Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/166

 وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ

  Ve innâ le nahnul musebbihûn(musebbihûne).

Kelime Karşılaştırma
ve innâ : ve muhakkak ki biz
le : elbette, mutlaka
nahnu : biz
el musebbihûne : tesbih edenler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve Muhakkak ki biz, (Allah’ı şanına lâyık olmayan şeylerden) tenzih edenleriz.”

 Abdullah Parlıyan = Şüphesiz O'nun sınırsız şanını yücelten biziz, biz.”

 Adem Uğur = Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.

 Ahmed Hulusi = "Muhakkak ki biz, evet biziz o tespih edenler (işlevlerini yerine getirmek suretiyle kulluğunu ifa edenler {tespihin anlamı}). "

 Ahmet Tekin = 'O devamlı tesbih edenler, zikredenler biziz, biz.'

 Ahmet Varol = Şüphesiz o tesbih edenler biziz.'

 Ali Bulaç = "Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz."

 Ali Fikri Yavuz = Ve Muhakkak ki biz, (Allah’ı şanına lâyık olmayan şeylerden) tenzih edenleriz.”

 Ali Ünal = “Biz, O’nun her türlü kusurdan ve O’na yakışmayan nitelemelerden mutlak manâda münezzeh bulunduğunu sürekli ilan edenleriz de.”

 Bayraktar Bayraklı = “Elbette Allah'ı noksan sıfatlardan uzak tutarız.”

 Bekir Sadak = (164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»

 Celal Yıldırım = Ve şüphesiz bizler durmadan tesbîh ederiz,» (derler).

 Cemal Külünkoğlu = (164-166) Melekler derler ki: “Bizim her birimiz için belli bir makam (görev yeri) vardır. Biz orada saflar halinde duranlarız. Bizler elbette O'nun sınırsız şanını yüceltenleriz.”

 Diyanet İşleri (eski) = (164-166) Melekler şöyle derler: 'Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz.'

 Diyanet Vakfi = (164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.

 Edip Yüksel = Biz, anıp yüceltenleriz.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = elbette biziz o tesbih edenler, biziz.» Derler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler.

 Gültekin Onan = "Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz."

 Harun Yıldırım = "Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz."

 Hasan Basri Çantay = Biziz o tesbîh edenler de mutlak biz.

 Hayrat Neşriyat = 'Hem muhakkak ki, tesbîh edenler gerçekten ancak biziz.'

 İbni Kesir = Ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.

 Kadri Çelik = “O tesbih edenler de gerçekten biziz.”

 Muhammed Esed = ve şüphesiz biz de O'nun sınırsız şanını yüceltiriz!"

 Mustafa İslamoğlu = yine biziz (O'nun) yüceliğini dile getirenler, elbet biz!"

 Ömer Nasuhi Bilmen = (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.

 Ömer Öngüt = "O tesbih edenler de biziz biz!"

 Şaban Piriş = Ve yine biz, tesbih ediciler biziz.

 Sadık Türkmen = Elbette biz, tesbih edenleriz.”

 Seyyid Kutub = Allah'ı tesbih edenleriz.

 Suat Yıldırım = Allah’ı zikredip O’nu tenzih edenler biziz."

 Süleyman Ateş = "Biziz, o tesbih edenler, biz."

 Tefhim-ul Kuran = «Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz.»

 Ümit Şimşek = 'Ve biz Allah'ı tesbih edenleriz.'

 Yaşar Nuri Öztürk = O durmadan tespih edenler elbette biziz.

 İskender Ali Mihr = Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah’ı) tesbih edenleriz.

 İlyas Yorulmaz = “Biz sürekli Allah’ı tesbih edenlerdeniz” dediler.