Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/57

 فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

  Fe ahracnâhum min cennâtin ve uyûn(uyûnin).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, böylece
ahracnâ-hum : biz onları çıkardık
min cennâtin : bahçelerden
ve uyûnin : ve pınarlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken onları bahçelerden, kaynaklardan sürüp çıkardık.

 Abdullah Parlıyan = Biz de Firavun ve yandaşlarını o güzelim bahçelerinden ve pınar başlarından,

 Adem Uğur = Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

 Ahmed Hulusi = Bu yüzden onları bağ-bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.

 Ahmet Tekin = Sonra biz onları bahçelerden, akarsu kıyılarından ve pınar başlarından çıkardık.

 Ahmet Varol = Böylece onları bahçelerden ve pınarlardan çıkardık,

 Ali Bulaç = Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;

 Ali Fikri Yavuz = Böylece Firavun’u ve kavmini çıkardık bostanlardan, pınarlardan;

 Ali Ünal = Böylece Biz onları, o çok güzel bağlardan, bahçelerden ve akıp duran su kaynaklarından çıkardık;

 Bayraktar Bayraklı = (57-60) Bunun üzerine Firavun'un adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece onlara İsrâiloğulları'nı mirasçı kıldık. Ancak Firavun'un adamları, güneş doğarken İsrâiloğulları'nın ardına düştüler.

 Bekir Sadak = (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.

 Celal Yıldırım = (57-58) Bununla beraber biz Fir'avn ve askerlerini bahçelerinden, pınarlarından, hazine ve yüce-şerefli makamlardan çıkardık.

 Cemal Külünkoğlu = (57-59) Biz de onları (Firavun ve kavmini Mısır'daki) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Ve hazinelerden ve güzelim yerlerden ettik. İşte böylece, İsrailoğullarını onlara mirasçı kıldık.

 Diyanet İşleri (eski) = (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

 Diyanet Vakfi = (57-58) Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir yerden çıkardık.

 Edip Yüksel = Sonunda, onları çıkardık: Bahçelerden, çeşmelerden,

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bu suretle bunları bostanlardan, pınarlardan

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Böylece Biz onları bahçelerden, pınarlardan,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,

 Gültekin Onan = Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;

 Harun Yıldırım = Ama biz onları, bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

 Hasan Basri Çantay = (57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.

 Hayrat Neşriyat = (57-58) Böylelikle (İsrâiloğullarının peşine düşürerek) onları bahçelerden, pınarlardan, hazînelerden ve güzel yerlerden çıkardık.

 İbni Kesir = Fakat Biz, onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

 Kadri Çelik = Böylelikle biz onları bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık.

 Muhammed Esed = bunun içindir ki onları bağlar(ın)dan bahçeler(in)den, pınar başlarından çıkarıp attık,

 Mustafa İslamoğlu = İşte bu tür bir (gurura kapıldıkları) için onları has bahçelerinden ve pınar başlarından çekip çıkardık;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Cenâb-ı Hak da buyuruyor ki: «Artık biz onları bostanlardan, ırmaklardan çıkardık.»

 Ömer Öngüt = Böylece biz onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

 Şaban Piriş = Biz de onları, bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.

 Sadık Türkmen = Böylece onları çıkardık; bahçelerden, çeşmelerden,

 Seyyid Kutub = Böylece biz, Firavun ve soydaşlarını bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

 Suat Yıldırım = (57-58) Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.

 Süleyman Ateş = Böylece biz onları çıkardık: bahçeler(in)den, çeşmeler(in)den.

 Tefhim-ul Kuran = Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;

 Ümit Şimşek = İşte böyle çıkardık onları bahçelerinden, pınarlarından.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık.

 İskender Ali Mihr = Böylece Biz, onları (firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.

 İlyas Yorulmaz = “Ve onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkarmıştık. ”