Önceki Ayet  
44. Sûre Duhân/59

 فَارْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ

  Fertekib innehum murtekıbûn(murtekibûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, o zaman
irtekib : gözle, bekle
inne-hum : muhakkak ki onlar
murtekibûne : gözleyenler, bekleyenler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık gözetle, bekle; şüphe yok ki onlar da gözetlemedeler, beklemedeler.

 Abdullah Parlıyan = Öyleyse gözetleyip bekle, başlarına ne geleceğini… Şüphe yok ki onlar da ne olacak diye beklemekteler…

 Adem Uğur = (Yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.

 Ahmed Hulusi = Seyret bekle! Muhakkak ki onlar da beklemektedirler.

 Ahmet Tekin = Artık sen, sana gelecek yardımı, onların başlarına gelecekleri gözle. Onlar da senin başına gelecekleri gözleyip durmaktadırlar.

 Ahmet Varol = Artık sen (onların başlarına gelecekleri) gözle. Onlar da gözlüyorlar.

 Ali Bulaç = Öyleyse sen gözleyip bekle; elbette onlar da gözleyip bekliyorlar.

 Ali Fikri Yavuz = Artık (onların helâkini) bekle; çünkü onlar (senin helâkini) bekliyorlar.

 Ali Ünal = (Böyle iken, onlar inkârda diretiyorlarsa,) artık olacakları bekle, zaten onlar da (misyonun nasıl ve ne zaman boşa çıkacak diye) beklemektedirler.

 Bayraktar Bayraklı = Öyleyse bekle, çünkü onlar da bekliyorlar.[545]

 Bekir Sadak = (58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran'i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. *

 Celal Yıldırım = O halde bekle, onlar da bekliyorlar.

 Cemal Külünkoğlu = (Hala akıllarını kullanmazlarsa) artık sen (onların başına gelecekleri) bekle! Unutma ki, onlar da beklemektedirler.

 Diyanet İşleri (eski) = (58-59) Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler.

 Diyanet Vakfi = (Yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.

 Edip Yüksel = Öyleyse bekle; onlar da beklemektedirler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = O halde gözet çünkü onlar gözetiyorlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O halde gözet, çünkü onlar da gözetiyorlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Artık sen onların başlarına gelecekleri bekle! Çünkü onlar da bekleyip durmaktadırlar.

 Gültekin Onan = Öyleyse sen gözleyip bekle; elbette onlar da gözleyip bekliyorlar.

 Harun Yıldırım = Öyleyse sen gözleyipbekle; elbette onlar da gözleyipbekliyorlar.

 Hasan Basri Çantay = Artık (onların başına inecek azâbı) gözetle. Çünkü onlar (senin felâketini) bekleyicidirler.

 Hayrat Neşriyat = O hâlde (eğer dinlemezlerse, onların helâkini) gözetle; doğrusu onlar da (senin başına bir şey gelmesini) gözetleyicidirler.

 İbni Kesir = Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler.

 Kadri Çelik = Artık gözet, şüphesiz onlar da gözeticilerdir.

 Muhammed Esed = Öyleyse (geleceğin ne getireceğini) bekle! Unutma, onlar da bekliyorlar.

 Mustafa İslamoğlu = Artık sen de (yukarıda tanıtılan cennetini) bekle; çünkü ötekiler (yukarıda tanıtılan cehennemlerini) bekliyorlar!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık gözet, şüphe yok ki, onlar gözeticilerdir.

 Ömer Öngüt = Öyle ise bekle, onlar da beklemektedirler.

 Şaban Piriş = O halde bekle zaten onlar da bekliyorlar.

 Sadık Türkmen = Öyleyse sen gözetleyip bekle! Çünkü onlar da gözetleyip bekleyenlerdir!

 Seyyid Kutub = Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler.

 Suat Yıldırım = O halde neticeyi bekle! Zaten onlar da senin başına bir felaket gelmesini can atarak beklemektedirler.

 Süleyman Ateş = Biraz bekle, onlar da beklemektedirler (yakında başlarına neler geleceğini göreceklerdir).

 Tefhim-ul Kuran = Öyleyse sen gözleyip bekle; gerçekten onlar da gözleyip beklemekte olanlardır.

 Ümit Şimşek = Artık neticeyi bekle; onlar da bekliyorlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Artık, beklemeye geç! Çünkü onlar da beklemekteler.

 İskender Ali Mihr = Artık gözle (bekle)! Muhakkak ki onlar da (bekleyenler) gözleyenlerdir.

 İlyas Yorulmaz = Sen sonucu bekle. Onlarda bekleyip, sonuç ne olacak görecekler.