Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/50

 فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَى أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ

  Fe lâ yestetîûne tavsiyeten ve lâ ilâ ehlihim yerciûn(yerciûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık
lâ yestetîûne : güçleri yetmez
tavsiyeten : tavsiye, vasiyet
ve lâ : ve yok, değil
ilâ : ... e, ... a
ehli-him : onların aileleri
yerciûne : dönerler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken bir vasiyette bile bulunmaya imkân bulamazlar ve âilelerine bile dönemezler.

 Abdullah Parlıyan = Bu iş o kadar ani olacaktır ki; ne hiçbir kişiye tavsiyede bulunmaya güçleri yeter, ne de ailelerine dönüp sığınabilirler.

 Adem Uğur = İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Ahmed Hulusi = O zamanda ne bir vasiyete güçleri yeter ve ne de ailelerine dönebilirler!

 Ahmet Tekin = İşte o anda, onlar bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

 Ahmet Varol = Artık ne bir tavsiyede bulunmaya güç yetirebilirler ne de ailelerine dönebilirler.

 Ali Bulaç = Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler.

 Ali Fikri Yavuz = O zaman bir vasiyyet (söz) bile yapamazlar, ailelerine de (çarşı ve sokaklardan) dönemezler.

 Ali Ünal = O zaman bir vasiyette bile bulunmaya imkânları olmayacağı gibi, (çığlığa dışarıda yakalananlar da) ailelerine dönemeyeceklerdir.

 Bayraktar Bayraklı = İşte o anda ne vasiyet edebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Bekir Sadak = O zaman, artik ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine donebilirler. *

 Celal Yıldırım = Artık (bu durumda) ne bir tavsiyede bulunmaya güç getirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Cemal Külünkoğlu = Artık (o zaman) ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Diyanet İşleri (eski) = O zaman, artık ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine dönebilirler.

 Diyanet Vakfi = İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Edip Yüksel = Ne bir vasiyet bırakmaya vakit bulurlar ne de ailelerine dönebilirler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = O zaman bir tavsıyeye bile kadir olamazlar, ailelerine de dönecek değillerdir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = o zaman bir tavsiyede bile bulunamazlar; ailelerine de dönemezler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

 Gültekin Onan = Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler.

 Harun Yıldırım = İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Hasan Basri Çantay = (İşte o zaman) bunlar bir vasıyyetde bile bulunamazlar. (Hattâ o vakit) ailelerine dahi dönecek (halde) değildirler.

 Hayrat Neşriyat = Artık (onların), ne bir tavsiyeye güçleri yeter, ne de âilelerine dönebilirler!

 İbni Kesir = Artık ne vasiyet edebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Kadri Çelik = Artık ne bir tavsiyede bulunmaya güç yetirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Muhammed Esed = Ve (akibetleri öyle ani olacaktır ki) ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de yakınlarına sığınabilirler.

 Mustafa İslamoğlu = her şey o kadar ani olacak ki; ne vasiyet edebilecekler, ne de yakınlarına dönebilecekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık ne bir vasiyet yapmaya muktedir olabilirler ve ne de ailelerine dönebilirler.

 Ömer Öngüt = İşte o anda onlar ne bir tavsiyede bulunabilirler, ne de âilelerinin yanına dönebilirler.

 Şaban Piriş = (O zaman) Ne bir vasiyet edebilirler ne de ailelerine geri dönebilirler

 Sadık Türkmen = Artık ne bir vasiyet edebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Seyyid Kutub = O zaman, artık ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine dönebilirler.

 Suat Yıldırım = İşte o zaman... Ne vasiyette bulunabilir, ne de evlerine dönebilirler...

 Süleyman Ateş = Artık ne bir tavsiye yapabilirler, ne de âilelerine dönebilirler.

 Tefhim-ul Kuran = Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

 Ümit Şimşek = O zaman ne bir vasiyet yapmaya fırsat bulurlar, ne de ailelerinin yanına dönebilirler.

 Yaşar Nuri Öztürk = O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.

 İskender Ali Mihr = Artık vasiyet etmeye güçleri yetmez. Ve ailelerine dönemezler.

 İlyas Yorulmaz = Geride bıraktıklarına, bir tek tavsiyede bulunmaya dahi güçleri yetmez ve bir daha ailelerine de dönemezler.