قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا
Kâle yâ hârûnu mâ meneake iz raeytehum dallû.
kâle | : dedi |
yâ hârûnu | : ey Harun |
mâ menea-ke | : seni ne men etti, sana mani olan nedir |
iz raeyte-hum | : onları gördüğün zaman |
dallû | : dalâlete düştüler |
Diyanet İşleri = (92-93) Mûsâ, (Tûr’dan dönünce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Mûsâ, ey Hârûn dedi, bunların doğru yoldan saptıklarını görünce ne mâni oldu da.
Abdullah Parlıyan = Ve Musa döndüğünde: “Ey Harun!” dedi. “Bunların doğru yoldan saptıklarını görünce, ne engel oldu da
Adem Uğur = (Musa, döndüğünde) dedi: Ey Harun! bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit seni engelleğen ne oldu.
Ahmed Hulusi = (Musa) dedi: "Ey Harun! Bunların sapıttığını gördüğünde niye onları engellemedin?"
Ahmet Tekin = Mûsâ:'Ey Hârûn, bunların başlarına buyruk davranarak hak yoldan uzaklaştıklarını, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ettiklerini gördüğün vakit, senin onlara karşı koymanı engelleyen ne idi?' dedi.
Ahmet Varol = (Musa) dedi ki: 'Ey Harun! Onların sapıttıklarını gördüğünde seni alıkoyan ne oldu!
Ali Bulaç = (Musa da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"
Ali Fikri Yavuz = (92-93) Mûsa dönüşünde kardeşine) dedi ki: “- Harûn! Seni engelliyen ne oldu ki, bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit benim ardımca yürümedin (tavsiyemi tutub onlarla mücadele etmedin), emrime isyan mı ettin?”
Ali Ünal = Musa dönünce, (kardeşi Harun ile halkı arasında geçenlerden habersiz, kardeşine çıkıştı ve) “Harun!” dedi, “onları sapmış gördüğünde sana ne engel oldu da,
Bayraktar Bayraklı = (92-93) Mûsâ döndüğünde, “Ey Hârûn!” dedi. “Sana ne engel oldu da, bunların sapıklığa düştüklerini gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime âsi mi oldun?”
Bekir Sadak = (92-93) Musa gelince: «Harun! Onlarin sapittigini gorunce seni benim yolumdan gitmekten alikoyan nedir? Benim emrime karsi mi geldin?» dedi.
Celal Yıldırım = (92-93) Musâ : «Ey Harun !» de di, «onların sapıttığını gördüğün zaman bana uymandan (yolumu takip etmekten) seni alıkoyan neydi ? Yoksa emrime karşı mı geldin ?»
Cemal Külünkoğlu = (92-93) (Ve Musa Tur Dağından döndüğünde kardeşine:) “Ey Harun! Bunların yoldan çıktığını gördüğün halde, seni tutan ne oldu? Niye bana uymadın, emrime baş mı kaldırdın?” dedi (ve saçından sakalından tutup çekmeye başladı).
Diyanet İşleri (eski) = (92-93) Musa gelince: 'Harun! Onların sapıttığını görünce seni benim yolumdan gitmekten alıkoyan nedir? Benim emrime karşı mı geldin?' dedi.
Diyanet Vakfi = (92-93) (Musa, döndüğünde:) Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime âsi mi oldun?
Edip Yüksel = Dedi ki, 'Harun! Seni engelleyen neydi, onları saparken gördüğün zaman,'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey Hârun, dedi, sana ne mani' oldu da bunların dalâlete düştüklerini gödüğün vakıt
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Musa: «Ey Harun, sana ne engel oldu bunların sapıklığa düştüklerini gördüğün zaman,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (Musa gelince kardeşine şöyle) dedi: «Ey Harun! bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engelleyen ne oldu?»
Gültekin Onan = (Musa da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"
Harun Yıldırım = (Musa, döndüğünde)Dedi: Ey Harun! bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit seni engelleyen ne oldu.
Hasan Basri Çantay = (92-93) Musa (avdetinde) dedi ki: «Ey Harun, bunların sapdıklarını gördüğün zaman bana tâbi olmandan seni men eden ne idi? Sen benim emrime isyan mı etdin»?
Hayrat Neşriyat = (92-93) (Mûsâ dönünce:) 'Ey Hârûn! Onları dalâlete düşmüş gördüğün zaman, seni benim yolumda gitmekten ne alıkoydu? Yoksa benim emrime karşı mı geldin?' dedi.
İbni Kesir = Dedi ki: Ey Harun; bunların saptıklarını görünce ne alıkoydu seni,
Kadri Çelik = (Musa da gelince,) “Ey Harun” demişti. “Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?”
Muhammed Esed = (Ve Musa döndüğünde:) "Ey Harun!" dedi, "Bunların yoldan çıktığını gördüğün halde, seni tutan neydi?
Mustafa İslamoğlu = (Musa dönünce) "Ey Harun!" dedi, "Onların sapıttıklarını gördüğün halde neden engel olmadın?
Ömer Nasuhi Bilmen = Dedi ki: «Ey Harun! Onların dalâlete düştüklerini gördüğün zaman seni ne menetti?»
Ömer Öngüt = (Musa döndüğünde) dedi ki: “Ey Harun! Bunların sapıttığını görünce, seni benim yolumdan gitmekten alıkoyan nedir?”
Şaban Piriş = -Ey Harun, dedi. onların saptıklarını gördüğün zaman sana engel olan neydi?
Sadık Türkmen = (Musa) dedi ki: “Ey Harun! Onların saptıklarını gördüğünde seni ne engelledi?
Seyyid Kutub = Musa dönünce dedi ki: «Ey Harun, onların sapıttıklarını gördüğünde seni engelleyen ne oldu?
Suat Yıldırım = (92-93) Mûsâ döndüğünde bu durumu bilmediğinden: "Harun!" dedi, "onların saptığını gördüğünde benim izimce gelmene ne mani oldu, yoksa emrime karşı mı geldin?" deyip onu sakalından tutarak çekmeye başladı.
Süleyman Ateş = (Mûsâ) "Ey Hârûn, oların saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu (da önlemedin)? dedi.
Tefhim-ul Kuran = (Musa da gelince:) «Ey Harun» demişti. «Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?»
Ümit Şimşek = Musa 'Ey Harun,' dedi. 'Onların sapıttığını gördüğünde sana ne engel oldu?
Yaşar Nuri Öztürk = Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,
İskender Ali Mihr = (Musa A.S): “Ey Harun! Onların dalâlete düştüğünü gördüğün zaman (onları uyarmaktan) seni ne men etti?” dedi.
İlyas Yorulmaz = Musa kardeşine “Ey Harun! Sen onları sapmış bir şekilde gördüğün halde, onlara engel olamayışına sebep olan şey nedir?”