Önceki Ayet Sonraki Ayet  
9. Sûre Tevbe/87

 رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ الْخَوَالِفِ وَطُبِعَ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لاَ يَفْقَهُونَ

  Radû bi en yekûnû meal havâlifi ve tubia alâ kulûbihim fe hum lâ yefkahûn(yefkahûne).

Kelime Karşılaştırma
radû : razı oldular
bi en yekûnû : ile olmaya
mea : beraber
el havâlifi : (savaşa katılmayıp) geri kalanlar
ve tubia : ve tabedildi, mühürlendi
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzeri
fe hum : böylece onlar
lâ yefkahûne : fıkıh edemezler, idrak edemezler, anlayamazlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onlar geride kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya razı oldular ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, oturup kalanlarla berâber olmaya râzı olmuşlardır ve kalplerine mühür vurulmuştur onların, muhakkak ki onlar anlamazlar.

 Abdullah Parlıyan = Geride kalanlarla beraber olmaya istekli çıktılar da, bu yüzden onların kalpleri mühürlendi; öyle ki artık hakkı kavrayamazlar.

 Adem Uğur = Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu. Bu yüzden onlar anlamazlar.

 Ahmed Hulusi = Savaşa katılmayıp geride kalan kadınlar, çocuklar, âcizler ile beraber olmaya razı oldular. . . Kalplerine mühür vuruldu (anlayışları kilitlendi)! Artık onlar anlayamazlar!

 Ahmet Tekin = Savaşa giden orduya katılmayan, dışlanmış aşağılık bozguncularla birlikte kalmaya râzı oldular. Kalpleri, kafaları anlayışsız hale getirildi. Onların anlayacak kabiliyetleri kalmadı, düşünemez oldular.

 Ahmet Varol = Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular ve kalplerine mühür vuruldu. Onlar artık anlamazlar.

 Ali Bulaç = (Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalbleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp anlamazlar.

 Ali Fikri Yavuz = Kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Onların kalbleri üzerine nifak damgası vuruldu. Artık onlar, cihaddaki saadeti ve geri kalmaktaki şekaveti anlayamazlar.

 Ali Ünal = Seferden geri kalan (kadınlar ve çocuklarla) birlikte oturup keyiflerine bakmayı tercih ettiler ve kalblerinin üzerine mühür basıldı. Bu sebeple onlar, gerçeği ve meselelerin özünü asla idrak etmezler.

 Bayraktar Bayraklı = Geride kalan kadınlarla beraber bulunmaya razı oldular. Artık kalpleri mühürlenmiştir ve bu yüzden anlamazlar.

 Bekir Sadak = Geri kalan kadinlarla beraber bulunmaya razi oldular. Kalbleri kapanmistir, bu yuzden anlamazlar.

 Celal Yıldırım = Geriye kalan kadınlarla beraber olmaya istekli çıktılar; kalblerine mühür vuruldu, artık onlar (gerçeği) anlayamazlar.

 Cemal Külünkoğlu = Onlar (kalplerindeki nifaktan dolayı) evlerinde oturan güçsüzlerle birlikte (geri) kalmaya razı oldular. (Bunun için) kalplerine mühür vuruldu. Artık onlar anlayamazlar.

 Diyanet İşleri (eski) = Geri kalan kadınlarla beraber bulunmaya razı oldular. Kalbleri kapanmıştır, bu yüzden anlamazlar.

 Diyanet Vakfi = Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu. Bu yüzden onlar anlamazlar.

 Edip Yüksel = Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Sonunda kalpleri mühürlendi. Bundan ötürü anlayamazlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Kadınlarla beraber olmaya razı oldular, kalplerinin üzeri tab edildi, artık onlar gayeyi fehmetmezler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kadınlarla beraber olmaya razı oldular, kalplerine mühür vuruldu. Artık onlar gerçeği kavrayamazlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoşlandılar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayı onlar anlayışsızdırlar.

 Gültekin Onan = (Savaştan) Geri kalanlarla birtikte olmayı seçtiler. Onların kalpleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayamazlar (la yefkahum).

 Harun Yıldırım = Geri kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Kalplerine de mühür vuruldu. Bundan dolayı onlar kavrayıpanlamazlar.

 Hasan Basri Çantay = Onlar oturanlarla beraber olmalarını hoş gördüler. Kalblerine mühür vurulmuş onların. Bundan dolayı onlar (cihâdda olan hikmeti, gaayeyi, Resule muvaafakatdaki seâdeti, ondan geri kalmanın şekâavetini) iyice anlamazlar.

 Hayrat Neşriyat = Geride kalan (kadın)larla berâber olmaya râzı oldular ve (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) kalbleri mühürlendi; artık onlar (hakkı) anlamazlar!

 İbni Kesir = Geri kalanlarla birlikte oturmaya razı oldular. Kalblerine mühür vurulmuştur onların. Bu yüzden onlar iyice anlamazlar.

 Kadri Çelik = (Savaştan) Geri kalan (kadınlar) ile beraber olmaya razı oldular. Onların kalpleri mühürlenmiştir, bu yüzden anlamazlar.

 Muhammed Esed = Geride kalanlarla birlikte olmayı yeğlediler ve bu yüzden de onların kalpleri mühürlendi; öyle ki, artık hakkı kavrayamazlar.

 Mustafa İslamoğlu = Geri kalanlarla birlikte olmayı gönülden kabullendiler; sonunda kalplerine mühür basıldı: artık onlar gerçeği kavrayamazlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar, geriye kalanlar ile beraber olmaya razı oldular ve onların kalpleri üzerine mühür vurulmuştur. Artık onlar güzelce anlayamazlar.

 Ömer Öngüt = Geride kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular. Çünkü onların kalplerine mühür vuruldu, artık onlar anlamazlar.

 Şaban Piriş = Geri kalan aciz kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Kalpleri kapanmıştır. Bu yüzden anlamazlar.

 Sadık Türkmen = Onlar geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular ve böylece kalpleri huzursuz olanlardan oldular. Onlar ilerisini düşünmüyorlar!

 Seyyid Kutub = Onlar evlerinde oturan güçsüzlerle birlikte kalmaya razı oldular, kalplerine mühür vuruldu; artık onlar anlayamazlar.

 Suat Yıldırım = Savaştan geri kalan kadınlarla birlikte oturmaya razı oldular. Kalplerine mühür vuruldu, artık onlar (cihattaki hikmeti, Resullullaha itaat etmedeki mutluluğu) anlayamazlar.

 Süleyman Ateş = Geride kalan kadınlarla beraber olmağa râzı oldular, kalbleri mühürlendi, artık onlar anlamazlar.

 Tefhim-ul Kuran = (Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalbleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp anlamazlar.

 Ümit Şimşek = Onlar geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Onun için kalpleri mühürlendi; artık birşey anlamazlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Geride kalan kadınlarla beraber olmayı yeğlediler. Kalpleri üzerine mühür basılmıştır. Artık anlayıp kavrayamazlar.

 İskender Ali Mihr = Geri kalanlarla beraber olmaya razı oldular. Ve onların kalplerinin üzeri tabedildi (mühürlendi). Artık onlar fıkıh edemezler.

 İlyas Yorulmaz = Onlar geride kalanlarla birlikte oturmaya razı oldular. Bundan dolayı Allah onların kalplerini kapattı. Artık doğruları anlamaya yanaşmazlar.