Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/55

 فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاء الْجَحِيمِ

  Fettalea fe raâhu fî sevâil cahîm(cahîmi).

Kelime Karşılaştırma
fettalea (fe ittalea) : o zaman muttali oldu, halini yakînen gördü
fe : o zaman, böylece
reâ-hu : onu gördü
fî sevâi : ortasında
el cahîmi : cahîm, cehennem
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken kendisi bakıp görür ki o, cehennemin ta ortasında.

 Abdullah Parlıyan = Bunun üzerine dönüp bakar ve o arkadaşını yanan ateşin ortasında görür.

 Adem Uğur = İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

 Ahmed Hulusi = İşte şimdi onu yaşadılar; üstelik onu cehennemin tam ortasında gördü.

 Ahmet Tekin = Derken, arkadaşı bakınır, onu kaynayıp köpüren Cehennem’in ta ortasında görür.

 Ahmet Varol = Bakar ve onu cehennemin ortasında görür.

 Ali Bulaç = Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.

 Ali Fikri Yavuz = Derken (bizzat kendisi) bakmış, onu tâ cehennemin ortasında görmüştür.

 Ali Ünal = Şöyle bir bakar ve onu Kızgın, Alevli Ateş’in tam ortasında bulur.

 Bayraktar Bayraklı = Etrafına bakınıp, birden onu cehennemin ortasında görecek.

 Bekir Sadak = Bir bakar onu cehennemin ortasinda gorur.

 Celal Yıldırım = (54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem'in ortasında görür.

 Cemal Külünkoğlu = (54-55) Yanındakilere: “Siz onu bilir misiniz?” diye sorar. Bakar ve onu cehennemin ortasında görür.

 Diyanet İşleri (eski) = Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.

 Diyanet Vakfi = (54-55) (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

 Edip Yüksel = Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Derken bakmış onu tâ Cehennemin ortasında görmüştür

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken bakmış, onu cehennemin ta ortasında görmüş.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.

 Gültekin Onan = Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.

 Harun Yıldırım = (İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

 Hasan Basri Çantay = Derken o (bizzat) bakıb bunu o çılgın ateşin ta ortasında gördü.

 Hayrat Neşriyat = Derken baktı da onu Cehennemin ortasında gördü.

 İbni Kesir = Bir bakar ve onu cehennemin ortasında görmüştür.

 Kadri Çelik = Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.

 Muhammed Esed = Bunun üzerine dönüp bakar ve o (arkadaşı)nı yanan ateşin ortasında görür;

 Mustafa İslamoğlu = Bunun üzerine bakar ve onu dehşet verici bir ateşin göbeğinde görür.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür.

 Ömer Öngüt = Baktı ve onu cehennemin ortasında gördü.

 Şaban Piriş = Bir de bakar ki onun ateşin ortasında olduğunu görür.

 Sadık Türkmen = Derken baktı ve onu cehennemin tam ortasında gördü.

 Seyyid Kutub = Bir bakar, onu cehennemin ortasında görür.

 Suat Yıldırım = (54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"

 Süleyman Ateş = Baktı onu cehennemin ortasında gördü.

 Tefhim-ul Kuran = Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.

 Ümit Şimşek = Bakar ve onu Cehennemin ortasında görür.

 Yaşar Nuri Öztürk = Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü.

 İskender Ali Mihr = O zaman (onun haline) muttali oldu. Ve böylece onu ateşin ortasında gördü.

 İlyas Yorulmaz = (Arkadaşını anlatan) onu ( yeniden dirilmeyi inkâr edeni) cehennemin en kötü yerinde görünce gerçeği kavradı.