وَحَرَامٌ عَلَى قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُونَ
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn(yerciûne).
ve harâmun | : ve haramdır, yasaktır, imkânsızdır |
alâ karyetin | : şehre, şehir halkına |
ehleknâ-hâ | : biz onu helâk ettik |
enne-hum | : muhakkak onlar |
lâ yerciûne | : dönmezler, dönemezler |
Diyanet İşleri = Helâk ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkânsızdır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Helâk ettiğimiz bir şehir halkının, dönüp bizim tapımıza gelmemesine imkân yok.
Abdullah Parlıyan = Kendisini helâk ettiğimiz bir ülke halkının, (dünyaya) geri dönüp yaşamaları haramdır/yasaktır. Katiyen onlar (dünyaya) bir daha geri dönemezler!
Adem Uğur = Helâk ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mâmur olmak) imkânsızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.
Ahmed Hulusi = İmha ettiğimiz bir memleket halkının, mahşerde huzurumuza gelmemesi mümkün değildir.
Ahmet Tekin = Günahları sebebiyle helâk ettiğimiz bir memleket halkının dünyaya tekrar dön-memeleri, tevbeye fırsatlarının olmaması kesin, diriltilmemeleri, huzurumuzda hesaba çekilmemeleri imkânsızdır.
Ahmet Varol = Bizim helak ettiğimiz bir şehre artık (dünya) hayatı haramdır. Şüphesiz onlar bir daha dönemezler.
Ali Bulaç = Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.
Ali Fikri Yavuz = Helâk ettiğimiz bir memleket halkına mümkün değildir, artık onlar tevbeye dönemezler.
Ali Ünal = (İnkâr ve günahlarından dolayı artık kesin dalâlet ve) helâklerine hükmettiğimiz bir halkın ise artık imana dönmesi mümkün olmadığı gibi, (yine aynı sebeplerle) yok ettiğimiz bir halkın da Bize dönmemesi ve (döndükten sonra da iman edip salih işlerde bulunmak üzere) dünyaya geri gönderilmesi de mümkün değildir.
Bayraktar Bayraklı = Helâk ettiğimiz ülke halkının bize dönmemesi imkânsızdır.
Bekir Sadak = Yok ettigimiz kasaba halkinin ahirette ceza gormek uzere Bize donmemesi imkansizdir.
Celal Yıldırım = Yok etmemiz gereken kasaba halkının (yok olduktan sonra dünyaya dönmesi veya yok olma noktasına geldikten sonra pişmanlık duyup tevbe ederek) dönüş yapması haramdır, (mümkün değildir).
Cemal Külünkoğlu = Helak et(meye hükmet)tiğimiz bir memleket için (kurtuluş) imkânsızdır. Hiç şüphesiz onlar, (hayata ve imana) bir daha geri dönmeyeceklerdir.
Diyanet İşleri (eski) = Yok ettiğimiz kasaba halkının ahirette ceza görmek üzere Bize dönmemesi imkansızdır.
Diyanet Vakfi = Helâk ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mâmur olmak) imkânsızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.
Edip Yüksel = Helak ettiğimiz bir toplumun tekrar dönmesi yasaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır = İhlâk ettiğimiz karyeye dahi haramdır ki rücu' etmiyecek olsunlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Helak ettiğimiz bir belde (halkı) nın Bize dönmemesi imkansızdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yok ettiğimiz bir memleket (ahalisinin ahiretteki cezasını da çekmek üzere) bize dönmemesi gerçekten imkansızdır.
Gültekin Onan = Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.
Harun Yıldırım = Helâk ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mâmur olmak) imkânsızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.
Hasan Basri Çantay = Helak etdiğimiz bir memleket (ahâlisinin) hakıykaten (mahşere) dönmemeleri imkânsızdır.
Hayrat Neşriyat = Helâk ettiğimiz bir şehrin (halkının mahşer günü bize) dönmemeleri, şübhesiz ki mümkün değildir.
İbni Kesir = Helak ettiğimiz kasaba halkına da haramdır. Onlar geri dönmezler.
Kadri Çelik = Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (dönüş) imkânsızdır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.
Muhammed Esed = Bu bakımdan, yok etmeye karar verdiğimiz herhangi bir toplumun, (tuttuğu günahkarca yoldan) bir daha geri dönmesi asla mümkün değildir!
Mustafa İslamoğlu = Ne ki, Bizim helakine karar verdiğimiz bir toplum mecburi (istikamete girmiştir); artık onların geri dönmesi mümkün değildir;
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve kendisini helâk ettiğimiz bir belde (ahalisi) için memnudur ki, onlar dönmeyecekler olsunlar.
Ömer Öngüt = Helâk ettiğimiz bir memleket (halkının) bize dönmemesi imkânsızdır.
Şaban Piriş = Helâk ettiğimiz bir belde halkının da (bize) dönmemesi imkansızdır
Sadık Türkmen = Kendisini helâk ettiğimiz bir ülke halkının, (dünyaya) geri dönüp yaşamaları haramdır/yasaktır. Katiyen onlar (dünyaya) bir daha geri dönemezler!
Seyyid Kutub = Yok ettiğimiz kentlerin halklarının hesap vermek üzere bize dönmemeleri imkânsızdır.
Suat Yıldırım = İmha ettiğimiz bir memleket halkının, mahşerde huzurumuza gelmemesi mümkün değildir.
Süleyman Ateş = Helâk ettiğimiz bir ülkeye artık (yaşamak) harâmdır: Onlar bir daha geri dönemezler.
Tefhim-ul Kuran = Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkânsız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.
Ümit Şimşek = Helâkine hükmettiğimiz bir belde ahalisinin üzerinde yasak vardır; onlar artık geri dönemezler.
Yaşar Nuri Öztürk = Helâk ettiğimiz bir kente/medeniyete yaşamak haram edilmiştir. Onlar bir daha geri dönemezler.
İskender Ali Mihr = Ve helâk ettiğimiz bir kasaba halkının, oraya dönmesi (yeniden hayata getirilmesi) haramdır (imkânsızdır).
İlyas Yorulmaz = Bizim yeryüzünde helak ettiğimiz bir şehir halkının, tekrar yeryüzüne dönüşü kesinlikle mümkün değildir (yasaklanmıştır).