Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/58

 وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ

  Ve kunûzin ve makâmin kerîm(kerîmin).

Kelime Karşılaştırma
ve kunûzin : ve hazineler
ve makâmin : ve makamlar
kerîmin : kerim, ikram edilmiş, yüksek
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve defînelerden ve güzelim yerlerden ettik.

 Abdullah Parlıyan = hazine ve yüce makamlarından, seferberlik için çıkarıp yollara düşürdük.

 Adem Uğur = Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

 Ahmed Hulusi = Hazinelerden, zenginliklerden!

 Ahmet Tekin = Hazinelerden, şerefli, yüksek makamlardan ayırdık.

 Ahmet Varol = Hazinelerden ve üstün makamdan da.

 Ali Bulaç = Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.

 Ali Fikri Yavuz = Hazinelerden ve şerefli makamlardan...

 Ali Ünal = Onca hazinelerden, servetlerden, kendilerince çok değerli o yüksek makam ve mevkilerden de.

 Bayraktar Bayraklı = (57-60) Bunun üzerine Firavun'un adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece onlara İsrâiloğulları'nı mirasçı kıldık. Ancak Firavun'un adamları, güneş doğarken İsrâiloğulları'nın ardına düştüler.

 Bekir Sadak = (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.

 Celal Yıldırım = (57-58) Bununla beraber biz Fir'avn ve askerlerini bahçelerinden, pınarlarından, hazine ve yüce-şerefli makamlardan çıkardık.

 Cemal Külünkoğlu = (57-59) Biz de onları (Firavun ve kavmini Mısır'daki) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Ve hazinelerden ve güzelim yerlerden ettik. İşte böylece, İsrailoğullarını onlara mirasçı kıldık.

 Diyanet İşleri (eski) = (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

 Diyanet Vakfi = (57-58) Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir yerden çıkardık.

 Edip Yüksel = Hazinelerden, yüksek makamlardan...

 Elmalılı Hamdi Yazır = Hazinelerden, ve dilrubâ makamlardan çıkardık

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = hazinelerden ve güzel makamlardan çıkardık.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.

 Gültekin Onan = Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.

 Harun Yıldırım = Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

 Hasan Basri Çantay = (57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.

 Hayrat Neşriyat = (57-58) Böylelikle (İsrâiloğullarının peşine düşürerek) onları bahçelerden, pınarlardan, hazînelerden ve güzel yerlerden çıkardık.

 İbni Kesir = Hazinelerden ve şerefli makamlardan.

 Kadri Çelik = Hazinelerden ve yüce makamdan da.

 Muhammed Esed = zenginlikler(in)den, nüfuz ve statülerinden (yoksun bıraktık)!" diyerek (onları İsrailoğulları'na karşı harekete geçirdi).

 Mustafa İslamoğlu = servetlerinden, eyvan ve çardaklarından...

 Ömer Nasuhi Bilmen = (58-59) «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık.

 Ömer Öngüt = Hazinelerden ve şerefli makamlardan.

 Şaban Piriş = Hazinelerden ve şerefli makamlardan...

 Sadık Türkmen = Hazinelerden ve verimli yerden!

 Seyyid Kutub = Hazinelerden ve konforlu köşklerden de.

 Suat Yıldırım = (57-58) Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.

 Süleyman Ateş = Hazineler(in)den ve o güzel yer(lerin)den.

 Tefhim-ul Kuran = Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da.

 Ümit Şimşek = Hazinelerinden ve şerefli mevkilerinden.

 Yaşar Nuri Öztürk = Hazinelerinden, mutlu kutlu yerlerinden ettik.

 İskender Ali Mihr = Ve hazinelerden ve kerim (ikram edilmiş, yüksek) makamlardan (çıkardık).

 İlyas Yorulmaz = “Zenginliklerden ve çok önemli makamlardan etmiştik” dedi.