Önceki Ayet Sonraki Ayet  
52. Sûre Tûr/15

 أَفَسِحْرٌ هَذَا أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ

  E fe sihrun hâzâ em entum lâ tubsirûn(tubsirûne).

Kelime Karşılaştırma
e : mı
fe : fakat, öyleyse, yoksa
sihrun : sihir, büyü
hâzâ : bu
em : veya, yoksa, acaba
entum : siz
lâ tubsirûne : görmüyorsunuz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bir büyü mü bu, yoksa görmüyor musunuz?

 Abdullah Parlıyan = Peki bu cehennem de, bir büyü müdür yoksa, doğruluğunu görmeye yanaşmadığınız birşey mi?

 Adem Uğur = Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?

 Ahmed Hulusi = "Bu bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz?"

 Ahmet Tekin = 'Bu da mı büyüleyerek aklı etki altına alan bir aldatmaca? Yoksa siz azâbı göremiyecek kadar kör müsünüz?'

 Ahmet Varol = Bu da bir büyü müdür yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 Ali Bulaç = "Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz."

 Ali Fikri Yavuz = (Siz, ey kâfirler, dünyada iken peygamberlere sihirbaz diyordunuz), bu azab da mı sihir? Yoksa (dünyada gerçekleri görmediğiniz gibi), anlamıyor musunuz?

 Ali Ünal = “Bakın bakalım, (Kur’ân hakkında iddia ettiğiniz gibi) bu da mı bir sihir, yoksa gözleriniz görmüyor (da, vehme kapıldığınızı mı düşünüyorsunuz)?

 Bayraktar Bayraklı = “Bu bir büyü müdür, yoksa siz mi görmüyorsunuz?”

 Bekir Sadak = (15-16) Bu bir buyu mudur, yoksa hala gormez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artik birdir; ancak islediklerinizin karsiligini goruyorsunuz» denir.

 Celal Yıldırım = Bu da mı sihirdir, yoksa siz göremiyor musunuz?

 Cemal Külünkoğlu = (Söyleyin bakalım:) “Bu da mı büyü? Yoksa siz mi görmüyordunuz?”

 Diyanet İşleri (eski) = (15-16) Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz' denir.

 Diyanet Vakfi = Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?

 Edip Yüksel = Bu bir büyü müdür, yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bu da mı sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu da mı sihir, yoksa siz görmüyor musunuz?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?

 Gültekin Onan = "Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz."

 Harun Yıldırım = “Bu bir büyü müdür? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?”

 Hasan Basri Çantay = «(Peki) bu da mı sihir?! Yoksa siz (yine büyülendiniz de) görmüyor musunuz»?!

 Hayrat Neşriyat = Bu da mı (bu Cehennem de mi) bir sihirdir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 İbni Kesir = Bu bir büyü müdür, yoksa siz görmüyor musunuz?

 Kadri Çelik = “Bu (azap) da bir büyü mü, yoksa siz görmüyor musunuz?”

 Muhammed Esed = Peki bu, bir yanılsama mıydı yoksa (doğruluğunu) görmek istemediğiniz bir şey mi?

 Mustafa İslamoğlu = Bu kara büyü(nün kabusu)mu, yoksa görmek istemediğiniz bir (hakikat) mi?

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bu da mı bir sihir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 Ömer Öngüt = Bir büyü müdür bu? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 Şaban Piriş = -Bu da mı sihir? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 Sadık Türkmen = Bu bir sihir midir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 Seyyid Kutub = Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?

 Suat Yıldırım = Haydi söyleyin bakalım, bu da mı sihir, yoksa siz mi görmüyormuşsunuz?

 Süleyman Ateş = "(Nasıl) Şimdi bu, büyümüymüş, yoksa siz mi görmüyor muşsunuz?"

 Tefhim-ul Kuran = «Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz.»

 Ümit Şimşek = Bu da mı büyü? Yoksa görmüyor musunuz?

 Yaşar Nuri Öztürk = "Bu da mı büyü?! Yoksa siz mi görmüyordunuz?"

 İskender Ali Mihr = Acaba bu bir sihir mi? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?

 İlyas Yorulmaz = Bu ateş sihir mi? Yoksa siz görmüyor musunuz?