Önceki Ayet Sonraki Ayet  
2. Sûre Bakara/180

 كُتِبَ عَلَيْكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِن تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالأقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ

  Kutibe aleykum izâ hadara ehadekumul mevtu in tereke hayrâ(hayran), el vasiyyetu lil vâlideyni vel akrabîne bil ma’rûf(ma’rûfi), hakkan alel muttekîn(muttekîne).

Kelime Karşılaştırma
kutibe : yazıldı, farz kılındı
aleykum : sizin üzerinize, size
izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman
ehade-kum(u) : sizden biriniz
el mevtu : ölüm
in tereke : eğer bırakırsa
hayran : bir hayır (mal v.s)
el vasiyyetu : vasiyet (etmek)
li el vâlideyni : anne-babaya
ve el akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
bi el ma’rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
hakkan : bir hakk olarak
alâ el muttekîne : takva sahiplerinin üzerine
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Biriniz ölürken kendisinden sonra bir hayır bırakacaksa anasına, babasına ve yakınlarına, örfe uyarak vasiyette bulunmalı. Bu, sakınanlara bir haktır, bir borçtur.

 Abdullah Parlıyan = Herhangi birinize ölüm yaklaştığında, eğer arkasında yeterli bir servet bırakıyorsa; ana, baba ve diğer yakın akrabalarına uygun şekilde vasiyette bulunmak size farz kılındı. Bu, hayat proğramını Allah'ın kitabıyla belirleyenler için bir yükümlülüktür.

 Adem Uğur = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.

 Ahmed Hulusi = Birinize ölüm yaklaştığında eğer bir hayır (miras - mal) bırakacaksa, ana-babası veya akrabaları için vasiyet etsin. Bu korunmak isteyenler için bir haktır!

 Ahmet Tekin = Ölüm hastalığı anında, bırakabileceği malı, serveti olanlarınıza, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine göre, meşrû, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun bir şekilde anaya, babaya, akrabalara vasiyet yapması farz kılındı.Bu vasiyetleri icra etmek, yerine getirmek de, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerin üzerine düşen bir sorumluluktur.

 Ahmet Varol = Sizden birine ölüm geldiğinde arkasında bir varlık bırakırsa, anne, babaya ve yakınlara iyilik üzere vasiyette bulunmak üzerinize farz kılındı. Bu, takva sahiplerinin üzerine bir haktır. [36]

 Ali Bulaç = Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı).

 Ali Fikri Yavuz = Sizden birinize ölüm alâmetleri belirdiği zaman, eğer geriye mal bırakacaksa, babasına, anasına ve akrabasına malının üçte birinden çok olmıyacak şekilde vasiyyet etmek farz kılındı. Bu vasiyyet, ebeveyn ve akrabasını mahrum etmemek için takva sahiplerine hak oldu. (Bu âyeti kerimenin hükmü, daha ileride gelecek olan Nisa sûresindeki miras âyeti ile kaldırılmış, nesh edilmiştir.)

 Ali Ünal = İçinizden birine artık ölümün gelmekte olduğu anlaşılır da, o kişi arkada (çok sayılabilecek) bir mal bırakıyorsa, ebeveyni ve en yakın akrabası için uygun ve meşrû tarzda vasiyette bulunması üzerinize farz kılındı. Bu vasiyeti yapmak ve arkada kalanların onu yerine getirmesi, takva en önemli hususiyeti olan gerçek mü’minler için bir vazifedir.

 Bayraktar Bayraklı = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek sakınanlar üzerine bir borçtur.

 Bekir Sadak = Birinize olum geldigi zaman, eger mal birakiyorsa, ana babaya, yakinlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karsi gelmekten sakinanlara bir borc olarak size farz kilindi.

 Celal Yıldırım = Birinize ölüm geldiğinde, bir hayr (çokça mal) bırakacaksa, ana - babaya, yakınlara uygun ve meşru' bir biçimde vasiyette bulunması, —Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlara yerine getirilmesi bir hak olmak üzere— size farz kılındı.

 Cemal Külünkoğlu = Herhangi birinize ölüm yaklaştığında eğer geride bir servet bırakıyorsa anaya, babaya ve yakın akrabalara geleneklere uygun biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar üzerine bir borçtur.

 Diyanet İşleri (eski) = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer mal bırakıyorsa, ana babaya, yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir borç olarak size farz kılındı.

 Diyanet Vakfi = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.

 Edip Yüksel = Sizden birine ölüm yaklaştığında, bir mal bırakacaksa anaya babaya, yakınlara, uygun bir biçimde vasiyet etmesi farz kılındı. Bu, erdemliler için bir görevdir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Birinize ölüm geldiği vakit bir hayır -bir mal- bırakacaksa, babası ve anası ve en yakın akrıbası için meşru bir surette vasıyyet etmek müttekiler üzerine icrası vacib bir hak olarak üzerinize yazıldı

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Birinize ölüm geldiği vakit, bir mal bırakacaksa, babası, annesi ve en yakın akrabası için meşru bir biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak üzerinize yazıldı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Birinize ölüm geldiği vakit, bir hayır (bir mal) bırakacaksa, babası, anası ve en yakın akrabası için meşru bir surette vasiyet etmek, Allah'tan korkan kimseler üzerine yerine getirilmesi vacib bir hak olarak size farz kılındı.

