Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/179

 وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ

  Ve ebsir fe sevfe yubsirûn(yubsırûne).

Kelime Karşılaştırma
ve ebsir : ve bak, gözle
fe : artık
sevfe : yakında
yubsırûne : görecekler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Bekle ve) gör. Onlar da yakında görecekler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bir bak, bir gözle, onlar da sonuçları neymiş, yakında görecekler.

 Abdullah Parlıyan = Ve bekle de gör, onlar da şimdi görmediklerini görecekler.

 Adem Uğur = Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.

 Ahmed Hulusi = Onları seyret. . . Yakında görecekler.

 Ahmet Tekin = Âkıbetlerinin nasıl olacağını onlara göster. Yakında kendileri de müşkil vaziyette kaldıklarını görecekler, akılları başlarına gelecek.

 Ahmet Varol = (Başlarına geleceği) gözetle. Nitekim onlar da yakında göreceklerdir.

 Ali Bulaç = Ve seyret; (azabı) yakında göreceklerdir.

 Ali Fikri Yavuz = Gör onları, yakında (azabı) göreceklerdir.

 Ali Ünal = Bak (bütün şu inkârcıların hallerine), onlar da görecekler (başlarında patlayacak Kıyamet azabını).

 Bayraktar Bayraklı = Onların halini gözetle; onlar da gözetleyeceklerdir.

 Bekir Sadak = Inecek azabi gozetle, onlar da goreceklerdir.

 Celal Yıldırım = (Sonlarının ne olacağını) gör, kendileri de yakında göreceklerdir.

 Cemal Külünkoğlu = (178-179) Sen bir süreye kadar onlardan uzak dur! Onları gözetle! Yakında (başlarına neler geleceğini) görecekler.

 Diyanet İşleri (eski) = İnecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

 Diyanet Vakfi = Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.

 Edip Yüksel = Onları gözle; onlar da görecekler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Gör, yakında görecekler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = gör (ne olacak akibetleri. Onlar da) yakında göreceklerdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (İnecek azabı) gözetle! Yakında onlar da göreceklerdir.

 Gültekin Onan = Ve seyret; (azabı) yakında göreceklerdir.

 Harun Yıldırım = Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.

 Hasan Basri Çantay = Gözetle (onları). Onlar da göreceklerdir.

 Hayrat Neşriyat = Ve (başlarına gelecekleri) gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler!

 İbni Kesir = Gözetleyiver, ilerde göreceklerdir.

 Kadri Çelik = Gözetleyiver onları, ilerde göreceklerdir.

 Muhammed Esed = ve (onların ne olduklarını) gör; zamanla onlar (da şimdi görmediklerini) göreceklerdir.

 Mustafa İslamoğlu = ve sen gözetle; onlar da yakında (günlerini) görecekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.

 Ömer Öngüt = (İnecek azabı) gözetle, onlar da görecekler.

 Şaban Piriş = Ve gözle, onlar da gözleyecekler.

 Sadık Türkmen = Onları gözetle! Artık onlar da yakında görecekler!

 Seyyid Kutub = Ve bekle de gör, onlar da göreceklerdir.

 Suat Yıldırım = Başlarına inecek azabı gözetle! Zaten kendileri de yakında gerçeği göreceklerdir.

 Süleyman Ateş = Ve (bekle de) gör, onlar da göreceklerdir.

 Tefhim-ul Kuran = Ve seyret; onlar da (azabı) yakında göreceklerdir.

 Ümit Şimşek = Ve gözetleyedur. Onlar da yakında görecekler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Ve gör neler olacak. Onlar da görecekler.

 İskender Ali Mihr = Ve gözle! Yakında onlar da görecekler.

 İlyas Yorulmaz = Ve bekle, onlarda bekleyecekler.