Önceki Ayet Sonraki Ayet  
2. Sûre Bakara/46

 الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

  Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).

Kelime Karşılaştırma
ellezîne : o kimseler, onlar
yezunnûne : bilirler, yakîn derecesinde inanırlar
enne-hum : onların ..... olduğunu
mulâkû : mülâki olma, kavuşma, ulaşma, karşılaşma
rabbi-him : (onların) Rab’leri
ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu
ileyhi râciûne : ona dönecek olanlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini çok iyi bilirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Saygılılar, öyle kimselerdir ki Rablerine ulaşacaklarını iyiden iyiye umarlar, ona döneceklerini iyiden iyiye bilirler.

 Abdullah Parlıyan = Onlar ise sonunda Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

 Adem Uğur = Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.

 Ahmed Hulusi = O haşyet duyanlar, (nefslerinin Esmâ'sıyla hakikati olan) Rablerine (benliklerinin yokluğunu hissederek) ereceklerini düşünürler ve nitekim O'na dönerler!

 Ahmet Tekin = Allah’a saygılı olanlar, Rablerinin mükâfat ve lütfuna kavuşacaklarını; hesaplarının görülmesi ve hak ettiklerinin karşılığını almak için O’nun huzuruna varacaklarını düşünenler, inananlardır.

 Ahmet Varol = Onlar kendilerinin Allah'ın huzuruna çıkacaklarını ve O'na döneceklerini düşünürler.

 Ali Bulaç = Onlar, (mü'minler ise), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.

 Ali Fikri Yavuz = O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakînen bilirler.

 Ali Ünal = Onlar, kendilerini her an Rabbilerinin huzurunda ve O’na kavuşmuş gibi hissederler; zaten, Rabbilerine kavuşma ve O’na dönüş yolunda olduklarına dair bilgileri ve inançları tamdır.

 Bayraktar Bayraklı = (45-46) Sabır ve dua ile Allah'tan yardım isteyin. Sabır ve dua, Rablerine kavuşacaklarını ve kesinlikle O'na döneceklerini bilen, gerçekten kalbi Allah sevgisinden dolayı ürperenlerin dışındakilere ağır gelir.[17]

 Bekir Sadak = (45-46) Sabir ve namazla Allah'a siginip yardim isteyin; Rablerine kavusacak ve Ona doneceklerini umanlar ve husu duyanlardan baskasina namaz elbette agir gelir.

 Celal Yıldırım = (45—46) Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır.

 Cemal Külünkoğlu = (İnananlar) o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini iyi bilirler (ve ona göre yaşarlar).

 Diyanet İşleri (eski) = (45-46) Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir.

 Diyanet Vakfi = Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.

 Edip Yüksel = Nitekim onlar, Rab'lerine kavuşacaklarına ve O'na döneceklerine inanırlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = onlar ki kendilerini hakikaten rablerine kavuşuyor ve hakikaten ona rücu ediyor sayarlar, böyle bir huşu ile kılarlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar ki, kendilerinin gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine inanırlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.

 Gültekin Onan = Nitekim onlar rablerine kavuşacaklarını / rableriyle karşılaşacaklarını (mülaku) ve O'na döneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ateş'in notu: İbn Mesud'un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldığından bu anlamı tercih ettik.)

 Harun Yıldırım = Onlar, şüphesiz Rablerine kavuşacaklarını ve yine yalnız O'na döneceklerini kesin olarak bilirler.

 Hasan Basri Çantay = O (yüksek saygı göstere) nler ki onlar hakıykaten Rablerine kavuşucu ve hakıykaten ancak ona dönücü olduklarını bilirler (de namazlarını o vech ile kılarlar).

 Hayrat Neşriyat = Onlar ki, gerçekten kendilerinin Rablerine kavuşacak kimseler olduklarını ve gerçekten kendilerinin ancak O’na dönecek kimseler olduklarını sezerler (kat'î olarak îmân ederler).

 İbni Kesir = Onlar ki; Rablarına kavuşacaklarını, O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

 Kadri Çelik = Onlar, kesinlikle rablerini mülakat ediciler ve O'na dönücüler olduklarını bilenlerdir.

 Muhammed Esed = Onlar ise (sonunda) Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

 Mustafa İslamoğlu = (Huşu duyanlar), Rablerine kavuşacaklarına ve sonunda O'na döneceklerine kesin gözüyle bakarlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Hak'tan korkanlar, o zâtlardır ki Rablerine mülâki olacaklarını ve onun huzur-u manevîsine döneceklerini düşünüp teemmül ederler.

 Ömer Öngüt = Onlar ki Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

 Şaban Piriş = (45-46) Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.

 Sadık Türkmen = O kimseler ki; Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’nun huzuruna döneceklerini çok iyi bilirler.

 Seyyid Kutub = Onlar ki, Rabbleri ile buluşacaklarını, kesinlikle O'nun huzuruna döneceklerini bilirler.

 Suat Yıldırım = İçi saygı dolu olan bu müminler, Rab’lerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.

 Süleyman Ateş = O(saygılı insa)nlar, Rablerine kavuşacaklarını (gözetir) ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.

 Tefhim-ul Kuran = Onlar, (mü'minler ise), hiç şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) hiç şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.

 Ümit Şimşek = Onlar, Rablerine kavuşacaklarına ve Ona döneceklerine inanan kimselerdir.

 Yaşar Nuri Öztürk = O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na döneceklerdir.

 İskender Ali Mihr = Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.

 İlyas Yorulmaz = Rablerine saygılı olanlar, O’na kavuşmayı beklerler ve elbette ki Rablerine döneceklerdir.