أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhırate ve yercû rahmete rabbihî, kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ulûl elbâb(elbâbi).
em | : yoksa, veya |
men | : kimse, kişi |
huve | : o |
kânitun | : kanitun olan (saygıyla Allah’ın huzurunda duran) |
ânâe | : vakit, saat |
el leyli | : gece |
sâciden | : secde eden |
ve kâimen | : ve kıyamda duran, ayakta duran |
yahzeru | : sakınır, çekinir, korkar |
el âhirete | : ahiret |
ve yercû | : ve diler |
rahmete | : rahmet |
rabbi-hi | : onun Rabbi |
kul | : de, söyle |
hel | : mı |
yestevî | : müsavi olur, eşit olur |
ellezîne | : kimseler, onlar |
ya’lemûne | : biliyorlar, bilirler |
ve ellezîne | : ve kimseler |
lâ ya’lemûne | : bilmiyorlar, bilmezler |
innemâ | : ancak, sadece, ama |
yetezekkeru | : tezekkür ederler |
ulû el elbâbi | : ulûl’elbab, daimî zikir sahipleri |
Diyanet İşleri = (Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hiç o, âhiretten sakınarak ve Rabbinin rahmetini umarak geceleri secde eden, kıyamda bulunan ve böylece itâat ve ibâdet eden kişiye benzer mi? De ki: Eşit olur mu bilenlerle bilmeyenler? Bunu ancak aklı başında olanlar düşünür, bundan ancak onlar öğüt alır.
Abdullah Parlıyan = Yoksa o, geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak sağlam akıl sahipleri öğüt ve ibret alırlar.
Adem Uğur = Yoksa gece saatlerini secde ederek ve kıyama durarak, itaatle geçiren, ahiretten çekinip, Rabb’inin rahmetini uman mı? Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? de! Ancak sağduyu sahipleri düşünüp öğüt alır.
Ahmed Hulusi = (Böylesi mi) yoksa gecenin bir kısmında kalkıp secdeyi yaşayan ve (Kayyum'un varlığıyla) kaîm olarak, sonsuz geleceğin gereklerine hazırlanan; Rabbinin (hakikatindeki Esmâ kuvvelerinin) Rahmetini (çeşitli özelliklerini açığa çıkarmayı) uman mı? De ki: "Hiç bilenler ile bilmeyenler eşit olur mu? Sadece derin düşünebilen akıl sahipleri bunu anlayabilir. "
Ahmet Tekin = Yoksa inkâr eden, kâfir, gecenin bir kısım vakitlerinde, ilerleyen saatlerinde kalkan, secdeye kapanarak, uzun uzun kıyamda durarak, sorumluluk şuuruyla namaz kılan, saygıda kusur etmeyen, âhireti, ebedî hayatı hesaba katarak dikkatli ve uyanık davranan, Rabbinin rahmetini uman kimse gibi mi olur?'Hiç bilenlerle, bilerek ibadet edenlerle, bilgi toplumlarıyla, bilmeyenler, bilgiden yoksun olan toplumlar bir olur mu?' de. Ancak akıl ve vicdan sahipleri bunları düşünüp ibret alır.
Ahmet Varol = Yoksa o, gece saatlerinde secde ederek ve ayakta durarak ibadet eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini uman gibi midir? De ki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.'
Ali Bulaç = Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünürler."
Ali Fikri Yavuz = (Kâfir mi hayırlıdır), yoksa ahiretin azabından korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak, o gece saatlerinde kalkıp secde ve kıyam halinde ibadet eden mi? (Ey Rasûlüm, onlara) de ki; “- Hiç bilenlerle bilmiyenler bir olur mu?” Ancak gerçek akıl sahibleri anlar (öğüd alır).
Ali Ünal = Böyle biri, gece saatlerinde Allah karşısında boyun büküp ibadete duran, secde edip kıyamda kalan, Âhiret’ten endişe eden ve Rabbisinin rahmetini uman (mü’min) insan gibi midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ne var ki, (böylesi hakikatler üzerinde) ancak gerçek idrak sahipleri düşünür ve onlardan ders çıkarır.
Bayraktar Bayraklı = “Yoksa o, gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, âhiretten korkan ve Rabbinden rahmetini uman gibi midir?” De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.”
Bekir Sadak = Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun buken, ahiretten cekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Dogrusu ancak akil sahipleri ogut alirlar.*
Celal Yıldırım = Yoksa böylesi, gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibâdetini yapıp Âhiret'ten çekinen, Rabbı'nın rahmetini uman kimse gibi midir ? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ? Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alır.
Cemal Külünkoğlu = Yoksa o (sadece sıkıntılı zamanlarında dua eden kimse), gece vakitlerinde (namazda) secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahireti dikkate alarak Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi olur mu? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Doğrusu sadece derin düşünebilen akıl sahipleri bunu anlayabilir.”
