فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَلِكَ نُنجِي الْمُؤْمِنِينَ
Festecebnâ lehu ve necceynâhu minel gamm(gammi), ve kezâlike nuncil mu’minîn(mu’minîne).
festeceb-nâ (fe istecebnâ) | : böylece icabet ettik |
lehu | : onu |
ve necceynâ-hu | : ve onu kurtardık |
min el gammi | : üzüntüden |
ve kezâlike | : ve işte böyle |
nunci | : biz kurtarırız |
el mu’minîne | : mü’minler |
Diyanet İşleri = Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.
Abdulbaki Gölpınarlı = Derken duâsını kabûl etmiştik onun ve gamdan kurtarmıştık onu ve böyle kurtarırız insanları.
Abdullah Parlıyan = Bunun üzerine biz de, O'nun duasını kabul ettik ve O'nu kederden kurtardık. İşte biz, mü'minleri böyle kurtarırız.
Adem Uğur = Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Ahmed Hulusi = Biz de Ona icabet ettik! Kendisini içine düştüğü bunalımdan kurtardık! İman edenleri işte böyle kurtarırız.
Ahmet Tekin = Bunun üzerine onun duasını kabul et-tik. Onu, gamdan, üzüntüden kurtardık. Onu kurtardığımız gibi, bugün şuurlu ve kâmil mü’minleri de kurtarıyoruz.
Ahmet Varol = Biz de onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz mü'minleri böyle kurtarırız.
Ali Bulaç = Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Ali Fikri Yavuz = Biz de duasını kabul ettik, kendisini kederden kurtardık. İşte biz, müminleri böyle kurtarırız.
Ali Ünal = O’nun yalvarıp yakarışını da kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. İşte Biz, mü’minleri böyle kurtarırız.
Bayraktar Bayraklı = Bunun üzerine onun da duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Bekir Sadak = Biz de ona cevap verip, onu uzuntuden kurtarmistik. inananlari boyle kurtaririz.
Celal Yıldırım = Onun duasını kabul ettik de kendisini üzüntü ve sıkıntıdan kurtardık. İşte biz, mü'minleri böyle kurtarırız.
Cemal Külünkoğlu = Biz de duasını kabul edip kendisini kederden kurtarmıştık. İşte biz inananları böyle kurtarırız.
Diyanet İşleri (eski) = Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.
Diyanet Vakfi = Bunun üzerine onun duasını kabul et-tik. Onu, gamdan, üzüntüden kurtardık. Onu kurtardığımız gibi, bugün şuurlu ve kâmil mü’minleri de kurtarıyoruz.
Edip Yüksel = Biz de onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz mü'minleri böyle kurtarırız.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz de duasını kabul ettik, kendisini kederden kurtardık. İşte biz, müminleri böyle kurtarırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz de duasını kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardık. İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız.
Gültekin Onan = Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz inançlıları da böyle kurtarırız.
Harun Yıldırım = Biz de ona cevap verip, onu uzuntuden kurtarmistik. inananlari boyle kurtaririz.
Hasan Basri Çantay = Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan selâmete erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız.
Hayrat Neşriyat = Nihâyet (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve onu kederden kurtardık. İşte, mü’minleri böyle kurtarırız.
İbni Kesir = Biz de onun duasını kabul edip üzüntüden kurtarmıştık. İşte inananları böyle kurtarırız.
Kadri Çelik = Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Muhammed Esed = Bunun üzerine, Biz de onun bu yakarışına karşılık vermiş ve onu düştüğü bunalımdan, sıkıntıdan kurtarmıştık. İnananları Biz işte böyle kurtarırız.
Mustafa İslamoğlu = Bunun ardından Biz de onun yakarışını kabul ettik ve onu içine düştüğü sıkıntıdan kurtardık: işte Biz, inanıp güvenenleri böyle kurtarırız.
Ömer Nasuhi Bilmen = Artık Biz de O'nun duasına icabet ettik de O'nu gamdan kurtardık ve mü'minleri de böylece necâta erdiririz.
Ömer Öngüt = Biz de onun duâsını kabul ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Şaban Piriş = Onun duasını kabul ettik. Onu üzüntüden kurtardık. İşte müminleri böyle kurtarırız.
Sadık Türkmen = Biz de onun duasını kabul ettik ve onu gamdan/dertten/kederden kurtardık. İşte, Biz inananları böyle kurtarırız!
Seyyid Kutub = Bunun üzerine duasını kabul ederek kendisini içine düştüğü sıkıntıdan kurtardık. İşte mü'minleri böyle kurtarırız.
Suat Yıldırım = Onun da duasını kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. İşte Biz müminleri böyle kurtarırız.
Süleyman Ateş = Biz de onun du'âsını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, inananları böyle kurtarırız.
Tefhim-ul Kuran = Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Ümit Şimşek = Biz de duasını kabul ettik ve onu üzüntüden kurtardık. Mü'minleri Biz böyle kurtarırız.
Yaşar Nuri Öztürk = Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz.
İskender Ali Mihr = Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve onu, gamdan (üzüntüden, kederden) kurtardık. Ve Biz, mü’minleri işte böyle kurtarırız.
İlyas Yorulmaz = Bizde onun çağrısına cevap verdik ve onu sıkıntıdan kurtardık. Biz inananları işte böyle kurtarırız.