 Gültekin Onan = Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması - Tanrı'ya karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak - size yazıldı.

 Harun Yıldırım = Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, eğer bir hayır bırakacaksa, anaya, babaya ve akrabalara örfe uygun bir şekilde vasiyet etmek, muttakiler üzerine bir hak olarak size yazıldı.

 Hasan Basri Çantay = Sizden birinize ölüm gelib çatdığı vakit eğer mal bırakacaksa anaya, babaya, yakın akrabaya meşru' bir suretde vasıyyetde bulunmak takvaa sahihleri üzerinde bir hak olarak farzedildi.

 Hayrat Neşriyat = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (bir mal) bırakacaksa, ana-babaya ve akrabâlara meşrû' bir sûrette vasiyet etmek, takvâ sâhiblerine bir borç olarak üzerinize farz kılındı!

 İbni Kesir = Sizden birinize ölüm geldiği zaman; eğer bir hayır bırakacaksa; anaya, babaya, yakın akrabaya, ma'ruf şekilde vasiyette bulunması farz kılındı. Bu, takva sahibleri üzerinde bir haktır.

 Kadri Çelik = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakıyorsa, anaya babaya ve yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi, takva sahiplerine bir hak olarak size de yazıldı.

 Muhammed Esed = Herhangi birinize ölüm yaklaştığında, eğer arkasında yeterli bir servet bırakıyorsa, ebeveynine ve (diğer) yakın akrabalarına uygun şekilde vasiyette bulunmak size farz kılındı: Bu, Allah'a karşı sorumluluk bilincini duyanlar için bir yükümlülüktür.

 Mustafa İslamoğlu = Herhangi birinize ölüm yaklaştığında eğer geriye bir değer bırakıyorsa, münasip bir biçimde anne-babaya ve yakın akrabaya vasiyet etmek size farz kılındı. Bu, Allah'a karşı sorumluluk duyanların uymaları gereken bir hakikattir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Birinize ölüm yaklaştığı zaman eğer fazla bir mal terkedecekse anasına, babasına ve en yakınlarına mâruf veçhile vasiyette bulunması farz kılınmıştır. Bu muttakîler üzerine terettüp eden bir vecibedir.

 Ömer Öngüt = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer geriye bir hayır (mal) bırakacak olursa, anaya, babaya ve yakın akrabaya usulüne uygun bir şekilde vasiyette bulunmak takvâ sahipleri üzerine bir hak olarak yazıldı.

 Şaban Piriş = Sizden birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakacaksa; anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek, muttakiler üzerine bir borç olarak yazıldı.

 Sadık Türkmen = Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa; anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda o vasiyette bulunması; Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olaraksize farz kılındı.

 Seyyid Kutub = İçinizden biri ölmek üzereyken eğer geride mal (hayır) bırakıyorsa anaya, babaya ve yakın akrabalara geleneklere uygun biçimde vasiyyette bulunması, Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.

 Suat Yıldırım = Sizden öleceğini hisseden herhangi biriniz, geriye mal bırakacaksa; Annesi, babası ve akrabaları için, münasip bir tarzda vasiyet etmesi size farz kılındı. Bu, haksızlık yapmaktan korunan takvâlılar üzerine borçtur.

 Süleyman Ateş = Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa, anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyyet etmek, korunanlar üzerine bir borçtur.

 Tefhim-ul Kuran = Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı) .

 Ümit Şimşek = Sizden birisine ölüm yaklaştığında, eğer ardında mal bırakacaksa, vasiyet etmek farz kılındı. Bu vasiyetin anne ve baba ile akrabaya uygun şekilde yapılması gerekir. Bu, takvâ sahipleri üzerine bir borçtur.

 Yaşar Nuri Öztürk = İçinizden birine ölüm geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya, akrabaya, örfe uygun vasiyette bulunmak. Takva sahipleri üstüne bir hak olarak...

 İskender Ali Mihr = Sizden birinize ölüm geldiği zaman eğer bir hayır (mal v.s) bırakırsa, anne-babaya ve yakınlarına (akrabalarına) marufla (örf ve adete uygun olarak) vasiyet etmek, siz muttekilerin (takva sahiplerinin) üzerine (yerine getirilmesi gereken) bir hakk (bir borç) olarak farz kılındı.

 İlyas Yorulmaz = Sizden birisine ölüm geldiğinde, geride bıraktığı mal varlığı varsa, ana babaya ve akrabaya, örflere (mevcut uygulamalara) göre vasiyet etmesi farz kılındı. Vasiyet etmek Allah dan sakınanlar üzerine de zorunlu bir haktır.