Diyanet İşleri (eski) = Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: 'Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.'
Diyanet Vakfi = Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.
Edip Yüksel = Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak meditasyonda bulunan, ahiretin bilincinde olan ve Rabbinin rahmetini uman birine ne dersiniz? De ki, 'Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?' Ancak akıl sahipleri öğüt alır
Elmalılı Hamdi Yazır = Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, ayakta durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Ancak temiz akıllı olanlar anlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.
Gültekin Onan = Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu. Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünürler.
Harun Yıldırım = Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünürler."
Hasan Basri Çantay = (Kâfir mi hayırlıdır), yoksa ahiretin azabından korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak, o gece saatlerinde kalkıp secde ve kıyam halinde ibadet eden mi? (Ey Rasûlüm, onlara) de ki; “- Hiç bilenlerle bilmiyenler bir olur mu?” Ancak gerçek akıl sahibleri anlar (öğüd alır).
Hayrat Neşriyat = Yoksa gece saatlerinde secde eden ve ayakta duran (samîmi bir mü’min) olarak ibâdet eden, âhiret (azâbın)dan sakınan ve Rabbisinin rahmetini uman o kimse (kâfir olan kimse gibi) midir? De ki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak (selîm) akıl sâhibleri ibret alır.'
İbni Kesir = Yoksa o, geceleyin secde ederek, kıyamda durarak itaat eden, ahiretten korkan ve Rabbının rahmetini dileyen kimse gibi midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alıp düşünür.
Kadri Çelik = Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun buken, ahiretten cekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Dogrusu ancak akil sahipleri ogut alirlar.*
Muhammed Esed = Yoksa siz, gece boyunca (namazda) secde ederek yahut ayakta durarak kendini (Allah'a) ibadete adayan, öteki dünyayı gözeten ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (ile kendinizi bir mi tutuyor)sunuz?" De ki: "Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?" (Ancak) yalnızca akıl iz'an sahipleri bunun farkındadır!
Mustafa İslamoğlu = Yoksa (böyle biri), gece vakitlerinde secde ve kıyamda durup kendisini ibadete adayan, Ahiret kaygısı taşıyan ve Rabbinin rahmetini dilenen kimseyle hiç aynı tutulur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ne var ki, sadece akleden kalbe sahip olanlar bunu kavrayabilir."
Ömer Nasuhi Bilmen = Yoksa o kimse ki, gece saatlerinde (ibadete) müdavimdir, secde edici ve kıyamda bulunucu olarak ahiret azabından hazer eder ve Rabbinin rahmetini rica eyler. (Bununla böyle olmayan müsavî olur mu?) De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavî olabilirler mi?» Ancak, saf akıl sahipleri düşünüverir. (Bundan ibret alırlar).
Ömer Öngüt = Yoksa o, geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak sağlam akıl sahipleri öğüt ve ibret alırlar.
Şaban Piriş = Yoksa gece saatlerini secde ederek ve kıyama durarak, itaatle geçiren, ahiretten çekinip, Rabb’inin rahmetini uman mı? Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? de! Ancak sağduyu sahipleri düşünüp öğüt alır.
Sadık Türkmen = Hiç bu (inkârcı/nankör) kimse; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi midir? De ki: ‘Hiç bilen(iman eden)lerle bilmeyen(iman etmeyen)ler bir olur mu?’ Doğrusu ancak, aklını doğru kullananlar anlar/düşünüp öğüt alır.
Seyyid Kutub = Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabb'inin rahmetini dileyen kimse inkâr eden kimse gibi olur mu? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Doğrusu ancak aklı selim sahipleri öğüt alır.
Suat Yıldırım = Şimdi iyi düşünün: Böyle olanın durumu mu iyi, yoksa gece saatlerinde, âhiretten endişe edip Rabbinin rahmetini umarak gâh secdede, gâh kıyamda ibadet edenin durumu mu iyi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akl-ı selim sahipleri, sağ duyulu olanlar düşünüp ibret alır.
Süleyman Ateş = Yoksa o, gece sâ'atlerinde secde ederek, ayakta durarak ibâdet eden, âhiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman gibi midir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Doğrusu ancak sağduyu sâhipleri öğüt alır.
Tefhim-ul Kuran = Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Hiç şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünmektedir.»
Ümit Şimşek = Böyle birisi, âhiretten sakınıp Rabbinin rahmetini umarak geceler boyunca secdede ve kıyamda ibadet eden kimse gibi olur mu? De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak aklıselim sahipleri bundan ibret alır.
Yaşar Nuri Öztürk = Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır."
İskender Ali Mihr = Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl’elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder."
İlyas Yorulmaz = Yoksa gönüllü olarak gecenin bazı vakitlerini secde ederek ve ayakta namaz kılarak geçiren, ahiret hesabından korkan ve Rabbinin merhametini umanla, bunları yapmayan eşit midir? Deki “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri bunları düşünebilir. ”