Önceki Ayet Sonraki Ayet  
23. Sûre Mü’minûn/62

 وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

  Ve lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve ledeynâ kitâbun yantıku bil hakkı ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne).

Kelime Karşılaştırma
ve lâ nukellifu : ve mükellef tutmayız
nefsen : nefs, kişi, kimse
illâ : den başka, dışında
vus’a-hâ : onun gücü, kapasitesi
ve ledeynâ : ve katımızda, yanımızda, nezdimizde
kitâbun : bir kitap
yantıku : söyleyen, konuşan
bi el hakkı : hakkı
ve hum : ve onlar
lâ yuzlemûne : zulmedilmez
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve biz, hiç kimseye gücü, yetmeyeceği bir şey teklif etmeyiz ve katımızdadır gerçek olanı söyleyen kitap ve onlar, zulüm görmezler.

 Abdullah Parlıyan = Biz hiç kimseye, gücünün üstünde yük yüklemeyiz ve katımızda gerçeği söyleyen bir kitap bulunmaktadır, herkesin yaptığı ve yapacağı, olduğu gibi onda tespit edilmiştir. Bu sebeple onlara, asla haksızlık edilmez.

 Adem Uğur = Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Ahmed Hulusi = Hiçbir bilince kapasitesinin üstündekini teklif etmeyiz. . . Hak olarak açığa çıkan (her birimin yaratılış amacına göre hak ettiğini gösteren) BİLGİ vardır. . . Onlara haksızlık yapılmaz!

 Ahmet Tekin = Biz, bir kimseyi ancak gücünün yettiği kadarı ile mükellef kılarız. Nezdimizde, hakkı, doğruyu söyleyen, doğruları ortaya koyan bir kitap, bir sicil vardır. Onlar hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar.

 Ahmet Varol = Hiç kimseye güç yetirebileceğinden fazlasını yüklemeyiz. Bizim katımızda hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Ali Bulaç = Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiç bir haksızlığa uğratılmazlar.

 Ali Fikri Yavuz = Biz, herkese ancak güç ve takatı miktarınca teklif yaparız; (gücünün üstünde olan şeylerle sorumlu tutmayız). Katımızda (her kulun amelinin yazılı bulunduğu) bir kitab vardır; o, doğruyu söyler. Onlar zulme uğratılmazlar.

 Ali Ünal = (Bu özellikler, insanlardan insanüstü sorumluluklar istendiğini düşündürmemelidir.) Biz, hiçbir nefse taşıyabileceğinden fazlasını yüklemeyiz ve katımızda da (her bir ferdin niyeti, inancı, hayatı ve bütün yaptıklarıyla ilgili) gerçeği konuşan bir kitap vardır. Bu bakımdan, kimseye haksızlık yapılmaz.

 Bayraktar Bayraklı = Biz, herkesi ancak gücü oranında sorumlu tutarız. Katımızda hakikati konuşan bir kitap vardır, onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Bekir Sadak = Biz herkese ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz. Katimizda gercegi soyleyen bir kitap vardir; onlar haksizliga ugratilmazlar.

 Celal Yıldırım = Herkese ancak gücü ve imkânı nisbetinde teklifte bulunuruz. Yanımızdaki kitap hakkı söyler ve onlar haksızlığa uğramazlar.

 Cemal Külünkoğlu = Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda, doğruyu söyleyen (ve herkesin yaptıklarının kaydedildiği) bir kitap vardır. (Onun için) onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Diyanet İşleri (eski) = Biz herkese ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Diyanet Vakfi = Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Edip Yüksel = Bir kişiye ancak kapasitesi kadar yükleriz. Katımızda gerçeği konuşan bir kitap vardır. Hiç kimse haksızlığa uğratılmayacaktır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Maamafih biz kimseye vüs'unden başka teklif etmeyiz ve nezdimizde bir kitab vardır hakkı söyler, onlar da zulm edilmezler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz, hiçbir kimseye gücünün üstünde bir teklifte bulunmayız, katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Gültekin Onan = Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiç bir haksızlığa uğratılmazlar.

 Harun Yıldırım = Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

 Hasan Basri Çantay = Biz hiçbir kimseye gücünün yeteceğinden başkasını teklif etmeyiz. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.

 Hayrat Neşriyat = (Biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmayız ve katımızda gerçeği söyleyen bir kitab vardır; onlar haksızlığa da uğratılmazlar.

 İbni Kesir = Biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemeyiz. Katımızda gerçeği konuşan bir kitab vardır. Ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar

 Kadri Çelik = Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiç bir haksızlığa uğratılmazlar.

 Muhammed Esed = Biz hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz; ve katımızda (insanların ne yaptığı, ne yapabileceği konusunda) gerçeği söyleyen bir kitap bulunmaktadır; binaenaleyh, kimseye haksızlık yapılmayacaktır.

 Mustafa İslamoğlu = Ve Biz hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz; zira Bizim katımızda hakkı-hakikati olduğu gibi dile getiren bir kayıt tutulmaktadır: sonuçta onlar asla zulme uğramayacaklar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve Biz bir kimseye tâkatinden başka bir şey ile teklifte bulunmayız ve Bizim katımızda bir kitap vardır ki, hakkı söyler ve onlar zulmolunmazlar.

 Ömer Öngüt = Biz hiç kimseye gücünün üstünde teklifte bulunmayız. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap (Levh-i mahfuz) vardır ve onlara aslâ haksızlık edilmez.

 Şaban Piriş = Hiç kimseye gücünün üstünde görev yüklemeyiz. Yanımızda hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara asla zulmedilmez.

 Sadık Türkmen = Biz hiçkimseye kapasitesi/gücü dışında bir şey teklif etmeyiz! Ve katımızda, (herkesin) gerçeğini söyleyen/açıklayan bir kitap vardır ve onlara zulmedilmez.

 Seyyid Kutub = Biz herkese taşıyabileceği kadar yük yükleriz. Bizim katımızda, gerçeği olduğu gibi söyleyen bir kitap vardır. Onlara asla haksızlık edilmez.

 Suat Yıldırım = Biz hiç kimseye takatinin üstünde yük yüklemeyiz. Nezdimizde gerçeği bildiren, insanların yaptıklarını tam tamına tesbit eden bir kitap vardır. Bundan ötürü asla haksızlığa uğratılmazlar.

 Süleyman Ateş = Biz, hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz. Katımızda gerçeği söyleyen bir Kitap vardır. (Herkesin eylemleri onda tesbit edilmiştir), onlara asla haksızlık edilmez.

 Tefhim-ul Kuran = Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiç bir haksızlığa uğratılmazlar.

 Ümit Şimşek = Biz kimseye gücünden fazlasını yüklemeyiz. Katımızda da herşeyi doğru olarak bildiren bir kitap vardır; onun için, asla haksızlığa uğratılmazlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Biz hiçbir benliğe yaratılış kapasitesinin üstünde görev yüklemeyiz. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez.

 İskender Ali Mihr = Ve (hiç) kimseyi gücünün (kapasitesinin, yapabileceğinin) dışında (ötesinde) mükellef (sorumlu) tutmayız. Nezdimizde, hakkı söyleyen bir kitap (hayat filmi) vardır. Ve onlar zulmedilmezler.

 İlyas Yorulmaz = Biz bir nefse gücünün yetmediği hiçbir şeyi yüklemeyiz. Her nefsin yaptıklarının kayıtları bizim yanımızdadır. Hesap gününde bu kayıtlar gerçekleri konuştuğu için, hiçbir nefse haksızlık yapılmaz.