar geçirdik. Çenelere kadar dayanan o halkalar yüzünden kafaları kalkıktır.

 Suat Yıldırım = Boyunlarına öyle boyunduruklar koyduk ki onlar çenelerine dayanmaktadır. Boyunları yukarı, çeneleri kalkık, gözleri havada bir durumdadırlar.

 Süleyman Ateş = Biz onların boyunlarına halkalar geçirdik. Çenelere kadar dayanan o halkalar yüzünden kafaları kalkıktır.

 Tefhim-ul Kuran = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

 Ümit Şimşek = Biz onların boyunlarına öyle boyunduruklar geçirdik ki, çenelerine dayanır da başları havaya dikili kalır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır.

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar halkalar (zincirler) kıldık (geçirdik). Bu sebeple onlar, başları yukarı kaldırılmış olanlardır.

 İlyas Yorulmaz = Onların çenelerine kadar boyunlarına geçecek halkalar hazırladık ki, kafalarını dik tutsunlar.