إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
İn huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne).
in | : ancak, sadece |
huve | : o |
illâ | : sadece |
zikrun | : zikir |
li el âlemîne | : âlemler için, âlemlere |
Diyanet İşleri = “Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.”
Abdulbaki Gölpınarlı = O, ancak âlemlere bir öğüt.
Abdullah Parlıyan = Bu Kur'ân bütün alemler için ancak bir öğüt ve uyarıdır.
Adem Uğur = Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür.
Ahmed Hulusi = "O, âlemler (insanlar) için bir hatırlatmadan başka değildir. "
Ahmet Tekin = 'Bu Kur’ân ancak âlemler, insanlar ve cinler için okunması ibadet olan bir öğüttür, bir ikazdır, bir şereftir, bir övünç kaynağıdır.'
Ahmet Varol = Bu ancak alemler için bir hatırlatmadır.
Ali Bulaç = "O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dır."
Ali Fikri Yavuz = Kur’an bütün âlemlere (insan ve cinlere) ancak bir öğüddür.
Ali Ünal = “O (şerefli) Kur’ân, başka değil, ancak bütün şuurlu varlıklar için bir öğüt, bir hatırlatma, bir yol göstermedir.
Bayraktar Bayraklı = Bu Kur'ân sadece âlemlere bir öğüttür.
Bekir Sadak = «Bu Kuran, ancak dunyalar icin bir oguttur.»
Celal Yıldırım = Bu (Kur'ân), ancak milletler için bir öğüttür.
Cemal Külünkoğlu = (87-88) “Bu (Kur'an), âlemler için ancak bir öğüttür. Onun verdiği haberlerin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Bu Kuran, ancak dünyalar için bir öğüttür.'
Diyanet Vakfi = Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür.
Edip Yüksel = 'Bu, tüm dünyaya bir mesajdır.'
Elmalılı Hamdi Yazır = O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O (Kur'an) bütün alemler için sırf bir zikir, bir öğüttür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir öğüttür.»
Gültekin Onan = "O (Kuran), alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dır."
Harun Yıldırım = Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür.
Hasan Basri Çantay = «O (Kur'an) âlemlere bir öğüdden başka (bir şey) değildir».
Hayrat Neşriyat = 'Doğrusu o (Kur’ân), ancak âlemler için bir nasîhattir.'
İbni Kesir = Bu, ancak alemler için bir zikirdir.
Kadri Çelik = “O (Kur'an), âlemler için yalnızca bir hatırlatmadır.”
Muhammed Esed = Bu (ilahi kelam), bütün alemler için ancak bir öğüt ve uyarıdır.
Mustafa İslamoğlu = Ne ki bu (vahiy), bütün alemler için serapa bir uyarıdır:
Ömer Nasuhi Bilmen = (87-88) «O (Kur'an) başka değil, bütün âlemler için bir mev'izedir. Ve andolsun ki, onun haber verdiğini bir müddet sonra elbette bilmiş olacaksınız.»
Ömer Öngüt = Bu Kur'an ancak âlemler için bir öğüttür.
Şaban Piriş = Bu (Kur’an) ancak, alemler için bir hatırlatmadır.
Sadık Türkmen = Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür.
Seyyid Kutub = Bu Kur'an, alemler için bir öğüttür.
Suat Yıldırım = Bu Kur’ân, ancak bütün milletler için bir derstir.
Süleyman Ateş = "O (Kur'ân), ancak bütün âlemlere öğüttür."
Tefhim-ul Kuran = «O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dır.»
Ümit Şimşek = Bu (ilahi kelam), bütün alemler için ancak bir öğüt ve uyarıdır.
Yaşar Nuri Öztürk = Bu, âlemler için bir Zikir'den başka şey değildir.
İskender Ali Mihr = O (Kur’ân), ancak âlemlere Zikir’dir.
İlyas Yorulmaz = “Size bildirdiğim vahy, bütün zamanlarda yaşayanlar için bir öğüttür. ”