وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَى بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
Ve le kad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ ve sultânin mubîn(mubînin).
ve lekad | : ve andolsun |
erselnâ | : biz gönderdik |
mûsâ | : Musa (a.s) |
bi âyâti-nâ | : âyetlerimizle |
ve sultânin | : ve bir sultan |
mubînin | : apaçık (beyan edilmiş) |
Diyanet İşleri = (96-97) Andolsun, biz Mûsâ’yı âyetlerimizle ve apaçık bir mucize ile Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber gönderdik de ileri gelenler Firavun’un emrine uydular. Hâlbuki Firavun’un emri doğru değildi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun ki biz Mûsâ'yı, delillerimizle ve apaçık bir burhanla göndermiştik
Abdullah Parlıyan = Gerçekten Musa'yı ayetlerimizle ve gerçek bir yetkiyle gönderdik
Adem Uğur = Andolsun ki Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
Ahmed Hulusi = Andolsun ki biz, Musa'yı işaretlerimiz olarak ve apaçık delille irsâl ettik. . .
Ahmet Tekin = Mûsâ’yı da, âyetlerimizle, mûcizelerimizle, apaçık bir ferman ile, ilâhî bir yetki ile özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak gönderdik.
Ahmet Varol = Andolsun, Musa'yı da ayetlerimizle ve apaçık bir belgeyle gönderdik.
Ali Bulaç = Andolsun, Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık olan bir delille gönderdik.
Ali Fikri Yavuz = (96-97) Şânım hakkı için, biz Mûsa’yı da Firavuna ve kavminin ileri gelenlerine mûcizelerimizle ve apaçık Asâ hüccetimizle gönderdik de, onlar, Firavun’un emrine uydular. Firavun’un emri ise hak değildi (sapıklıktı.).
Ali Ünal = Musa’yı da (risaletini ispat eden) apaçık deliller (mucizeler)imizle ve aklîmanevî kesin bir güç ve selahiyetle gönderdik,
Bayraktar Bayraklı = (96-97) Andolsun, Mûsâ'yı da âyetlerimizle ve açık bir kanıtla Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Ama onlar Firavun'un emrine uydular. Oysa Firavun'un emri, akla uygun değildi.
Bekir Sadak = (96-97) And olsun ki Musa'yi FIravun ve erkanina mucizeleremizle, apacik bir delil ile gonderdik. Firavun'un buyruguna uydular, oysa Firavun'un buyurdugu sagduyuya uygun degildi.
Celal Yıldırım = And ollsun ki, biz Musa' yi da âyetlerimizle ve açık-sağlam belge ile Fir'avn'a ve onun (milletinin) ileri gelenlerine gönderdik. Bununla beraber onlar (o ileri gelenler) yine de Fir'avn'ın emrine uydular. Oysa Fir'avn'ın emri doğru ve sıhhatli değildi.
Cemal Külünkoğlu = (96-97) Andolsun Musa'yı da ayetlerimizle ve somut mucizelerle Firavun'a ve onun önde gelen çevresine peygamber olarak gönderdik. (Buna rağmen) onlar (bizim emrimize değil) Firavun 'un emrine uydular. Oysa Firavn'un emri doğruya götürücü (irşad edici) değildi.
Diyanet İşleri (eski) = (96-97) And olsun ki Musa'yı Firavun ve erkanına mucizelerimizle, apaçık bir delil ile gönderdik. Firavun'un buyruğuna uydular, oysa Firavun'un buyurduğu sağduyuya uygun değildi.
Diyanet Vakfi = (96-97) Andolsun ki Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun'a ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar Firavun'un emrine uydular. Oysa Firavun'un emri doğru değildi.
Edip Yüksel = Musa'yı ayetlerimizle (mucize ve vahyimizle) ve kesin bir yetkiyle gönderdik
Elmalılı Hamdi Yazır = Celâlim hakkı için Musâyı da âyetlerimizle ve bir sultanı mübîn ile gönderdik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ululuğuma andolsun ki, Musa'yı da ayetlerimizle ve açık bir delil ile gönderdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Andolsun Musa'yı da âyetlerimizle ve apaçık bir belge ile gönderdik.
Gültekin Onan = Andolsun, Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık olan bir delille gönderdik.
Harun Yıldırım = Andolsun Musa’yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
Hasan Basri Çantay = (96-97) Andolsun ki biz Musâyı da Fir'avna ve onun ileri gelenlerine mucizelerimizle ve apaçık bir hüccetle gönderdik de yine onlar Fir'avnın emrine tâbi oldular. Halbuki Fir'avn'ın emri hiç de salâhiyyetli ve dürüst değildi.
Hayrat Neşriyat = (96-97) And olsun ki Mûsâ’yı da mu'cizelerimizle ve apaçık bir delîl ile Fir'avun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik; fakat (o kavim) Fir'avun’un emrine uydular. Hâlbuki Fir'avun’un emri doğru değildi.
İbni Kesir = Andolsun ki Musa'yı, ayetlerimizle ve apaçık bir delille Firavun'a ve erkanına gönderdik.
Kadri Çelik = Hiç şüphesiz Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
Muhammed Esed = Ve Gerçek şu ki, Biz Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir yetkiyle
Mustafa İslamoğlu = Doğrusu Biz Musa'yı da, ayetlerimizle ve kesin bir yetkiyle
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve andolsun ki, Mûsa'yı âyetlerimiz ile ve apaçık bir hüccetle gönderdik.
Ömer Öngüt = Andolsun ki Musa'yı âyetlerimizle (mucizelerimizle) ve apaçık bir delille gönderdik.
Şaban Piriş = (96-97) Musa’yı da ayetlerimizle ve açık bir belge ile Firavun ve çevresine göndermiştik. Onlar, Firavun’un emrine uydular; oysa Firavun’un buyruğu doğru yola çıkarmazdı.
Sadık Türkmen = Ant olsun, Musa’yı da ayetlerimizle ve apaçık bir delil ile gönderdik.
Seyyid Kutub = Musa'yı da ayetlerimizle ve somut mucizeler ile peygamber olarak gönderdik.
Suat Yıldırım = (96-97) Mûsâ’yı da âyetlerimizle ve özellikle pek âşikâr bir delil ile, Firavun’a ve ileri gelen yardımcılarına Peygamber olarak gönderdik. Ama adamlar tutup Firavun’un emrine tâbi oldular. Oysa Firavun’un emri tutarlı ve doğru bir emir değildi.
Süleyman Ateş = Andolsun, Mûsâ'yı da âyetlerimizle ve açık bir delil ile gönderdik.
Tefhim-ul Kuran = Andolsun, Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık olan ispatlayıcı bir delille gönderdik.
Ümit Şimşek = Biz Musa'yı da âyetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun, Mûsa'yı ayetlerimizle ve açık bir kanıtla gönderdik;
İskender Ali Mihr = Ve andolsun ki; Musa (a.s)’ı âyetlerimizle ve apaçık bir sultanla gönderdik.
İlyas Yorulmaz = Musa’yı da açık ve güçlü delillerimizle.